Irak’taki siyasi çalışmanın ulusal uzlaşıyı reddeden iradelere tosladığına dair birçok gösterge var. ‘Sorgulama ve adalet kurumu’nun 7 Mart’taki seçimlere az bir süre kala giriştiği son icraatlar, ulusal uzlaşı için harcanan çabaları boşa çıkarma amaçlı kapsamlı siyasi tasfiyelerin açık öncüsüydü.
Bu kurumun 15 siyasi oluşumu seçimlere girmekten ve yüzlerce kişiyi de aday olma hakkından mahrum bırakan bir karar çıkarmasıyla bütün siyasi çalışma boşa gitti. Bu gerilemede en büyük sorumluluğu, açık bir anayasa ve yasalar oluşturmaktaki başarısızlığı sebebiyle parlamento taşıyor.
‘Baas’ın kökünü kurutma kurumu’nun alternatifi olan sorgulama ve adalet kurumu, seçim adaylarının dosyalarını inceleyip ret veya kabul edilmelerini öneriyor. İşin aslı şu ki, bu kurum söz konusu kararı Irak’taki çözümsüz siyasi şartları gözetmeden uygunsuz bir zamanda aldı.
Iraklılar yasağa alışkın...
Önceki rejimin yıkılmasından bu yana iktidarda bulunan çevreler, siyasi katılımı genişletmek ve ilk seçimleri boykot edip olumsuz tavır alan çevreleri siyasete çekmek için ABD’nin de eğilimiyle bir miktar çaba harcadı. Bu çabalarda kısmen başarı sağlanması seçimlere katılımın genişleyeceğinin habercisiydi. Fakat bugün açıklanan ve gizli kalan niyetler arasında büyük bir fark söz konusu. Irak modern tarihinin her döneminde siyasi partilere, fikirlere, siyasetçilere ve etnik azınlıklara karşı çeşitli uzaklaştırmalara sahne oldu. Bu uzaklaştırmalar halkın değil, iktidarların eğilimleri doğrultusunda gerçekleştirilmiş, Saddam rejiminde de zirve yapmıştı. Uzaklaştırma politikası güçlü bir vatan üretmedi, Iraklıların ana konular üzerinde anlaştığı ulusal bir kimlik yaratmadı. Önceki rejimin yıkılmasının ardından da, uzaklaştırma hamlesi anayasa adıyla hayata geçirilerek daha da tehlikeli bir hal aldı.
Irak cumhurbaşkanının sorgulama ve adalet kurumunun anayasaya uygun olduğundan şüphe ettiğini açıklamasının üzerinden çok geçmeden başbakan da, ‘kurumun icraatlarının Baasçıların siyasetten uzaklaştırılması için yeterli olmadığını’ açıkladı. Teoride demokrasi uzaklaştırmayla çelişir. Vatandaşın devlet görevlerine aday olmak dahil her türlü hakka sahip olması gerekir. Irak anayasasında ve diğer yasalarda yer alan formüller farklı yorumlara olanak veriyor. BM yaşananlardan dolayı endişesini dile getirirken AB de kaygısını gizlemedi.
Yine Biden müdahale etti
ABD’yse endişesini ortaya koymakla kalmadı, somut bir adım attı. ‘Irak dosyasından sorumlu’ Başkan Yardımcısı Joe Biden Bağdat’a gitti. Biden Irak’ın egemen bir ülke olarak aldığı kararlara saygı gösterilmesi gerektiğini vurgulamasına rağmen bir çözüm de bulmaya çalıştı. Zira ABD, Irak siyasetinin içinden geçtiği son krizlerde şunu görmeye başladı: Siyasi sürece katılanların yönelttiği tehdit, tekfirci güçlerin, Kaide’nin ve önceki rejim yanlılarının yol açtığı tehditlerden geride kalmıyor.
ABD kısa süre önce itirazlarını çekmesi için Kürt koalisyonuna bazı garantiler vererek seçim yasası anlaşmazlıklarını kontrol altına aldı. Acaba Washington Baas krizini yatıştırmak için nasıl bir anlaşma yapacak? (Birleşik Arap Emirlikleri gazetesi Beyan, 29 Ocak 2010)
Kaynak: Radikal