Irak, yeniden şiddete kayıyor

ABD'nin Irak'ta zalim bir tiranı ağır can ve mal kaybıyla devirmesinin üzerinden dokuz yıl geçmesi sonrası ülke yeniden tehlikeli monarşi yönetimin pençelerine kaymaya başladı.

Hiç kuşkusuz bu durum demokratik, parlak ve istikrarlı birleşik Irak'a dair bütün umutları bitirmeye başlayan kapsamlı bir diktatörlüğe götürecektir. Zira Başbakan Nuri el Maliki, Tahran'ın sınırsız desteğini ve Washington'un ilgisizliğini kullanarak iktidarı eline almak için sürekli anayasayı ihlal ediyor. Bunu da siyasi rakiplerini ve hatta Irak'ta son barışçıl gösterileri bastırmasında görüldüğü gibi genel şekliyle toplumu tehdit etmek ve zulmetmek için güvenlik ve ordu güçlerini kullanarak yapıyor.

Maliki, siyasi rakiplerine karşı işbirlikçi yargı sistemine -bir silah ve kendi suçlarını örtme aracı olarak- dayanmak suretiyle yolsuzluk ve vahşete boğulmuş bürokratik, aşılmış ve Kafkaesk bir organa başkanlık ediyor. Hal böyleyken hükümet, halka temiz su ve elektrik gibi temel hizmetler ve uygun sağlık hizmetleri sunmaktan aciz. Hoşnutsuz genç çevreler arasındaki işsizlik ise yüzde 30'un üzerinde. Bu da gençleri, suç çeteleri oluşturmak amacıyla teröristler için kolay lokma kılıyor. Güvenlik şartları ise özel güvenlik güçlerinin sayısındaki artışa rağmen günbegün kötüleşiyor. Maalesef bu güvenlik güçlerinden bazıları, uluslararası insan hakları örgütleri raporlarının su yüzüne çıkardığı üzere doğrudan başbakanın kontrolünde işkence merkezlerini yönettiklerinin anlaşılmasından sonra sorunun bir parçası oldular.

Seçim kurumu, nezihlik ve iletişim kurumları ve son olarak merkez bankası gibi bağımsız olmaları öngörülen kurumların başbakan tarafından istila edilme girişimleri daha büyük bir endişeye yol açıyor. Bu tür ve başka taşkınlıklar halihazırda Irak'ta yeniden kurulan diktatör yönetimin yöntemlerine dair trajik bir hatırlatma oluşturuyor. Son olarak Maliki, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Tarık el Haşimi ve ABD yolculuğundan dönüşü sonrası Başbakan Yardımcısı Salih el Mutlak'a karşı anayasal olmayan hareketlerinden sonra Kürdistan bölge hükümetine karşı saldırgan söylemini tırmandırdı. Bu durum Iraklıları ABD'nin bu olaylar dizisindeki rolüne ilişkin yanlış tutumlardan kurtulmaya sevk etti.

ABD'nin Irak'taki durumu görmezden gelmesi, Maliki'ye hedefine daha fazla yakınlaşmak için haklı olmayan bir güven verdi. Bu hedef Mesud Barzani ve Beyaz Saray gözetiminde iktidarın paylaşımı için yapılan Erbil anlaşmasını uygulamayarak mutlak iktidarını kurmak. Şu an Erbil girişiminden arda kalan yoğunluk da dağıldı ve ülke inşa ve uzlaşıya doğru gitmek yerine yeniden mezhepçiliğe ve otoriter yönetime kaydı.

Halihazırdaki trajedinin aşılması için Erbil anlaşmasının gözeticisi olarak Washington tarafından açık bir çabanın bulunmayışı gölgesinde Irak, mezhepleri, ırkları ve hatta siyasi partileri arasında şiddet sarmalına girecektir kesinlikle. Ayrıca halihazırdaki durumun sürmesi anlaşmazlıkların artmasına yol açacak ve tıpkı Basra, Selahaddin, Enbar ve Diyala vilayetlerinde olduğu gibi bazı vilayetleri bağımsız bölgeler ilan etmeye teşvik edecektir. Bu da Irak'ın 2006 ila 2007 yılları arasındaki kara günlerinde yaşadığı karşılıklı intikam şiddeti turlarını canlandırmakla tehdit edecek şekilde bir yandan merkezi hükümet ile bölgeler, diğer yandan iktidar ve nüfuz çekilmesine giren farklı mezhepler ile dini gruplar arasında çekişmeleri ikiye katlayacaktır. Bununla birlikte böyle bir senaryodan sakınmak mümkün ancak ABD'nin Irak'taki siyasi çalışmanın doğru yöntemle yeniden belirlenmesi için BM kanalıyla çabalarını ikiye katlaması gerekli. Bu da şeffaflığın ve hukuk devletinin uygulanmasına, ulusal uzlaşının sağlanmasına, anayasa ve insan haklarına saygı gösterilene kadar Erbil anlaşmasının hayata geçirilmesinde ısrar edilerek hiçbir gecikme olmaksızın yapılmalı. Iraklıların anayasa çerçevesinde çözümler bulması gerekirken ABD de şu ana kadar tamamlanmayan demokratik dönüşümün gerçekleşmesi için önemli bir müttefiktir. Irak'ın yeniden bir kişinin ve tek partinin rehini olmamasını istiyorsak bugün Amerikan desteği geçmiştekinden daha önemli hale gelmektedir.

*Birleşik Arap Emirlikleri gazetesi El Haliç, Irak eski geçici başbakanı 12 Nisan 2012

Kaynak: Zaman