İptal başvurusu ön incelemede reddedilmelidir

Anayasa Mahkemesi, önüne gelen davaları 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'ndaki yetkilerle ve 2949 sayılı Anayasa Mahkemesi'nin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkındaki Kanun'un hükümlerine bağlı kalarak inceler. 

Anayasa Mahkemesi'ne gelen davanın evraka kaydının girişinden itibaren on gün içinde noksanlıkları olup olmadığı incelenir. Anayasa Mahkemesi'ne gelen dava dilekçeleri her dosya için başkan tarafından belirlenen raportörler tarafından incelemeye alınır. Anayasa Mahkemesi'nce yapılan bu incelemede, eksikleri olduğu anlaşılan işlerin geri çevrilmesine, mahkemenin yetkisiz olduğu tespit edilen başvurmaların da reddine karar verilir. (Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü 8. madde)

Gerek Anayasa Mahkemesi'nin kendi kuruluş kanununda gerek içtüzüğünde de ifade edilenler ışığında Anayasa Mahkemesi'nin anayasa değişikliklerindeki denetim yetkisi sadece şekille sınırlandırılmış denetimdir. Anayasa değişikliklerinin esas bakımından incelenmesi mümkün olmadığından esas açısından aykırılık söz konusu olamayacaktır. Anayasa Mahkemesi'nin şekil bakımından denetimi kanunlarda son oylamanın öngörülen çoğunlukla yapılıp yapılmadığı; anayasa değişikliklerinde ise teklif ve oylama çoğunluğuna ve ivedilikle görüşülemeyeceği şartına uyulup uyulmadığı hususlarıyla sınırlıdır. Şekil bozukluğuna dayanan Anayasa'ya aykırılık iddiası mahkemelerde ileri sürülemez. Anayasa değişikliklerine karşı iptal davaları ve yürütmesinin durdurulma istemleri yalnız şekil bozukluğu iddiası ile açılabilir. Şekil bozukluğuna dayalı iptal davaları Anayasa Mahkemesi'nce öncelikle incelenerek karara bağlanır. Referanduma sunulan anayasa değişiklikleri ise dava edilemez. Anayasa Mahkemesi'nin ortada dava edilecek norm bulunmadığı için ön inceleme aşamasında davayı reddetmesi gerekir.

Şekil kurallaşma sürecini içerir. Referanduma sunulacak olan anayasa değişikliklerinin yürürlüğünün durdurulma istemlerinin içtüzükte de yukarıda belirtildiği üzere Anayasa Mahkemesi'nin işin esasına dahi girmeden ilk incelemeden reddetmesi gerekmektedir. Çünkü daha kurallaşma sürecini tamamlamış bir norm bulunmamaktadır.

Anayasa değişiklikleri, eğer mecburi referandum sınırında kabul edilmişlerse, halkoyuna sunulmaları zorunludur ve halkoyundan önce bu değişiklik mevcut değildir. Dolayısıyla hukuken henüz etkili olmamış bir değişikliği Anayasa Mahkemesi'nin inceleme yetkisi yoktur. Ancak referandumla bu değişiklik tamamlanır. Referandumda kabul oyu almamış bir paket anayasa değişikliği niteliğini alamamıştır. Dolayısıyla Anayasa'yı henüz değiştirmemiş bir paketi, bir düzenlemeyi, bir kanunu Anayasa Mahkemesi'nin inceleme yetkisi yoktur, ön incelemeden reddi gerekmektedir.

Yetkisiz bir organ tarafından veya Anayasa'nın çizdiği yetki alanı dışında yapılan bir hukuki işlem, şekil bakımından sağlıklı ve hukuken geçerli bir işlem niteliğini kazanamaz; bir başka deyişle "yokluk"la sakatlanır. Yönetim hukukunda ise yokluk, bir hukuksal işlemin hiç doğmamış, hukuk alemine çıkmamış sayılması sonucunu doğurur.

