ABD'nin iyi hesaplanmamış çekilmesine odaklanmadan, Amerikalılar gözlerini 2008'deki başkanlık seçimlerine çevirmiş görünüyor. Madem asker çekilecekti, ABD neden Irak'ta asker sayısını artırmak gibi askerî bir taktiğe girdi?
Bu, askerî stratejistlerin meselesi. Asker sayısının artırılması kadar politik açıdan da önemli olan bir durum var. Politik açıdan da kafa karıştırıcı bir durum mevcut. Nuri el Maliki hükümetine destek mi veriliyor, yoksa yerine yenisi mi getirilmek isteniyor? Merkezî hükümetin güvenliği sağlaması, ulusal uzlaşıyı gerçekleştirmesi ve Irak'ı yönetme kabiliyeti güçlendirilmek mi isteniyor, yoksa hükümet zayıflatılmak, anayasal düzenleme ile merkezîleştirme fonksiyonundan yoksun hükümet görmezden mi gelinmeli? Maliki problem mi yoksa sorun sistem mi? Irak'ta mücadele tümüyle kimlik ve güç üzerine odaklı. ABD'de ise tek sorun, bir sonraki seçimler!
Bu, ABD'nin Irak'ta direnişe son vermek için uzun yıllar kalması gerektiği anlamına gelmiyor. Amerikalılar, Irak'ın iç, politik kavgaları, direnişi ya da dış ilişkileri belirleme sürecine dahil olmamalı. Savaşa girerkenki sebepler konusunda ne hissettiğimize bakmadan, ani bir çekilmenin sonuçlarını da gözden geçirmek zorundayız. Irak, böylesi büyük bir yıkımla baş başa bırakıldığında kaos ve belirsizlik, hem Sünni hem de Şii tarafında aşırılıklar kaçınılmaz olacaktır. Orada yarattığımız pisliği temizlemeden çıkamayız. Bunun için: Basra'nın kontrolü için birbiriyle mücadele eden Şii gruplara, Bağdat'taki mezhepsel ve etnik temizliğe, Yezidileri katletme çabalarına, Kürtlerin Kerkük'e yerleşme telaşına, Irak'ta kayıpların keskin bir biçimde artışına ve 4 milyon Iraklının başka ülkelerde mülteci olarak yaşamasına bakmak yeterli.
Politik açıdan Irak'a verilen desteğin yeniden canlanmasının ardında, Sünni ve Şii aşırıcılar hedef alındıysa belli ölçülerde başarı elde edildi denilebilir. Baasçılık ortadan kalktıkça Sünni Araplar da yatışabilir. Bununla birlikte, bu destek Irak yönetimini ve otoritesini ABD'nin istediği şekilde yönlendirme amacı ve Irak'ı Sünni-Şii ya da Arap-Fars çizgilerinden uzaklaştırma niyeti taşıyorsa o zaman tehlike kapıda demektir. Irak'ın Sünni komşuları, özellikle Türkiye, Ürdün ve Suudi Arabistan, Şiiliğin İran ve Irak'ta güçlenerek yayılması durumunda yaklaşan bir medeniyetler savaşı uyarısında bulunuyor. Onların, başarısız bir Irak'tan elde edecekleri bir kazançları yok. Öyleyse ABD ne yapmalı? Birincisi, Bağdat'ta seçilen hükümetin sürdürülmesi için adım atmalı ve onun otoritesini sağlamasına yardımcı olmalı. Washington'dan gelen tehditler Maliki'nin elini güçlendirmeyecektir. Seçilmiş bu hükümeti istikrarsızlaştırma çabaları, Iraklılar ve ABD tarafından sevilmese bile, ABD-Irak arasında takoz oluşturacaktır. Amerika'nın yanlış adımları Maliki'yi İran'ın kollarına itebilir.
İkincisi, ABD Irak'tan şu an için imkânsız olan şeyleri talep etmemeli. Hükümetten, şeffaflık tarzı şeyler isteyeceğine, ulusal uzlaşıyı sağlama yönünde adımlar atmasını talep etmeli. Seçim reformunun yapılmasını teşvik etmesi bu amaca hizmet edebilir. Mevcut seçim sistemi mezhepsel kavgaları ve ayrılıkçılığı körüklüyor. Üçüncüsü, ABD Irak'ın komşularını Bağdat'taki hükümeti desteklemeye çağırmalı. Bunun için de İran, Suriye ve Suudi Arabistan ile güvenlik, sınırlar, yabancı müdahalelerin kısıtlanması gibi konularda müzakereler yürütülmeli.
Kaynak: Zaman