Irak'ta Başbakan adayını zor bir görev bekliyor

Irak’ta Başbakanlığa atanan Haider Abadi,Temmuz ayında, meclis üyeleri Salim Jabouri ve Aram Sheik Mohammed ile birlikte ayrıldı. Abadi, pragmatistliği ve özel teşebbüsü desteklemesiyle nam saldı.

2007’nin başlarında, Irak’ın mezhep çatışması nedeniyle karışmasıyla, Bağdat’taki Amerikan diplomatlar Şii milletvekillerini Sünni-Arap egemenliğindeki Baas Partisi’ne koyulan yasağın hafifletilmesi için destek vermeye ikna etmeye çalıştılar.

Amerikan büyükelçiliğinde yapılan bir toplantıda siyasetçi Haydar el Abadi oldukça tarafsız davrandı. Saddam Hüseyin’in eski partisi tarafından koyulan, siyasi faaliyetlerin yasaklanması ile ilgili yasaların değiştirilmesinin Şiiler ile biraz zor olacağını söyledi. Abadi’den başka, İngiltere’de eğitim görmüş bir mühendis de, rakip mezheplerin Sünni yönetimli El Kaide’ye karşı ortak bir zeminde uzlaşabileceğini umduğunu ifade etti.

Gizlilik karşıtı web sitesi WikiLeaks’in elde ettiği bilgilere göre; Abadi Sünni siyasetçilerin müttefik aradıklarını ifade etti ve “Biz hazırız” dedi.

Irak’ın bir sonraki başbakanı olarak görev almak için aday gösterilen insanların kariyerlerini takip eden Birleşik Devletlerin eski devlet adamları ve analistlere göre, bu çatışma Abadi’yi anlamak için en iyi örneklerden biridir.

Abadi, Şii siyasetçilerin, iki dönem Başbakanlık yapmış Nuri El Maliki de dâhil olmak üzere, birçok önde gelen isminden daha az ideolojik ve daha ılımlı görülür. Aynı zamanda nadiren de olsa, özellikle Baas partisinin etkisinden arındırma veya iktidar paylaşımı gibi kritik meselelerde, Şii geleneği ile bağını tamamen koparan tedbirli bir siyasetçidir.

Birleşik Devletler, artık İslam Devleti’nin ve Kuzey ve Batı Irak boyunca yayılan bir El Kaide ayrılıkçı grubunun hızını tersine çevirmeye çalışmak istemektedir. Bunun da etkisiyle, Obama yönetimindeki devlet adamları Abadi’nin Sünni Arap ve Kürt azınlıklara yönelik daha önce verilen teklifleri yerine getirebileceğini ve daha kapsayıcı ve ılımlı bir yönetim inşa edeceğini ummaktadırlar. Eski bir işadamı ve parlamentonun finans komitesi başkanı olarak, Abadi pragmatistliği ve özel teşebbüsü desteklemesiyle ün saldı.

Bir iç değerlendirme yapan,  adını gizli tutmak isteyen bir Birleşik Devletler resmi görevlisi, “Abadi Irak’ta, parti koridorlarına uzanmayı başarmış ve becerikli bir müzakereci olarak saygınlık kazanmış birisi olarak görülmektedir.” demiştir.

Yine de, Abadi bir iktidar koalisyonu oluşturabilir olsa bile, hâla Sünnilerin mühim desteğini kazanmak için mücadele edebilir. Çünkü Maliki’nin mezhepsel politikaları, Sünnilerin radikalleşmesinin artmasını kamçılayarak bir muhalefet yaratmıştı. Abadi, Pazartesi günü, Irak’ın tüm petrolünün Şii önderliğindeki merkez yönetim tarafından kontrol edilmesini dayatan ve bu nedenle Sünni Arapları ve Kürtleri öfkelendiren eski Petrol Bakanı Hüseyin Şehristani’yi ve radikal din adamı Mukteda El Sadr’ı içeren bir Şii koalisyonunu arkasına alarak başbakanlık adaylığını güvence altına aldı.

Inside Iraqi Politics isimli haber bülteninde editörlük yapan siyaset analizcisi Kirk Sowell “Kendisi de koalisyonu da, kayda değer bir değişim beklentisi açısından elverişli değil.” dedi.

 “Maliki’nin etrafında “alev makinesi” insanlar vardı; Abadi’de ise böyle değil. Fakat aynı zamanda, Abadi hiçbir zaman reform için çaba harcayan biri olarak görülmedi.”

Çarşamba günü, Maliki televizyonlarda haftalık olarak yayınlanan konuşmalarından birinde, Irak’ın bakanlık talebiyle ilgili yüksek mahkeme kurallarına kadar iktidardan vazgeçmeyeceğini söyledi ama makamını elinde tutmak için baskı yapmayacağının güvencesini de verdi. Maliki’nin görevden alınması için verilen destekle, Abadi anayasalar altında atanmış yeni bir Bakanlar Kurulu oluşturmak adına 30 günlük bir çalışma altında ilerliyor.

Maliki gibi, Bağdat doğumlu Abadi de, uzun Hüseyin hükümdarlığı döneminde yasaklanmış bir Şii muhalif grubu olan İslami Davet Partisi’nin uzun süredir üyesidir. Ama diktatörü devirmeye çalışmaları nedeniyle sürülmeleri sonucunda ikisinin yolları ayrılmıştır.

