Enerji güvenliği ve çeşitliliği dışında hiçbir ekonomik belkemiği olmayan İran, barışçıl nükleer enerjiyle ilerleme rotasına girmek istiyor. 'Kitle imha silahlarından arınmış bir Ortadoğu'yu teşvik etmekten de gurur duyuyoruz
1892'de, sonradan Britanya'da Muhafazakâr Parti hükümetinin dışişleri bakanı olacak Lord Curzon, 'İran ve İran Sorunu' adlı kitabını yayımladı. Curzon, bölgenin düzensizliğe karşı en güçlü kalesi olmaya aday bir ülke tarif ediyor ve bu ülkenin büyümesinin, refahının ve istikrarının önündeki en kritik engeli teşhis ediyordu. Dönemin İran başbakanı gibi Curzon da, "İran'ın demiryollarından başka hiçbir şeyi yok" diyordu. Bugünkü İran sorunu, 19. asırın sonundaki öncelikleri akla getiriyor. Bugün İran'ın enerji güvenliği ve çeşitliliği dışında hiçbir ekonomik belkemiği yok. Delhi'den İstanbul'a dek kıtanın her köşesinde istikrarsızlık ve kriz rüzgârı esiyor. Haritada bölgenin vahim durumuyla daha etkin başa çıkabilen hiçbir nokta yok; ki bu durumu yaratan Batılı güçlerin uluslararası yükümlülüklerini yerine getirmekteki başarısızlığıydı.
Son yarım asırdır Batı orduları ve istihbaratı, (Afganistan'daki Sovyet işgalinden Saddam'ın İran'a saldırısına dek) sayısız saldırganlığa destek vererek, bölgenin sınırlarını aşan sonuçlara yol açan bir istikrarsızlığı tahrik etti. Dış politikayı belirleyen öz çıkarlar olduğunda, Batı'nın demokratik söyleminin geçerliliği kalmıyor; buna, Cezayir ve Filistin'deki demokratik seçimlerin ikiyüzlüce tanınmamasında şahit olduk. İthamda bulunanların Ebu Garib ve Guantanamo'daki mezalimlerden sorumlu olduğunu göz önüne alırsanız, İran'ı şeytanlaştırma çabalarının kofluğu gün gibi ortaya çıkıyor.
Biz İran'da bağımsızlığımızı savunmaya, gençlerimizin ihtiyaçlarını karşılamaya, toplumu ilerletmeye ve Ortadoğu gemisini fırtınalı sulardan sakin kıyılara yöneltmeye çalışıyoruz. Ancak bugün İran'ın ciddi sorunlarından biri, enerji güvenliğine ve çeşitliliğine duyduğu ihtiyaçla (ve bu kaynakların geliştirilmesiyle) ilgili. 2007'nin sonlarında Uluslarararası Atom Enerjisi Kurumu (UAEK) genel direktörünün ve ABD Ulusal İstihbaratı'nın raporları, İran'ın nükleer faaliyetlerinin askeri amaçlarla ilgisi bulunmadığını, gerçek niyetin barışçı nükleer enerji bilgisi ve kapasitesine sahip olmak olduğunu açıkça ortaya koydu. 'Güvenlik ve istikrar'la birlikte bu bilgi ve kapasite İran'ı ilerleme rotasına sokabilir. Bu ikisini birleştirmek ve herhangi bir çatışmayla tehdidi önlemek için elimizden geleni yapmak zorundayız.
İran'la müzakereler için 'ön koşullar' koymanın ötesine geçip yapıcı öneriler sunmalıyız. İran sorumlu, ne yapacağı kestirilebilir bir ülke olduğunu gösterdi. Uluslararası hukuka riayet ediyor ve yasadışı uyuşturucu ticareti, aşırılıkçılık ve kitle imha silahlarının yayılmasından kaynaklı bölgesel krizleri önlemek konusunda üzerine düşeni yapmak için elinden geleni ardına koymuyor. Tahran'ın UAEK'yla işbirliği, nükleer programımızın dürüstlüğünü ve içtenliğini, uluslararası kurallara dikkat ve riayetle ilerleme kararlılığımızı ortaya koyuyor. Karşı karşıya bırakıldığımız taraflı ve ayrımcı yaklaşıma müsamaha gösteremeyiz. Sadece seçilmiş bir avuç ülke değil, uluslararası toplumun bütün üyeleri Nükleer Silahların Yayılmasını Önleme Anlaşması'na tabi kılınmalı.
Son yıllarda İran tarihi bir düşünceyi teşvik etmekten gurur duyuyor: 'Kitle imha silahlarından arınmış bir Ortadoğu.' Barışçı isteklerimizi daha açık ifade eden ne olabilir? İran'ın adını lekeleme çabaları saçma -İran'ın kaderi, uluslararası toplumun ortak kaderinin dışında düşünülemez. Öyleyse bu kadar tehdit ve saldırganlık yeter. Bu modası geçmiş taktikler bırakalım tarihin çöplüğüne gitsin. İran, gelecek kuşaklar için barışçı nükleer bilgi ve kapasite elde etme macerasında önyargısız desteklenmeli.
Kaynak: Radikal