Irak'ta din ve siyaset: Gerçekte ne tür bir hizipçilik mevcut

Adam L. Silverman

Irak'ta son zamanlarda yaşanan siyasi şiddet, dinin potansiyel dahli hususundaki tartışmaları yeniden gündeme getirdi. Şiddet son zamanlarda heteredoks Kürtlere yönelmişti; ve NY Times'da geçenlerde yayınlanan bir makalede hizip meselelerine de değinildi. Kilit bir mesele, Irak'ta dini veya hizbi çatışma olarak görünen bir şey genelde bir başka tür çekişmedir. Pek çok Amerikalı ve başka yabancılar bu olguyu anlamaktadırlar fakat burada vurgulamakta fayda var. Takım arkadaşlarım ve ben, Harekât Çevremizde (HÇ) dört ay süren bir aşiret ve aşiret tarihi araştırması yaptık ve Irak'taki hizipçilik meselesini aydınlatacak ampirik bulgular elde ettik.

Dini hizipler veya tarikatlar arasında Batıda yaşayan ihtilaflar doktrinsel farklılıklar üzerine odaklıdır. Iraklının çerçvesi ise farklıdır. Araştırmamızın sonuçları İslam teolojisi ve akidesinin, ister Sünni isterse Şia olsun, Irak'taki hizbi ihtilafların merkezinde olmadığını gösterdi. Aşiret liderleriyle tarihleri ve yaşadıkları bölgenin tarihi hakkında görüşmeye başladığımızda bazıları Sünni veya Şii olduklarını söylemeye razı oldular. Daha sonra bölgedeki diğer aşiretlerle/klanlarla olan ilişkileri, bu klanların hizbini tanımlayarak, ilişkide olup olmadıkları veya aşiretler arası anlaşmalar yapıp yapmadıkları hakkında konuştular. Evlerinden niçin ayrıldıklarını ve başka yere taşındıklarını daha iyi anlamak için yerlerini değiştiren Iraklılara da hizbi yönelimlerini sorduk. Bulgularımız çok ilginç.

Mülâkat yaptığımız her birey, ister Şeyhler veya yerlerini değiştiren Iraklılar yahut ortalama Iraklılar olsun, aşiretlerin dinen karma olmaya meyilli olduğunu anlattılar. Kendileriyle mülâkat yaptığımız Mada'in'deki bir aşiret tümden Sünni olsa bile, Irak'ın başka bir kesimindeki bir kolu Şii'ydi. Benzer şekilde, Şii aşiretlerin Sünni kolları vardı. Dahası, tüm şeyhler, aşiret mensuplarının diğer mahalli aşiretlerin üyeleriyle – hizbi yönelimden bağımsız olarak - evlendiklerine işaret ettiler. Kendilerine sorulduğunda, aşiret liderlerinin üçte ikisi "hizbi" çatışmanın gerçekte kaynaklar üzerine olduğunda ısrar ettiler. (...) Cemaatler arasındaki ihtilafların dini olmadığını, kaynak eksenli olduğuna işaret eden bulgularımızdan eminiz. Teoloji ve akide, olumsuz hareketleri örtmek için kullanılıyor. Görüştüğümüz kişiler kaygılarını ifade ettiler, bu dinamiğin bir sonucu olarak, sıradan Sünni'lerin intikam almak için hedef alınabileceği belirttiler çünkü hepsi radikal köktenci farzediliyor; ve benzer şekilde tüm Iraklı Şii'ler aşırılılarla aynı sepete konulabilmektedir.


Kaynak savaşının en iyi örneği, hizbi bir çatışma olarak gizlenmiş olan Selman-ı Fârisi Câmisi üzerinde yürüyen ihtilaftır. Bu câmi, [Hz.]Muhammed'in bir sahabisinin ismini taşımaktadır ve Selman Pak'ta -Mada'in'de - bulunmaktadır. Tarihi olarak bir Sünni câmisidir. Selman Pak semti, tıpkı câmi gibi, onun adını taşımaktadır. Selman Pak belediyesi ve etrafındaki bölge ağırlıklı olarak Sünni iken Mada'in'in geri kalan kısmı Şii. Tigris Nehri'nden ötelere gittikçe Şii bölgelerin sayısı artar. Selman-ı Fârisi Câmi veya Vakfı, bölgedeki en büyük toprak sahibidir. Sonuç itibariyle bölge sâkinlerinin çoğunluğu evlerini, dükkanlarını ve arazilerini câmiden kiralıyorlar. Câmiyi kontrol eden Vakfını kontrol eder ve Vakfı kontrol eden para ve gücü elinde bulundurur. Câmi geleneksel olarak Sünni kontrolünde ve bir dizi tarihi belgenin bu iddiayı ispatladığı ve yeni Irak hükümeti döneminde bir şekilde Sünni Câmi Bakanlığından Şia Câmi Bakanlığına geçtiği söylendi bize.


Bu değişikliğin bir sonucu olarak, câmiyi kimin kontrol ettiği, Selman Pak bölgesinde yaşayanların merkezi meselesi haline geldi. Mülâkat yaptığımız pek çok kişi, câminin Şia kontrolünde olması durumunda, evlerinden, dükkanlarından veya çiftliklerinden çıkarılma kaygısı taşıdıklarını söylediler. İlave olarak, câmi üzerindeki ihtilaf, Selam Pak bölgesinin ekonomisi üzerinde de büyük bit etkiye sahip. Câmiyi çevreleyen duvarlarda inşa edilmiş kemeraltı dükkanlar ve mağazalar bunlar ve burası, Selman Pak'taki ticari hayatın azımsanmayacak bir dilimini oluşturuyor. Câmi kapalı kaldığı müddetçe dükkanlar ve mağazalar da kapalı kalır.

Son olarak, Selman-ı Fârisi Câmii üzerindeki ihtilaf, İran'ın bölgedeki niyetleri hakkında duyulan korkuları azdırıyor. Mülâkat yaptığımız kişiler İranlıların ekonomik hâkimiyet yoluyla bölgenin mülkiyetini ele geçirmesinden ve Pers Başkenti'nin Tak-ı Kisra Saray'ında olduğu zamanlardaki gibi bölgeye hâkim olacağından korkuyorlar. İran karşıtı bu hissiyat, görüştüğümüz Iraklı Şii'ler tarafından da ifade edildi. İhtilafın hiçkimsenin Sünni veya Şia gibi ibadet etmesi gerektiği için veya hangisinin daha iyi olup olmadığı üzerinde değil de toprağı, suyu ve parayı kontrol etmek yüzünden çıktığı çok açıktır.

Yazar hakkında: Irak'ta Saha Sosyal Bilimcisi olarak Amerikan Ordusu'nun yürüttüğü Human Terrain System (Beşeri Zemin Sistemi) danışmandır. 2008 yılı Nisan-Ekim ayları arasında Saha Sosyal Bilimcisi ve Sosyo-Kültürel Danışman olarak 2'nci Muharib Tugayı/1'nci Zırhlı Birliğine atanarak Irak'ta görevlendirilmiştir.

Dünya Bülteni için çeviren: M. Alpaslan Balcı