'İlerleme' ne kadar geride kaldı

Modern dönem, üzerinde yürüdüğü raylı sistemi andıran geri dönüşsüz serüvenden, şüpheye kapılır tavırlar göstermeye başladı. Teknolojiyi hizmetkâr addedip yürüyen süreçte kendinin teknolojinin esiri olduğunu anlaması acısını azaltmayacak. Başka bir ifadeyle “gelişmemiş” dönemini arzulasa da insanın oraya dönmesi/ulaşması muhal.

İlerleme ne kadar geride kaldı!

Dönem, sınırlandırmaların, güvensizlik fısıldayan elektronik sinyallerin, kurgulanmış birey ile üretilen robot maharetlerini yakınlaştırdıkça, trajedisini hissedilir hale getirdi.

Modern çağın kurguladığı bireyin eğitimi bu ahvalde büyük önem arzediyor. Sistemi arızaya sürüklememek adına dayatılan eğitim anlayışları, modernleşme safhasını tamamlamamış ülkeler tarafından kapışılıyor. İslam ülkeleri bu yarışta daha iştahlı adımları atıyor, indirgemeci yöntemlerle kültürel karşılıklar bulunduğu vehimiyle taşımacılık yapılıyor.

Eğitim hedefleri, yöntemleri, bu nedenle, yeni bir insan tipi gelmiş gibi aniden köklü değişimlere tabii tutuluyor.

Eğitim adına ele alıp okunacak kitapların ara başlıklarına varıncaya kadar benzerlik göstermesi yaşanan kısırlığın ifadesi. Mevcut eğitim sistemi ve değişim dinamikleri rakamlar üzerinden, insanı bilgisayara indirgeyen formatlama tutkusuyla ele alıyor. Daha endişe verici olan, farklı yol ve yöntem arayışları acilen olabilirlik sınırının  dışına taşınıyor.

“Müslüman ebeveynler için, eğitimde en başat unsur nedir?” diye yapılacak bir anketten çıkacak sonuç daha baştan belli. Elektronik cihazlarla “ileri” teknolojiye sahip sistem arzu edilir. Fatih’i elektronik tablete, Nene Hatunu, potaya top atan şortlu basketçiye indirgeyen zihniyet uzaklardan avdet etmedi. Daha dün aynı çay sohbetlerinde rüya tasvirleri yaptığımız insanlardan söz ediyoruz. Bütün olup bitene, her şey yerindeymiş gibi, seyirci olan bizlerin durumu izahtan vareste görünüyor.

Mümin bir veli için eğitimde talep edilmesi gereken seçenek, talebenin/ velinin öğretmenini seçme serbestliği olmalıdır. Yapılan seçim, başarıdan daha değerli  olan ilke adına olmalı. Öğretmende aranacak ilk şart, Hakikat’e teslim olması olmalıdır.

Hangi dalda olursa olsun, üniversiteye kadar geçen eğitim süresinde tevhidi kavramamış her öğretici cahiliye tanımlaması içindedir. Velev ki bu öğretmen, seküler anlayışta, baş tacı edilecek başarıların sahibi olsun... Cahiliyenin okuma yazma ile ilgisi olmadığını vurgulamaya gerek yok.

Öğrencinin/velinin öğretmenini seçme hakkı, imkansız bir durum değil. Herşeyin modüler hale geldiği böylesi bir zamanda  farklı enerjilerin, değişik tasavvurların toplumlar için zenginlik olabileceği gerçeği ihtiyaç olarak ortaya çıkmışken… İslam kültüründe uygunla gelen ve başarılı sonuçlar veren yöntemlerin devreye alabilmek için dünyanın geriye doğru yürümesi gerek.

“İlerleme” çok geride kaldı.

İyi şeyler düşünmek, güzel sözler söylemek, hayırlı ameller yapmak için yükselmek gereklidir.

Yükselince yönler ortadan kalkar.

Hakikat her gün daha parlak haliyle kucaklar insanı.

Kalbi yerinde, kendi sırat-ı mustakimde olanı.