Irak artık umut vaat ediyor

Bağdat’ın Sünni bölgelerindeki insanlar seçimin nihai sonuçlarını öğrendiklerinde sokağa döküldü; havaya ateş ederek kutlama yaptılar ve muzaffer bir biçimde, parlamentoda en çok koltuğu kazanan siyasi koaliyonun lideri İyad Allavi’ye tezahüratta bulundular. Allavi’nin seçimde iyi bir iş çıkarması bekleniyordu, fakat başarısının boyutu yine de şaşırtıcı. Koalisyonu Irakiye 325 koltuklu parlamentoda 91 koltuk kazanırken, Başbakan Nuri el Maliki’nin Hukuk Devleti bloku 89 koltuk kazanabildi.

Allavi’nin 2004-2005 arasındaki geçici başbakanlık dönemindeki yönetimi herşeyden önce beceriksizliği ve yolsuzluğuyla hatırlanıyor. Dolayısıyla siyaseten yeniden doğuşu hayret verici. Allavi bunu yapabildi, zira o dönemki başarısızlıkları ne olursa olsun kendisinin yönetimini takip eden kan banyosu, özellikle de Saddam Hüseyin’in devrilmesiyle iktidardan edilen Sünni toplumu için daha da kötüydü.

Şiiler ve Kürtler zorlayacak
Bu durum Allavi’nin hem gücü, hem de zayıflığı. Allavi’nin başarısı Sünni seçmenlerin muazzam bir oranla sandığa gitmesinden kaynaklandı; bu durum Allavi’nin Bağdat’ın kuzeyindeki ve batısındaki Sünni çoğunluklu eyaletlerde muhalif oyları silip süpürmesinin önünü açtı. Kendisi, artık çoğunlukla Şii hâkimiyetindeki başkentte de iyi bir sonuç aldı; bu da Allavi’nin mezhep temelli olmayan milliyetçi platformunun çok sayıda Şii’yi cezbettiği anlamına geliyor.

Fakat Irak’taki siyasi manzara hâlâ Şiiler, Sünniler ve Kürtler arasındaki mezhepsel ve etnik farklılıklar tarafından belirleniyor. Allavi’nin gücü Sünnilerin desteğinden geliyor, fakat Sünniler nüfusun yüzde 15 ila 20’sini oluştururken, halkın en az yüzde 60’ı Şii ve Kürtler de yüzde 15 ila 20’lik bir orana sahip. Çok sayıda Şii ve Kürt açısından Sünnilerin canlanması tehdit edici ve bu durumu, Allavi’nin en üst düzey görevleri Sünni müttefiklerine vereceği bir hükümet kurmasını engelleyerek sınırlamaya çalışacaklardır.

Allavi’nin zaferi şaşırtıcı olmakla birlikte serap benzeri bir duruma da işaret ediyor; zira Şii oyları Maliki’nin Hukuk Devleti ittifakıyla, 70 sandalye kazanan Irak Ulusal İttifakı arasında bölündü. Irak Ulusal İttifakı, Irak İslam Yüksek Konseyi ve milliyetçi din adamı Mukteda Sadr’ın takipçileri olmak üzere iki Şii dinci partiden oluşuyor. Yoksul Şiileri temsil eden Sadr’ın dirilmesi de seçimin ikinci şaşırtıcı noktasıydı.

İki büyük Şii bloku olan Hukuk Devleti İttifakı ve Irak Ulusal İttifakı, şu an kendilerine parlamentodaki koltukların neredeyse yarısını sağlayacak bir birleşme için görüşmeler yapıyor. Yeni bir hükümet kuracak çoğunluğu sağlamak için, sadece ana Kürt partisinin 43 koltuğundan daha fazlasına ihtiyaç duymayacaklar. Kürtler ve Irak Ulusal İttifakı muhtemelen, ikisinin de kavgaya tutuştuğu Maliki’nin yerine yeni bir başbakan isteyecektir. Kürtler Allavi’yle bir anlaşmaya varmakta zorlanacaktır, zira Allavi’nin kazandığı koltukların üçte birinden fazlası, Sünni Araplarla Kürtler arasında tartışmalı olan eyaletlerden çıktı.

