İran'da Sünni ve Şii aşiret liderlerinin Devrim Muhafızları'nın gözetiminde yapılan toplantısını hedef alan ve 50 kişinin hayatını kaybettiği intihar saldırısı ülkenin istikrarını sarsmayı amaçlayan yeni stratejinin başlangıcı olabilir.
Aşırılıkçı Sünni Cündullah örgütü patlamanın sorumluluğunu üstlendi. Bu durum derin bir anlam içeriyor. Zira Cündullah Sünni Belucistan bölgesinde güçlü bir varlığa sahip ve Tahran'daki merkezi hükümete karşı isyana önderlik ediyor.
Ruhani lider Ali Hamaney saldırı konusunda 'bazı ikiyüzlü hükümetlerin istihbaratından destek alan birlik düşmanları'nı suçladı ve özellikle de ABD'yle Britanya'ya işaret etti. Bu ülkelerin saldırıyla ve saldırıyı üstlenen aşırılıkçı grupla ilişkilerinin olduğunu yalanlaması doğal. Ayrıca İran'ın bu ülkeleri isyancıları desteklemekle suçlaması da normal. Doğal olmayan noktalsa, saldırının yol açtığı can kaybının boyutu, intihar eylemcisinin Devrim Muhafızları'nın arasına nasıl girdiği ve kendisini nasıl patlattığı.
Saldırıyla ilgili verilerden çıkarılan en önemli ders şöyle: İsrail ve ABD'nin askeri operasyon tehditlerinin sonucu olarak, İran'ın iç cephesi hali hazırdaki istinai şartların gölgesinde beklendiği güçlü değil. İran'ın bu acı verici darbeye nasıl bir yanıt vereceği konusunda kehanette bulunmak zor. Tahran bu konuda 'ileri' deneyimlere sahip, birçok komşu ülkede ve hatta bazı Batılı ülkelerde uzantıları var.
Kesin olan şu ki, İran sıkıntılı bir sürece giriyor. Boğucu bir ekonomik ambargonun yanı sıra Kürt, Beluci, Arap ve Azeri gibi Fars olmayan azınlık bölgelerinde iç savaşla mücadele etmesi gibi bir ihtimal söz konusu. Bu kesimler nüfusun yarısını oluşturuyor.
İran'ı hedef alan Batılı güçler ellerindeki bütün silahları kullanabilir. Bu nedenle gelecek yılın başından sonra gerginliğin birçok cepheden ve çeşitli yöntemlerle tırmanacağını tahmin edebiliriz. Fakat söz konusu Batılı güçlerin komşu bölgelerde ve özellikle de Afganistan'la Irak'taki durumlarının zorluğunu dikkate alındığında, böyle bir gerginlik epey maliyetli olabilir. (Londra'da Arapça yayımlanan Kuds ül Arabi gazetesi, başyazı, 20 Ekim 2009)
Kaynak: Radikal