İmam Hatipler küresel model mi oluyor?

Başbakan Erdoğan ve beraberinde bulunan heyet Pakistan'da kahramanlar gibi karşılandı. Erdoğan'a en üst düzey Pakistan şilti ve nişanı takıldı. Pakistan'la kayda değer bir ticari ilişkimiz yok. İlişkilerimiz genel olarak manevi eksende seyrediyor. Bu defa Türk heyetinin bu ülkeye gidişi de biraz siyasi istikrara katkı mahiyeti taşıyor. 9 yıllık Müşerref diktatörlüğünden sonra Genelkurmay Başkanı Eşfak Pervez Kayani'nin bir darbe yapma ve Zerdari-Geylani yönetimi alaşağı etme ihtimalinden korkuluyor. İşte buna bir tedbir olarak Başbakan Erdoğan ve beraberindeki heyet milli birlik hükümeti kurulması ve Zerdari ile Nevaz Şerif arasındaki buzları eritmeyi amaçlıyordu. Bu yönde kısmen de olsa bir mesafe aldıkları söylenebilir. Ziyaretin temel amacının bu olduğu söyleniyor. Yine Türk tarafı yerel Taliban'la mücadelesinde en azından sözel olarak Pakistan yönetimine destek verdi. Ve bunları PKK ile eş tuttu. Bununla da kalmadı Taliban modelini üreten Diyobendi medreselerine karşı imam hatipleri bir model olarak takdim etti. Bunun üzerine Pakistanlı bir heyetin imam hatip okullarını yerinde incelemek için Türkiye'ye geleceği öğrenildi. Ziyaretle alakalı olarak gazetelere yansıyan bilgilere göre, Pakistan yönetimi Türkiye'de kurulan Mustafa Kemal ile AKP kombinasyonunu merak ediyormuş. Bu bağlamda, medreseler için imam hatip okullarını bir panzehir ve stepne olarak görüyorlarmış. Başbakan Erdoğan'la birlikte geziye katılan Atılgan Bayar'ın bu hususu değerlendiren satırları şöyle. "Bu açıdan bakınca, Pakistan Devlet Başkanı'nın İmam-Hatip modelini Türkiye'den almak istemesi ve Tayyip Erdoğan'ın bu konuyu destekleyen yaklaşımı daha da anlam kazanıyor. Pakistan; medreselerde yetişen aşırı dinci militan kuşağa karşı, Türkiye'nin 'imam hatip geleneği'ni bir 'laik model' olarak yerleştirmeyi hedefliyor…"
*
 28 Şubat öncesinde imam hatip modeli aslında manevi olarak çökmüş ve iflasın eşiğine gelmişti. 28 Şubat sürecinden sonra ise resmen bu okullara karşı manevi ve psikolojik bir harp açıldı ve bunun sonucunda ilahiyat fakülteleri ve onları besleyen imam hatiplerin kökleri kurutuldu. İlk defa 2009 yılı itibarıyla yani 28 Şubat sürecinden 12 yıl sonra imam hatipler ve ilahiyat fakültelerinin doluluk oranları 28 Şubat süreci öncesi orana veya rekora yaklaştı. İmam hatipler küllerinden diriliyor. İşte bu noktada imam hatipler yeniden bir rol model haline geldiler. AKP siyasi bir rol model olurken imam hatipler de 'İslami eğitimde' model haline geliyorlar. Medreselerin yerine alternatif olarak görülüyorlar. Bunun nedeni Atılgan Bayar'ın değindiği gibi bu okulların biraz da laik karakterli olmaları. Modern eğitimle ve müfredatla dini ilimlerin birlikte okutulması. Kaynaştırılmasından ziyade birlikte okutulmaları. Tam da Müşerref döneminde ABD'nin Pakistan medreseleri için öngördüğü model gibi. 'Kemalist Müşerref' bile bunu başaramamış ve misyonu haleflerine bırakmış ve devretmiştir. Esasında AKP ile imam hatipler birbirini besleyen ve iç içe ve geçişli olan modeller. Şimdi Arap dünyasında AKP modelinin 'başarısı' tartışılırken bunun nedeni hem İslami hem de laik olmasına bağlanıyor. AKP laik-İslami bir model olduğu için çevresini ve özellikle de Arap ülkelerini korkutmadığı ifade ediliyor. Belki de bu yüzden Batılıları da çok f azla rahatsız etmiyor. Batılıların bu modelden rahatsız olmamaları ve bunu ılımlı İslam olarak takdim etmeleri ve daha ötesinde İslam dünyasına pazarlamak ve tamim etmek istemeleri, askerleri çevrelerin 22 Temmuz (2007) süreciyle ilgili bir andıç hazırlamalarına yol açmış. Yani Pakistan'a takdim edilen imam hatip modeli Türkiye'de bazı askeri erkanın keyfini kaçırmış. Yani biz de darbe nedeni olan şey Pakistan da pekala darbecilere ve haleflerine çare, ilaç ve model gelebiliyor. Galiba Pakistan'la Türkiye'nin farkı da bu noktada ortaya çıkıyor. İslami modelden İslami modele fark olduğu gibi laiklikten laikliğe de fark var.
*
 Birkaç yıl önce AKP'yi Malezya modelini uygulamakla suçlayanlar galiba şimdi hiç beklemedikleri bir durumla karşılaştılar. Faka bastılar. Şimdi hiç kimse Malezya modelinden bahsetmiyor. Aksine bu modelin eksileri konu ediliyor. Sözgelimi, Muna Et Tahavi isimli yazarın makalelerine bakılabilir (Mona Eltahawy
Malaysia's sharia challenge Malaysia's two-track justice system unfairly punishes Muslims, 27 October, The Washington Post ). Esasında Malezya'nın İslam hadari (medeni İslam) veya Müşerref'in enlightened Islam (aydınlanmış İslam) modelleri AKP modeli karşısında yaya kaldı.
  Lakin gerçekten de bu başarı kalıcı mı? Kanaatim beni bağlar lakin bendeniz bu modelin altının boş olduğu kanaatindeyim. Başarı var olmasına var lakin köpük gibi olabilir ve konjonktürel kalabilir. Zira kalıcılığına dair hiçbir ciddi işaret ve emare yok. Lakin bir yönüyle faydasız olduğunu da söylemek mümkün değil. Başbakan Erdoğan Pakistanlı ev sahiplerine kendisini de ortaya koyarak imam hatip modelini anlatırken aynı günlerde Sırbistan'da olan Cumhurbaşkanı  Abdullah Gül'den de Sırbistan Cumhurbaşkanı Tadiç benzeri bir dini hizmet talep ediyordu. Tadiç, dinler arası diyaloğun istikrar için önemini vurgularken, Belgrad yakınlarında Türk-İslam eğitim merkezinin kurulmasını istediklerini, bunun iki ülke arasında koridor olacağını söyledi. Gerçekten de Münevver'in katil zanlısı Cem Garipoğlu'nun vaizlerden dini nasihat ve telkin aldığı gibi demek ki Sırpların da bu tarz hizmetlere ihtiyacı var!