İnsani yardıma siyaset karışınca...

 

Kasırga sonrası yaşanan felakete rağmen, Birmanya cuntası Çin'in de gizli işbirliğiyle Batı'dan gelen çoğu yardım önerisine direndi. Çin için Batı yardımının bloke edilmesi o kadar da kötü bir şey değildi; zira bu çevreler bu tür yardımların ardında illa ki siyasi hesaplar yattığını düşünüyor

100 bin insanınız bir doğal felakete kurban gitse, can kaybının bu rakamın iki katına yükselmesi ihtimali olsa, bir hükümetin hangi siyasi kökenden olursa olsun dış yardım önerilerini can havliyle kabul edeceğini düşünürsünüz.
Fakat Birmanya'daki askeri cunta bugüne kadar uluslararası bağışçıların ve kuruluşların yardımlarının ülkeye ulaşmasına direndi. BM ve AB üzerinden baskı uygulandı ve ABD böyle bir zamanda yardımı kabul etmemenin 'beyinsizlik' olduğunu dile getirdi. Fakat söz konusu yönetim 46 yıllık aşırı tecrid politikasını tavizsiz sürdürüyor. Peki Birmanya'nın dostlarına ne demeli? Çin Birmanya üzerinde en fazla nüfuzu olan ülke. Neticede geçen yıl ülkedeki ekonomik yıkımı protesto etmek için birçok Birmanya kentinin sokaklarını dolduran keşişlere karşı çok sert bir tavır takınmaması konusunda cuntayı ikna eden Çin olmuş gibi görünüyor.

Yardıma asıl karşılık bekleyen Çin
Benzer bir baskı uygulayıp cuntayı yardımları kabule teşvik edemezler mi? Perde arkasında bunu yapabilirler, fakat yapmak istiyorlar mı? Pekin'in Birmanya'da büyük çıkarları var; ekonomisinin aç olduğu petrol ve doğalgazı bu ülkeden alıyor. Birmanya'da yatırımlar yapıyor. Çin'in cana yakın Başbakanı Wen Jiabao'nun bu yıl başında Birmanyalılara, Çin'in yanı başında istikrarsız bir komşu istemediğini ilettiği söyleniyor. Sınırlarını kuşatan dört nükleer güç (Hindistan, Pakistan, Rusya ve muhtemelen Kuzey Kore) Çin için yeterince ciddi kaygı nedeni.
Çin, Birmanya'daki mevcut krize vereceği tepkiyi değerlendirirken, bölgesel istikrar arzusunu da göz önünde tutacaktır. Pekin, Birmanya rejiminin ne yaptığını gayet iyi biliyor, fakat bu durumu Çin'in kendi çıkarlarına sıkı sıkıya bağlı bir biçimde kullanıyor.
Böyle bir zamanda başka ülkelerde acı çeken insanların görüntülerinin Çin halkı arasında dünyanın diğer köşelerindekine benzer bir merhamete vesile olmadığını söylemiyoruz. Sözgelimi 2004'teki tsunami felaketi sırasında Çin etkilenen ülkelerin imdadına koştu, insani yardım ve destek önerdi ve dün de Birmanya'ya 58 tonluk yardım malzemesi gönderdi. Fakat merhamet ve yardımseverlik Çin'de farklı işliyor. Çin'deki reformlar son 30 yılda yüz milyonlarca insanı yoksulluktan kurtarmış olsa da, kişi başına gelir bakımından hâlâ yoksul bir ülke. Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı'nın (OECD) rakamlarına gore Çin'de kişi başına yıllık ortalama gelir 2 bin 100 dolar civarında. Gayet mantıklı olarak birçok Çinli için yardımseverlik ülke içinde başlıyor. Bu yüzden de başka bir ülkeye verilen yardımın ulusal çıkarlara hizmet eden belli bir amacı oluyor.
Çin'in Afrika'ya yönelik yardımları işte tam böyle. Pekin'in hiçbir karşılık beklemeden yardımda bulunduğuna dair açıklamalarının gerçeklerle alakası yok. Çin Tayvan'ı tanıyan ülkelere (Afrika'da beş ülke var) yardım etmiyor; ve BM veya IMF gibi kurumlar üzerinden yardım ettiği ülkelerden üstü kapalı olarak 'dostane tutum' bekliyor. Senegal Devlet Başkanı gibi Afrikalı liderler Çin yardımının Batı yardımlarına kıyasla daha hızlı ve daha etkili verildiğini söylüyor olabilir. Gerçekten de, yardımın hedefine varmasıyla ilgili süreçlerinin korkunç derecede karmaşık olduğunu Dünya Bankası da kabul ediyor. Fakat gerçek bedeli son derece az görünse de, büyük bir fiyat etiketi söz konusu. Çin'in yardım verme tarzı büyük ölçüde stratejik ve uluslararası konumunu güçlendirmeye yönelik yumuşak diplomasi politikasına dört dörtlük bir uyum arz ediyor.