80’lerde, Maliki Suriye ve İran’dan Baas önderliğindeki yönetimi karıştırmak için gizlice yapılan çalışmalara katıldı. Abadi o dönem Manchester Üniversite’sinde mühendislik doktorasını aldığı Britanya’da yaşıyordu. Facebook sayfasındaki biyografisine göre, erkek kardeşlerinden ikisi, 1982’de, Irak’ta Davet üyesi oldukları için idam edilmişti.  

Abadi ailesiyle birlikte Britanya’da kaldı ve bu arada Londra’nın ulaşım sisteminin yenilenmesine yardımcı olan küçük bir şirket yönetti. 2003’te, Hüseyin’i devirmek için yapılan, Birleşik Devletler’in başını çektiği saldırıdan sonra Bağdat’a geri döndü. Amerikan mülki idarecisi L. Paul Bremer altında Geçici Koalisyon Yönetimi’nde Ulaştırma Bakanı oldu. Abadi 2006’da Irak’ın yeniden şekillendirilen parlamentosuna seçildi.

Irak halkı tarafından, dökülmüş saçları ve düzgünce kesilmiş beyazlamış sakalları ile Abadi; Birleşik Devletlerin devlet görevlileri kendisini su yüzüne çıkarıp, başbakanlık için yardım ettiği zaman Maliki’nin olduğundan daha iyi biliniyor. Maliki’nin ekarte edilmesinin perde arkasında çalışmış olan Amerikan diplomatları, Abadi’nin Washington ve diğer Batılı müttefikleri hakkında daha açık fikirli olabileceğine inanıyorlar.

Geçen hafta, Kuzey Irak’ta Obama yönetiminin İslam Devleti militanlarına karşı hava saldırısını başlatmasından önce, Abadi Birleşik Devletler’in askeri müdahalesinin sözcüsüydü. Haziran’da Huffington Post’a ABD’nin katılımının yenilenmesinin, Irak yönetiminin sadece İran’ın askeri desteğine bel bağlamak zorunda olmadığı anlamına gelebileceğini söylemiştir.   


Washington Yakın Doğu Araştırmaları Enstitüsü’nde Orta Doğu uzmanı olan David Pollock, “İran’a, Maliki’nin olduğu gibi minnettar ve hayran olmadığını düşünmemiz için birkaç nedenimiz var.”  demiştir.

Aynı görüşmede, Abadi detay vermeden, Irak güvenlik güçleri hakkında soruşturma açılması gereken taşkınlıklar yapmaya teşebbüs ettiklerini onayladı. Maliki altındaki güvenlik güçleri tahmin edilemeyecek kadar çok sayıda ve birçoğu Sünni olan sivilleri alıkoymak ve onlara işkence etmek ile suçlanıyordu.

Fakat Abadi Maliki’nin Sünnilere zulmettiği ve ötekileştirdiği iddialarını reddetti. Abadi ayrıca yarı özerk Kuzey Irak Kürt Yönetim Bölgesi’nden elde edilen petrol gelirinin paylaşımı ile ilgili taleplerini, Irak’ın parçalanmasına sebep olabileceğini söyleyerek Kürtleri öfkelendirdi.

Uzmanlar başbakan olarak Abadi’nin hızlı bir şekilde Irak’ın güvenliğinin sağlanması konusunda bir reform girişiminde bulunması ve İslami militanlarla savaşmak için destek kazanmak adına enerjinin Sünni Araplar ve Kürtler ile yeteri kadar paylaşımı için adım atması gerektiğini söylüyor.


Britanya merkezli bir düşünce kuruluşu olan Chatham House’da Irak uzmanı olan Haydar el-Hoi “Maliki’nin yüz yüze geldiği zorlukların hepsiyle o da karşılaşacak.” demiştir. “Bunun kişilikleri ile hiçbir ilgisi yoktur. Denetlenmesi gereken sistemsel bir yanlış var. Adam kayırma, yolsuzluk gibi problemler bir gecede yok olmayacaktır”

Kişilikle ilgili meselede ise farklılık aşikârdır. Maliki’nin sefil tavırlarının aksine; Abadi cana yakın, muhabirlere karşı rahat ve zaman zaman alaycı ve şakacı, Amerikalı muhataplarına karşı ise sakin tavırları ile tanınmaktadır.

2007 Eylül’ünde, sonrasında- Büyükelçi Ryan Crocker ve koalisyon komutanı General David Petraeus, Washington’da bir anayasa komisyonuna, Irak üzerine oldukça umut verici bir değerlendirmede bulundu. ABD devlet görevlileri ise bir toplantıda Abadi’ye bu ifadeyi görüp görmediğini sordu.
WikiLeaks’ten edinilen bilgilere göre toplantının özeti şöyleydi, “Abadi alaycı bir gülüşle ve neşeli bir ses tonuyla ‘Maliki’nin kendisi bile daha iyi bir rapor yazamazdı.” dedi.”

Bombay, Hindistan’dan Bengal dilinde yazılmış bir rapor. Bennett ise Washingtonlu.

Dünya Bülteni için çeviren: Cansu Gürkan