İpekçi'yi anma törenlerine neden katılamıyorum


İpekçi ailesinin bir üyesi olarak Abdi Bey’i mezarı başındaki anma törenlerine hiç katılmadım. Babamın amcası olan Abdi Bey öldürüldüğünde on üç yaşındaydım ve neler olup bittiğini anlamam için aradan uzun yıllar geçmesi gerekti.

Tabii buna bir de memleketin diğer çözülmeyen faili meçhul cinayetlerini, sorumluları yargılanmayan, saklanan, savuşturulan diğer katliamlarını ekleyin...

28 Şubat sürecinde bizzat kendi kulaklarımla neye tanık olduğumu aradan bir iki yıl geçtikten sonra idrak etmiştim sözgelimi: O sıralar Hürriyet binasında çalışıyordum...

İpekçi’yi anma törenini yayınlayan bir kanalda Tufan Türenç’i izledim dün. “Elbette çok üzgünüz” diyordu, katilleri kahramanlaştıran bir toplum olmamızdan yakınıyordu. Başbakan’ın İpekçi cinayetini de anmasına atıfta bulunarak, “çözün o halde bu cinayetin arkasında olanları” diyordu.

Umur Talu, aynı dakikalarda katıldığı bir programda hakikatin er geç ortaya çıkacağına, cinayetin arkasındakilerin bulunacağına yürekten inandığını söylerken, Mehmet Tezkan ise “pek de sanmıyorum ama...” diyordu.

Ve tıpkı Türenç gibi, o da bu cinayetleri çözmeyi vaat eden Başbakan’a topu atıyordu. Sanki çözemezse, bu hükümetin suç hanesine yazılacaktı. Önceki hükümetlerden ziyade!

Türenç’in gazetesi Danıştay saldırısının ertesinde katilin bir ‘dinci terörist’ olduğuna hiç araştırmadan hükmetmiş ve “Türkiye’nin 11 Eylülü” olarak toplumsal algımıza enjekte etmeye kalkışmıştı bu cinayeti. Başörtüsü sorunuyla da ilişkilendirerek tabii.

Açıkça veya ima yoluyla hedef gösterdikleri Birdal gibi, Dink gibi, Kaya gibi insanların vurulmasına, hakarete uğramasına yol açtıkları için özür dilemelerini beklediğim gazeteci büyüklerimin, mezar başında gözyaşı dökmelerini görmeye dayanamayacağım için törene katılamıyorum...

***

Ergenekon davasının daha ilk andan itibaren ne kadar kanuna aykırı yönleri olduğunu söyleyenlerin aynı gür sesle Danıştay saldırısının, Dink cinayetinin arkasındaki güçleri sorgulamamış olmalarına (ve daha sayısız başka tutumlarına), her seferinde yangına körükle gitmiş olduklarına tanıklık ederken: Faili meçhul bir cinayetten daha çok, duydukları üzüntüyle yetinmelerini kabullenemediğim için katılamıyorum...

On yıllar içerisinde Bahçelievler, 1 Mayıs, Malatya, Maraş, Sivas, Başbağlar katliamlarına ve İpekçi, Mumcu, Kışlalı, Hablemitoğlu, Dink cinayetlerine, birbirinden çok bağımsız ‘güçler’ tarafından işlenmiş münferit suçlarmış gibi yaklaşmaları ağrıma gittiği için...

İster devletin ister ordunun içinde olsun, cuntacıların, azmettiricilerin ortaya çıkarılıp yargılanması doğrultusunda net yayınlar yapmadıkları; aksine bu katliam ve kemik düzeni sürsün diye daha ilk andan barış girişimini bile kibar kibar sabote ettikleri için... Ve bu uğurda yeni kanların dökülmesine razı oldukları için...

Adalet için mücadele edenleri yandaş diye yaftalamakla uğraşırken, halen demokrasiye katkı sunduklarına okurlarını ikna etmeye çalıştıkları için...

Yalan irtica haberleri kurgulayarak savcıları AKP’nin kapatılmasına karşı harekete geçirmeye çağıran yayınlarının neden otuz yıl boyunca Mehmet Şener, Oral Çelik, Abuzer Uğurlu, Yavuz Çaylan gibi isimlerin bağlantılarının üzerine gitme konusunda savcıları harekete geçirir nitelikte olmadığını soramayacağım için katılamıyorum...

***

Her yıl anma töreninde hazır bulunan ve gün boyunca samimiyetle üzülen gazeteci, hukukçu, aydın büyüklerime otuz yıl boyunca ipuçları ve tanıklıklar ortada iken neden bu davanın zaman aşımına uğramasını izlediniz diye bağıramayacağım için katılamıyorum...

Cinayeti gördüğünü söyleyen tanık, korunma konusunda güvence istediğinde –ve alamadığında- ortalığı neden ayağa kaldırmadınız diye (istediğiniz zaman bunu pekâlâ yapıyorsunuz) sitem edemeyeceğim için...

Bu cinayet aydınlatılsaydı, diğerleri olur muydu demek ağrıma gittiği için... Ve tabii toplumun katilleri kahramanlaştırma konusunda da kendilerinden özeleştiri beklediğim için katılamıyorum...

Ama bir gün bütün katledilen aydınların yakınları olarak, 17 bin 500 faili meçhulün yakınıyla, kayıp evladını yitirmiş binlerce anneyle birlikte mezar başlarına gidip ölülerimiz adına yas tutmaya başlayacağımıza inandığım için... Bıkıp usanmadan tanıklık ediyorum, edeceğim...

Taraf