Birmanya Çin yatırımına bağımlı
Bu, Çin yardımıyla alakalı hayati bir farklılığı da ortaya çıkarıyor. Çin'in yardım faaliyeti neredeyse tamamen bir devlet etkinliği biçiminde yürüyor.
Yardımı sağlayanlar Çinli sivil toplum örgütleri veya vakıflardan ziyade, Çin yönetiminin kendisi. Sivil toplum kuruluşlarının uluslararası yönü çok zayıf: Neredeyse tümüyle ülke içinde çalışıyorlar. (Britanya merkezli yardım kuruluşu)
Oxfam'ın Çinli bir muadili yok sözgelimi. Çin'den gelen yardım parası ve destek, Çin yönetimi tarafından sağlanıyor. Bu da para üzerindeki tasarruf hakkının Komünist Parti'de olması anlamına geliyor.
Velhasıl Çin Komünist Partisi'nin gözünde Birmanya büyük stratejik önemi haiz bir ülke, bir hammadde membaı. Parti karşısında, üzerinde kurduğu rakipsiz nüfuzdan büyük faydalar sağladığı bir ülke görüyor. Aynı zamanda giderek daha güçlü şekilde Çin yatırımına ve desteğine bağımlı hale gelen bir ülke bu. Politbüro ve Çin yönetiminin üst mevkilerindeki daha katı çevreler, ki bunlar reelpolitikin kitabını yazmıştır, Birmanya'ya yönelik yardımı tekellerine almakta eşsiz bir fırsat yattığını düşünecektir. Onlar için rejimin Avrupa ve Amerikan yardımını bloke etmesi o kadar da kötü bir şey değil.
Bu çevrelerin zihin yapısına göre bu tür bir yardıma, nereden gelirse gelsin (görünürde hiçbir devlet bağlantısı bulunmayan bir sivil toplum kuruluşundan gelse bile) kuşkuyla bakılmalı ve o yardım, geldikleri ülkenin yetkililerinin siyasi niyetlerini yansıtıyor olmalı. Yardımın arkasında illa ki siyasi hesaplar yattığını düşünüyorlar. Birmanya örneğinde bu hesap, yönetime yönelik reform baskısının sürdürülmesi, böylece Batı'nın oradaki nüfuzunun artırılması olacaktır. Çin dış dünyada, ülke içinde davrandığından köklü bir biçimde farklı tarzda davranıyor. Dünyanın en büyük 10 ekonomisinden tek demokratik olmayanı Çin.

Pekin imaj için değişebilir
Ancak tıpkı geçen eylülde olduğu gibi, şimdi de bir umut ışığı var. O günlerde Birmanya yönetimi Çin'e derhal kulak vermiş gibi görünmüştü. Ve Çin, aynı Kuzey Kore meselesinde olduğu gibi, daha olumlu bir tutum takındı. Zira Pekin uluslararası toplumun kendisini nasıl gördüğüne hiç olmadığı kadar önem veriyor. Britanya Uluslararası Kalkınma Dairesi'yle Çin şu an bazı Afrika ülkelerindeki yardım projeleri üzerinde ortak çalışma yürütüyor. Çin dışarıda iyi ekonomik yatırımlar yapmaya olduğu kadar teknik olarak daha etkili yardımı öğrenmeye de hevesli. Birçok başka alandaki gibi yardım alanında da Çin'le ortaklık arayışına girmek, ilk başta göründüğünden daha verimli olabilir. Çin imajına zarar verecek işlere bulaşmak istemiyor -sözgelimi geçen yıl Darfur'daki tutumunu değiştirerek ve Sudan hükümeti üzerinde baskı yapmaya başlayarak bu niyette olduğunu gösterdi.
Diğer ülkeler gibi Çin de Birmanya'daki mevcut rejimin gün geçtikçe sürdürülemez olduğunu anlıyor. Birmanya yönetimi bu kez Çin yardımının bedelinin, Batı yardımınınkiyle benzer olduğunu görebilir pekâla: Ya değiş, ya da biz gidiyoruz.

Kaynak: Radikal