İran Devlet Başkanlığı seçimine bir aydan az bir süre kala, 13 yaşında olmasına rağmen başkanlık yarışına katılmak için dilekçe veren ve İsrail Devleti'ni Hawai adalarına taşıma vaadinde bulunan Korsh Mozuni gibi sıra dışı adayların lehine anayasal bir değişiklik yapılmadığı takdirde 46 milyon İranlı seçmenin hangi isimleri öne çıkaracağı, dahası sandıktan kimin galip çıkacağı kesinleşmiş gibi.
Ülkenin 10. dönem cumhurbaşkanı olmak için aday olan en genci on üç, en yaşlısı seksen altı yaşındaki 42'si kadın 475 kişiden hangilerine Anayasa Koruma Konseyi tarafından vize verileceği merakla beklenmekle birlikte seçim ikisi reformist, ikisi muhafazakâr dört aday arasında geçecek gibi görünmektedir. Seçimin şimdiden öne çıkan en güçlü isimleri reformcu kanadı temsilen İslami Şûra Meclis Konseyi eski Başkanı Mehdi Kerrubi, İran-Irak savaşı esnasında sekiz yıl başbakanlık yapan Mir Hüseyin Musavi, muhafazakârlardan ise Devrim Muhafızları eski komutanı Muhsin Rızavi ile mevcut devlet başkanı Mahmud Ahmedinejad'dır.
Aslında seçmenin nabzını belirleyen etmenler eğitim, güvenlik gibi meselelerden ve siyasî çekişmelerden ziyade İran'ın devrim politikasında kilitlenmektedir. Diğer bir deyişle 12 Haziran seçimleri Tahran yönetiminin izole edilmesine neden olan nükleer faaliyetlerin getirdiği sıkıntılara çözüm bulunmasını isteyen reformcularla, ABD ve İsrail'e ders verilmesini isteyen ve barışçıl amaçlarla yürütüldüğü iddiasıyla nükleer çalışmalara son verilmesini reddeden muhafazakârlar arasında geçecektir.
Ahmedinejad'ın siyasî kariyerini elinde tutmaya büyük özen gösterdiği, nitekim geçtiğimiz yıl mart ayında yapılan seçimlerde yüzde yetmiş gibi ezici bir oyla parlamentoda çoğunluğu ele geçirmesi sonrasında lehine gelişen bu süreci riske atmak bir yana güçlendirmek için yoğun çaba sarf ettiği de gözden uzak tutulmamalıdır. Bu bakımdan büyük bir sürpriz yaşanmadığı takdirde, 2005 seçimlerinde İran siyasetinin önemli aktörleri arasından sıyrılarak zafer yaşayan, önemli dinî ve askerî otoritelerin desteğini arkasına alan Ahmedinejad'ın haziran seçimlerinden de başarıyla çıkması şaşırtıcı olmayacaktır.
Aslında Ahmedinejad'ı şanslı kılan başlıca gelişme, İslam Devrimi Rehberi ve ülkenin en etkili siyasi aktörü olan Ayetullah Ali Hamaney'in, devlet başkanlığı için aristokrat değil mütevazı hayat süren bir kişinin tercih edilmesi gerektiğini belirterek Ahmedinejad'ı aylar öncesinden aday olmaya davet etmesi ve kendisinden sanki bir dönem daha kalacakmış gibi projelerini devam ettirmesini istemesi olmuştur.
Önceki iktidar döneminde ortaya koyduğu reform paketleri her ne kadar muhalefetin yoğun eleştirileriyle karşılaşmışsa da: Otuz milyon kişiye temettü adı altında bütçeden mali yardım yapması, Kaçak petrol satışlarının önüne geçerek yedi milyar doları bulan tasarruf sağlaması, Dış ticarette dolar yerine Euro'yu temel alan işlemlere geçilmesini emrederek küresel ekonomik krizin etkilerini asgariye indirmesi ve en önemlisi İmam Humeyni'ye, Hamaney'e, İran devleti ve orduya bağlılığını sık sık yinelemesi Ahmedinejad'ın şimdiden seçimin galibi olarak görülmesini sağlayan etmenler olarak ortaya çıkmıştır.
Reformcular kendİ İçlerİnde kavgalI
Aslında reformcuların elini zayıflatan gelişme Ahmedinejad'ın güçlenmesinden çok kendi içlerinde yaşadıkları bölünme olmuştur. 2005 seçimlerinde Hatemi lehine çekilen Mehdi Kerrubi'nin bu kez adaylıkta ısrarlı olması ve Hatemi'nin Musavi'ye yönelik desteği karşısında büyük tepki göstermesi, zaten seçmen nezdinde yeterli oy potansiyeline sahip olmayan reformcu kanadın Ahmedinejad karşısında daha da zayıf duruma düşmesine neden olacak gibi görünmektedir.
Bununla birlikte ilerleyen günlerde Hatemi'nin ardından Kerrubi'nin de gelen baskılara dayanamayarak Musavi'nin lehine çekilmesi, aynı şekilde Rızavi'nin ise Ahmedinejad'ı desteklemesi ve yarışın son günlerinin bu iki aday arasında geçmesi beklenmektedir. Ancak reformcuların tek adayı olarak kalmasına rağmen yirmi yıl aradan sonra siyasete dönen Musavi'nin, şimdiden 14 muhafazakâr parti ve 90 milletvekilinin desteğini alan gelenekçilerin hakimiyetini kırarak; 1997'de Muhammed Hatemi'nin devlet başkanı seçilmesi ve 2000 seçimlerinde parlamentoya hakim olması sonrasındaki zaferi tekrarlamasının son derece güç olduğu kanaatindeyiz.
İran Dışişleri Bakanı Manuçehr Muttaki'nin son dönemde Batı'ya yönelik ılımlı sinyaller vermesi ve özellikle İran ve Türkiye'nin izlemiş olduğu politikaların çatışmadığı, ılımlı Arap devletlerine karşı ise herhangi bir husumet içerisinde bulunmadıklarına yönelik açıklamalarının satır araları dikkatle okunmalıdır. ABD adına casusluk yaptığı gerekçesiyle sekiz yıl hapis cezasına çarptırılan İran asıllı Amerikan vatandaşı gazeteci Roksana Saberi'nin temyiz mahkemesi tarafından cezasının ertelenerek serbest bırakılması; dahası Muttaki'nin hem Arap âlemine hem de Batı'ya yönelik işbirliği ve diyalog çağrıları gibi Ahmedinejad yönetiminin koltuğunu koruyabilmek için giriştiği hamlelerin ne kadar etkili olacağı önümüzdeki günlerde açık bir biçimde görülecektir.
Kaynak: Zaman