İngiliz sicimiyle asılmak

Deniz Baykal’la ilgili iddialar, ardından gelen istifa ve şimdilerde CHP’nin geleceği üzerinden devam eden tartışmalar; Türkiye’de siyasetin ve kurumların yeniden dizayn edilmesinin bir parçası kuşkusuz.

Yaklaşık iki yıldır devam eden bazı gelişmeler, ‘tasfiye’ sürecinin hayli hızlı ve sert geçeceğini ortaya koydu. O nedenle Baykal’a yönelik ‘kaset’ hamlesi, sert ve acımasız; ancak kesinlikle sürpriz değil.

***

Geçtiğimiz Mart ayında Financial Times’da David Gardner imzalı, son derece ilginç bir analiz yayınlanmıştı. İsterseniz o yazıyı hatırlayalım:

‘Muhalefet partileri gerçek partiler değil. Büyük egoya sahip ama küçülen tarikatlar gibiler. Atatürk’ün CHP’si yaşlanmış ve liberallikten uzak Deniz Baykal yönetiminde dümensiz bir kalıntı gibi. Ve genç Türkiye’ye çekici gelmekten çok uzak.

Peki liberal Türkiye, Erdoğan’ın AK Parti’sinin karşısına kimi çıkaracak? Bazı kişiler, bu ismin TDH lideri eski Kemalist ve Şişli belediye başkanı Mustafa Sarıgül olabileceğini düşünüyor. İhtiyaçları olan şey laik, liberal ve sosyal demokrat güçleri seçilebilir bir parti çatısı altında toplamak.’

Evet, sonunda olan oldu ve CHP, ‘yaşlanmış ve liberallikten uzak Deniz Baykal’dan koptu. Bakalım ‘genç Türkiye’ye çekici gelecek’ yeni liderlik ve parti nasıl dizayn edilecek? Bakın yukarıdaki yazıda bu dizayn için nasıl bir yol öneriliyor:

‘Atatürk Türkiye Cumhuriyeti’nin Osmanlı İmparatorluğu’nun yıkıntılarından kurdu. Erdoğan AK Parti’yi yaratırken Türk İslamcılığının enkazının ötesine baktı. Türk merkez solu da Erdoğan gibi yapmalı ve her şeye yeniden

başlamalı.’
***

Deniz Baykal’ın partinin başına döneceği iddiaları, ‘zamanın ruhu’na uygun olarak dönüşeceği anlamına mı geliyor? Hükümeti suçlaması, Gülen Hareketi’nin işin tamamen dışında ilan etmesi, kendisine yeni bir siyaset zemini aradığının işareti mi?

Kaderin cilvesine bakın ki ortaya çıkacak yeni siyasi hareket, Gülen Hareketi’yle ve onun temsil ettiği değerlerle kavgalı olmayacağını ilan etmiştir. Üstelik Baykal’ın ağzından.

Şunu da söyleyebiliriz. Siyasi haritamızda geçmişte CHP’nin işgal ettiği alan boşaltılmıştır. Yargı ve ordu da bu alandan hızla çekilmektedir. Bu boşluğu kimin ve nasıl bir yapılanmanın dolduracağı konusundaki arayışların da son aşamasına gelinmiştir. Mustafa Sarıgül, kuvvetle muhtemel sürecin hızlanmasını sağlayacak bir geçiş aktörüdür. Esas oğlanın sahneye çıkarılması için biraz daha zamana ihtiyaç vardır.

Süleyman Demirel’in ‘Kürt realitesi’ni kabul ederek siyaset mezarlığından çıkarılıp yeniden sahneye sürülmesini andıran bir ‘ritüel’, Deniz Baykal için de geçerli olabilir mi? Mümkün; ancak ‘kaset’ operasyonu buna geçit vermeyecek kadar sert görünüyor. Elbette bir süre sonra ‘kaset’in montaj olduğuna dair ‘yeni’ ve ‘kuvvetli’ deliller ortaya çıkmazsa.

CHP içindeki Kemal Kılıçdaroğlu-Gürsel Tekin hareketi, Baykal’ı dışarıdan ‘ağabey’ ilan ederek önemli bir taktik hamle yaptılar. Devamı nasıl gelir, bunu Akşam’da Atılgan Bayar’dan takip etmenizi öneririm.

***

Bu arada Financial Times’daki yazıda AK Parti’ye, daha doğrusu Başbakan Tayyip Erdoğan’a yönelik eleştiriler de vardı. Bu eleştiriler özellikle reformlar konusunda elindeki fırsatları değerlendiremediği yönündeydi. O dönemin ardından iktidar anayasa paketini Meclis’ten geçirdi ve önemli bir virajı çok az hasarla geçti.

Bakalım alınan bu viraj, ‘yola devam’ konusunda Erdoğan’ın önüne nasıl bir harita çıkaracak.

 

Kaynak: Star