Amerikan güçlerinin Irak'tan çekilmesine yönelik anlaşma hâlâ askıda. ABD'nin savaşçı güçlerini 2011 sonunda çekmiş olacağı söylense de, hangi güçlerin kalacağı ve sahip olacakları statü üzerinde uzlaşılması zor
ABD'yle Irak hükümeti arasında bu yıl sonundan önce imzalanması beklenen güvenlik anlaşmasıyla ilgili olarak, hiçbir gözün kaçırmayacağı gerçek bir anlaşmazlık söz konusu. Medya organlarının aktardığı bu anlaşmazlık Amerikan tarafında tam bir zihin karışıklığı yaratmış durumda. Irak Başbakanı Nuri el Maliki, Amerikan güçlerinin Irak'tan çekilmesinin 2011 yılında tamamlanacağını açıkladı. ABD yönetimiyse bu açıklamayı tümüyle yalanladı ve güçlerinin Irak'tan çekilmesiyle ilgili henüz bir takvim belirlenmediğine işaret etti.
Bu yüzden şöyle bir soru gündeme geliyor: Söz konusu anlaşmazlık nasıl açıklanabilir? Kanımca halihazırda Bush yönetimiyle Maliki hükümeti arasında yaşananlara kabul edilebilir bir açıklama getirebilen üç etken var.
Maliki seçimi düşünüyor
İlki, Amerika'dan bütün çabasıyla bir çekilme takvimi koparmaya çalışan Maliki hükümetiyle ve bu güçlerin oradan çıkana kadar sahip olacağı statünün yasallaşmasıyla ilgili. ABD'nin Irak'tan çekilmesi, Maliki açısından bir ölüm kalım meselesiymiş gibi görünüyor. Tabii bunun sebebi sadece Irak'ın kendi güçlerinin işlerini iyi yapması ve ülkedeki güvenlik durumunun iyileşmesi değil; Maliki'nin gelecek yıl düzenlenecek genel seçimleri kazanma ve hükümeti yeniden kurma umuduyla Irak'ta istikrarı sağlama gücünü kanıtlama eğilimi de rol oynuyor. Dolayısıyla Maliki'nin müzakere ekibini değiştirmesi tuhaf değil.
İkinci etkense ABD yönetiminin, Irak'tan ülkedeki güçlerinin selameti ve 1990'ların başında Somali'de yaşandığı gibi karşı saldırılara maruz kalmayacağını garanti altına almadan ve doğru düzgün hesap edilmemiş bir çekilmenin Irak'ta yeniden karmaşaya yol açmasından endişelenmesiyle ilgili konularda olumsuz etkiler yaşanmayacağını teyit etmeden çekilmeyi reddetmesi. Ayrıca ABD, Maliki'nin baskılarına boyun eğmiş veya taleplerine icabet etmiş gibi bir görüntü de çizmek istemiyor. ABD her halükârda Irak'taki komutanlarına kulak vermeden çekilmeyi kararlaştıramaz.
Üçüncü etkense zaman. Irak hükümeti, ülkedeki Amerikan güçlerinin statüsünün belirlenmesiyle ilgili bir anlaşmaya varmak için Bush yönetiminin geriye kalan süresini kullanmaya çalışıyor. BM'nin Irak'taki uluslararası güçlere verdiği yetkinin de gelecek aralıkta bitmesi öngörülüyor.
Washington'ı ikna etmek zor
İşin aslı şu ki, şu ana kadar üzerinde anlaşılan tek konu bir 'çerçeve anlaşması'
ve bu bağlamda üç noktada uzlaşmaya varıldı. Birincisi, bellibaşlı Irak kentlerinin gelecek yılın ortalarından itibaren Irak polisine ve güvenlik güçlerine teslimi. İkincisi, Amerikan güçlerinin Irak'tan aşamalı bir biçimde ve güvenlik şartlarının iyileşmesiyle paralel olarak çekilmesi.
Üçüncüsüyse, Irak'ta bulunan Amerikan güçlerinin sahip olduğu yetkilerin yasallaşması, böylelikle söz konusu güçlerin sadece kendi kamplarında ve doğrudan katıldıkları operasyonlarla sınırlı çalışması. Bu kapsamın dışında kalan görevlerse Irak güçlerine ait olacak.
Irak Cumhurbaşkanı Celal Talabani'nin, hali hazırda müzakere edilen anlaşmada Amerikan güçlerinin 2011 yılında çekilmesini öngören bir maddenin bulunduğunu teyit ettiği bir zamanda, temel sorunlardan biri Washington'ın bu çekilmenin pratikte mümkün olduğuna ikna edilmesinde saklı olacak. Sorun ayrıca Washington'ın çekilecek güçlerin savaşçı güçler mi yoksa destek, eğitim ve danışmanlık veren güçler mi olacağı noktasında da ikna edilmesine bağlı.
Sorun tarih belirlemekte değil
Maliki'nin Amerikan çekilmesinin gerekçesi olarak egemenlik meselesini göstermesi bir yana, iyileşen güvenlik şartlarının Amerikan güçlerinin çıkışı sonrasında da bu halde kalacağı kesin değil. Irak güçlerinin iyi bir şekilde eğitilmemesi durumunda, Kaide Irak'a döner ve özellikle de askeri milislere sahip Iraklı gruplar birbirleriyle savaşa tutuşursa, ülkede bir insanlık felaketi meydana gelebilir.
O halde sorun Irak'tan çekilme takvimi belirlemekte değil. Zira bu takvim er ya da geç belirlenecek. Asıl sorun tarafların, bir tarafın kendi çıkarını ötekine dayatmaksızın, herkesin çıkarlarını birlikte sağlayabilecek ve bu sorunu iç talepler için işleve koyabilecek gerçekçi bir stratejik ortaklığın yapılandırmasında.
Kaynak: Radikal