Irak'ta en kârlı çıkan; İran

Son Irak seçimleri, İran'ın en kârlı çıkan ülke olduğunu gösterdi. Hatta İran, eski başbakan İyad Allavi de dahil istisnasız seçimi kazananların kıblesi oldu. Allavi'nin Irak listesi, rakibi başbakan Nuri el Maliki liderliğindeki Hukuk Devleti ittifakına karşı seçimleri iki sandalye farkla kazanmıştı. 
 
Allavi, İran'ı, başbakanlık görevine gelişini engellemekle suçlamış ve Tahran'ın Irak iç işlerine güçlü şekilde müdahale ettiğini belirtmişti. Sünnilerce desteklenen laik Şii Allavi, seçimleri kazanmasına rağmen çoğunluğa ve hükümeti kurmasını sağlayacak ittifaklara sahip değil. Hal böyleyken diğer partilerin ve özellikle de Hukuk Devleti, Irak Ulusal İttifakı ve Kürtlerin İran mutfağı içinde hükümeti kurma fırsatları artıyor.

İran'a giden bu Iraklı hacılar şu günlerde çoğaldı. Iraklı ileri gelen liderler, İran davetine icabet ettiler. Bütün partiler, İranlı liderlerle istişare etmek için Tahran'a gitti. Onlara Irak dosyası sorumlusu ve Devrim Muhafızları'na bağlı Kudüs Tugayları Komutanı General Kasım Süleymani başkanlık etti. İran'a ilk giden isim ise seçim kayıplarını telafi etmeye ve iktidarda kalması için Tahran'ın desteğini almaya çalışan Irak Cumhurbaşkanı Celal Talabani oldu.

Irak, bugün hükümetin kurulması noktasında büyük bir trajediyle mücadele ediyor. Özellikle de halihazırdaki Başbakan Nuri el Maliki'nin seçimleri ve başbakanlığı kaybetmesinin iç savaşın dönüşü ve dolayısıyla nihai Amerikan çekilme planlarının çözümsüzlüğü anlamına geleceği yönündeki açıklaması ve aynı adamın federal mahkemeden çıkardığı yargı kararı sonrası. Bu kararın özeti şu: Hükümeti kurmakla görevlendirilecek kişinin seçimleri kazanan değil, parlamento içinde çoğunluğa ve en geniş koalisyonlar kurma gücüne sahip olması. Bu şartlar sadece Maliki'de var ve görünen o ki; Maliki, Sünniler ve anayasa üzerindeki bedeli ne olursa olsun iktidarı korumak için uzun bir savaşa girmeye hazır.

Son mahkeme kararı şu an demokrasinin zor doğumuna sahne olan Arap ülkesi Irak'ta uygulanırsa bu demokratik girişim tamamen başarısız olacak. Bu girişim, istikrarı ve iktidarın barışçıl değişimini garanti etme aracı olmaktan ülkenin istikrarını tehdit eden, iç savaş ve şiddet eylemlerinin ilk karesine götürecek anayasal boşluğa ve kaosa dönüşür. Özellikle de Adalet ve Sorgulama Kurumu, Baas partisiyle ilişkileri olduğu gerekçesiyle Sünnilerden seçimi kazanan 6 ismi uzaklaştırırsa bu durum, onların haklarından mahrum olması anlamına gelir.

Laiklik sancağını yükselten İyad Allavi'nin önünde ise hükümet kurmak için zor seçenekler var. Yasalar kendisine hükümet kurması için 30 gün mühlet veriyor. İşin garibi, rakipleri en azılı ideolojik düşmanları. Özellikle de üyelerinin çoğunluğu İran'ı destekleyen Şiilerden oluşan Ammar el Hekim'in başkanlığını yaptığı Irak Ulusal İttifakı. Bu Şiilerin başında da Mukteda el Sadr ve akımı geliyor. Sadr, başbakanlığı bir başka isme verme ödünü şartıyla Maliki'nin partisiyle koalisyon yapmayı yeğliyor.

Allavi de bir Kürt trajedisiyle mücadele ediyor. Kürt ittifakı, hükümeti kurmaya aday her partiyle koalisyon yapmalarının bedelinin bu partinin petrolüyle zengin Kerkük bölgesinin ilelebet Kürtlere ait olduğunu tanıması olarak açıkça ifade etti. Bugüne kadar seçimlerden tek kazançlı çıkan ise Irak'ın istikrarını tehdit eden, güçlü ve kenetlenmiş Irak'ın inşasını engelleyen mezhepçi proje. Çünkü bu mezhepçi proje Şiiler, Sünniler ve Kürtler arasında birbirini boğazlayan bölünmüş bir devlet yaratıyor. Hepsi de iktidarı bölüşmek için Tahran'a akın ediyorlar. Yeni Irak'ın inşası ve Arap rolüne dönüşü ise geçmişin söylemlerinden oldu. Iraklıların ülkesinde yaşananları uzaktan ve ilgisizce takip eden Arap tutumu da buna destek oldu. ABD'nin Başkan Obama dönemindeki Irak tutumu ise George Bush yönetiminin son günlerindeki Baker-Hamilton raporunun ortaya çıkmasından bu yana İran lehinde değişiyor. Bu rapor son Irak Savaşı'nın sonuçlarının İran'a yaradığını vurgulamış ve Beyaz Saray'a şayet Washington, Bağdat'tan sorunsuz çıkmak istiyorsa Tahran'la koordinasyon kurması gerektiğini tavsiye etmişti. Bugün yaşanan da bu zaten. Kuveyt gazetesi

El Ru'ya, 2 Nisan 2010
 
Kaynak: Zaman