Anayasa yargısında bir yasama işlemlerinin yok sayılabilmesi ancak yetki ve görev gaspı ya da çok ağır biçim eksikliği durumlarında söz konusu olabilir. Çünkü Anayasa'nın 175'inci maddesi halkoylaması sürecini ayrılamaz bir bütün olarak düzenlemiştir. Eğer Anayasa Mahkemesi referandum sürecini tamamlamış işlemin yürürlüğünü durdurursa bu, kaynağını Anayasa'dan almayan bir yetkinin kullanımıyla gerçekleştirilmiş bir denetim niteliğini taşır ve bu işlem yetki unsuru bakımından ağır bir sakatlıkla malûl hale girer ve hem halkın kurucu iktidar olarak Anayasa'yı değiştirme yetkisi, hem de cumhurbaşkanının anayasa değişikliklerini referanduma sunma yetkileri Anayasa Mahkemesi'nce gasp edilmiş olur.

1982 tarihli T.C. Anayasası'na göre, Anayasa'yı değiştirme yetkisi öncelikle TBMM'de olmakla birlikte, halkoylaması yoluyla halkın da kurucu iktidar yetkisine sahip kılındığı açıktır. Öncelikle 3/5'ten çok ama 2/3'ten az oyla TBMM'de kabul edilmiş anayasa değişikliklerinin zorunlu olarak halkoylamasına götürülmesi bu durumu açıkça belgelemektedir. Böyle durumlarda, halkın, oylama yoluyla kurucu iktidar yetkisi kullandığı hiçbir tereddüde yer bırakmayacak kadar açıktır. Diğer taraftan 3/5'ten çok bir oyla TBMM'de kabul edilmiş bir anayasa değişikliğinin cumhurbaşkanı tarafından ihtiyari olarak halkoyuna sunulması halinde de bu durumun değişmediği, sadece zorunlu olmak yerine cumhurbaşkanının takdirine bırakıldığı görülmektedir. Böyle durumlarda da halkın kurucu iktidar yetkisini kullandığında şüphe yoktur. Cumhurbaşkanı tarafından halkoyuna sunulmak üzere Resmi Gazete'de yayımlanmış bu Anayasa Değişikliği Hakkında Kanun'un ancak halkın "kurucu iktidar yetkisi çerçevesinde onay vermesi üzerine yürürlüğe girebilecek bir kanun" olduğu açıktır.
 
Anayasa Değişikliği Hakkında Kanun için anayasal sürecin birinci aşaması olan TBMM aşaması tamamlanmış ve Cumhurbaşkanı'nın tasarrufu üzerine halkoylaması yoluyla Anayasa'yı değiştirme yetkisi halka geçmiştir. Böylece ilk aşaması yetkili organ olan TBMM tarafından tamamlanmış ve ikinci aşamasına geçilmiş bir anayasa değişikliği süreci başlamıştır. Bu süreçte ilk aşama TBMM tarafından, ikinci aşama halk tarafından gerçekleştirilmektedir ve her ikisi de aslında mahiyet itibarıyla aynı yetkiyi, Anayasa'yı değiştirme yetkisini kullanmaktadır, tek bir işlemin ayrılmaz iki parçasıdır, dolayısıyla daha halkoyu tamamlanmadan işlem etkili olamayacak ve Anayasa Mahkemesi'nce yürürlüğü durdurulamayacaktır.

Anayasa'nın norm olarak tanımadığı bir tasarrufu norm olarak var kabul etmek olanaksızdır. Anayasa bir normun varlığını, bu normu ortaya çıkaran belirli bir iradenin varlığına bağladığı durumlarda, bu iradenin yokluğunun normun yokluğu anlamına geleceği açıktır. Anayasa değişikliğinin TBMM de 3/5 çoğunlukla geçmesi halinde referandum anayasa değişikliklerinin zorunlu unsurudur, o olmadan anayasa değişikliği de olamayacaktır. Yokluk bir normun var olmadığının ifadesidir. Yasalar bakımından Parlamento iradesinin olmaması, cumhurbaşkanının yayımlama iradesinin olmaması, Resmi Gazete'de yayımlanmaması, referandum sürecine girmiş anayasa değişiklileri içinse referandumun beklenmesi zorunlu varlık koşuludur. Bunlardan yoksun bir normun varlığından, dolayısıyla da yürürlüğünün durdurulması ya da iptalinden söz edilemeyecektir.

Kaynak: Zaman