Irak siyaseti son derece karmaşık, çünkü çok sayıda iç ve dış aktör söz konusu ve hiçbiri de birbirine güvenmiyor. Yeni hükümet kurma müzakerelerinin çok uzun sürecek olmasının nedenlerden biri de, her tarafın muhalif koalisyonların üyelerini hükümette görevler teklif ederek kendi kamplarına çekmeye çalışacak olması.

En büyük sorun yoksulluk
Fakat seçim gerçekten de, Saddam Hüseyin sonrası Irak’ta yeni bir kazananlar ve kaybedenler grubunun ortaya çıktığı önemli bir geçiş anını oluşturuyor. İyi haber şu: 2005’teki son parlamento seçimini boykot eden Sünni toplumu bu oylamaya katıldı ve yeni hükümet kurulurken tecrit edilmedikçe yeniden silaha sarılmak için hiçbir gerekçeleri yok.

Aynısı Sadr yanlıları için de geçerli; sahip oldukları Mehdi Ordusu 2004’te Amerikalılarla savaşmış ve 2006-2007’deki Şii-Sünni iç savaşında ön planda yer almış Sadr yanlıları 40 koltuk kazandı.

Seçim Irak’ta başka önemli eğilimlere de işaret ediyor. Hükümetin yolsuzluğu ve işlemez doğası göz önüne alındığında gayet anlaşılır bir biçimde, aynı yönetimin görevde kalmamasını talep eden bir hava söz konusu. Yoksulluk bunaltıcı. Bağdat’ın yoksul mahallerinden ve gecekondu semtlerinden insanlar seçim biter bitmez, siyasi ilanların bulunduğu panoları satmak veya kendi evlerinde çatı ve duvar olarak kulllanmak üzere sökmeye koşturdu.

Laiklik havası abartılmamalı
Yıllık 60 milyar dolarlık petrol geliri bulunan ve birkaç milyon iş imkânı sunan devlet aygıtını kontrol etmesi nedeniyle Maliki’nin seçimde daha iyi bir iş çıkarması gerekirdi. Ancak Maliki’nin kayırmacılıktan gelen bu gücü olması gerektiği kadar etkili değildi; zira Irak hükümetinin çok büyük bir kısmı paraziti andırdığından, rüşvet verilmeksizin hiçbir hizmet yerine getirilmiyor.

Ülkede daha laik ve milliyetçi bir hava hâkim olsa da, Iraklılar hangi topluma ait oldukları konusunda hâlâ son derece bilinçli. Laikliğin gelişmesi abartılmamalı; yerel yetkililer, Basra gibi Şii kentlerinde Hıristianların sahip olduğu son içki dükkanlarını da kapatıyor. Şii partiler, seçim kampanya-sının son günlerinde Allavi’yi bir Sünni kuklası olarak resmetmekten hiç çekinmedi. Diğer yandan, Irakiye’nin 24, Hukuk Devleti ittifakının da 26 koltuk kazandığı Bağdat’taki oylama, mezhepçi sadakatin eskisi kadar çok yankı bulmadığını gösteriyor.

Tahran, Riyad ve ABD etkisi
Irak’ta bundan sonra yaşanacaklar tümüyle ülke içinde belirlenmeyecek. Allavi’nin kampanyası büyük oranda Suudi Arabistan ve diğer Sünni Arap devletleri tarafından finanse edildi. Bu para, Allavi’nin farklı kesimlerden oluşan koalisyonunu birarada tutan tutkalı sağlamaya devam edecektir. İranlılar da benzer biçimde, Maliki’siz de olsa yeni bir hükümetin çekirdeğini oluşturmak için biraraya gelecek Şii partilerini destekleyecektir.

ABD güçleri takvime uygun biçimde çekilmeye devam ettikçe, Irak’ta şiddet ve bölünmüşlük de sürecek. Fakat ülke parçalanmıyor ve tam kapsamlı bir savaşa tekrar kayma ihtimali de giderek azalıyor. (28 Mart 2010)

Kaynak: Radikal