ABD, İran dosyasını kızıştırmaya, İran da giderek artan biçimde bu kızıştırmanın etkilerini hissetmeye başladı. Tahran, pazar günü ilk defa bir Amerikan casus uçağının kendi hava sahasını ihlal ettiğini açıklayıp, sessiz kalmayacağı ve misillemede bulunacağı tehdidinde bulunurken, Suudi Arabistan da içişlerine yönelik İran müdahalelerini protesto etti ve derhal durdurulmasını istedi. ABD’nin gerilimi tırmandırması, İsrail’de İran nükleer tesislerini yıkma amaçlı askeri operasyonların tehlike boyutu ve İran’ın beklenen misillemesi konusundaki tartışmanın sürmesiyle eşzamanlı olarak geldi. Özellikle de İran’ın bir ay sonra bilfiil sahip olmasa da nükleer başlıklara sahip olacağını ifade eden haberler sızdırılmışken... İran nükleer taleplerine askeri seçenek dışında çözümler bulma amaçlı barışçıl görüşmeler, pratikte mevcut değil ve 1,5 yıldan fazla bir süredir durmuş vaziyette. Amerikalılar ve İsrailliler, askeri seçenek de dahil bütün ihtimalleri göz önünde bulunduruyor. Birçokları barışçıl programlara paralel biçimde İran’ın askeri nükleer programının olduğuna, uranyum zenginleştirme operasyonlarının arttığına ve son aylarda hızlandığına dair raporların yayımlanmasından sonra askeri seçeneği muhtemel görüyorlar.
Yalanlanan gerçekler İsrail ve ABD’nin İran’ı vurma planlarını açıklamaması ve askeri seçeneğe başvurma niyetlerinin olduğunu yalanlaması ise mantıklı. Zira savaş bir aldatmacadır ve savaş planı yapan herkes, düşmanının gözünden uzak durarak kartları kendine yakın tutar. Fakat İran’ın vurulması yönünde bir planın olduğunu yalanlayan bütün açıklamaları ciddiye almamamız gerek. Eski ABD Başkan Yardımcısı Dick Cheney, yeni muhafazakâr şahinlerin önde gelenlerinden biridir. Cheney üç yıl önce yaptığı bir açıklamada, ABD’nin İran nükleer programını vurma planına sahip olmadığını, ancak İsrail böyle bir operasyon yaparsa hiç şaşırmayacağını belirtmişti. Cheney’nin açıklaması, öngörülen senaryonun bir kısmını ortaya çıkarıyor. Yani İsrail, uçaklarını nükleer tesislerin bombalanması için gönderecek ve ardından ABD de İran’ın saldırıya tepki vermesi halinde İsrail’i savunmak ve korumak için müdahalede bulunacak. Halihazırda art arda gelen mali krizlerin ortasında, savaşlarının başarısızlığını itiraf ederek Irak’tan ve ilerleyen dönemde Afganistan’dan çekilecek olan ABD, kendi kamuoyuna yeni savaşın planlarını pazarlayamıyor, ancak Kongre’nin ve Amerikan halkının büyük bir kesiminin desteğini alan İsrail’i desteklemek için bu savaşa girmekte tereddüt etmeyecektir.
Savaş çanları çalıyor Amerikan keşif uçaklarının İran hava sahasındaki ihlali, tehlikeli bir provokasyondur. Hedefi de İran’ı savaşın fitilini ateşleyecek askeri bir misillemede bulunmaya sevk etmek olabilir. İranlılar, Batı’yla mücadele için hazırlık halinde görünüyorlar. Tahran’daki Britanya Büyükelçiliği baskını, bu bağlamdaki işaretlerden biri olarak görülebilir. Savaş çanları çalıyor ve bölge, patlamaya hazır bir volkanın ağzında duruyor. Hiç kimse bu savaşın sonuçlarını kestiremiyor. İran füzelerinin yanı sıra Hizbullah füzelerinin de İsrail’e düşmesi muhtemel. Benzine bulanmış ve bir kibrit çöpü arayan bölgede bu savaş ateşlenirse, bütün ihtimaller ortaya çıkabilir. (Londra’da Arapça yayımlanan Kuds ül Arabi gazetesi, Başyazı, 5 Aralık 2011)
Kaynak: Radikal