22 eylül 1969 yılında kurulan 57 üyeli İslam Konferansı Örgütü Suriye de yaşanmakta olan olaylara barışçı bir çözüm önerebilmek amacı ile acil olarak toplanmalıdır. 2005 yılından bu yana Genel Sekreterliğini Türkiye’nin yaptığı örgüt, genel de Arap ülkelerinde ocak ayından beri devem eden isyanları değerlendirmelidir. Suriye de 18 mart tan bu yana Deraa, Lazkiye, Şam, Kamışlı, Banyas, Halep, Hama, Humus’ta meydana gelen halk isyanlarının ölümler, yaralanmalar ve tutuklular ile birlikte tehlikeli bir sürece girmesi, Suriye için özel bir komisyon oluşturulmasını kaçınılmaz kılmaktadır.
Geçtiğimiz Çarşamba günü Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esad’ın konuşmasına kilitlenen tüm dünya adeta hayal kırıklığına uğradı. Arap dünyası ve Türkiye’de canlı olarak izlenen meclis konuşmasında ülkenin tansiyonunu düşürecek bir konuşmadan ziyade, Kaddafi, Mübarek ve Zeynel Abidin üslubunu tercih etmesi Suriye için iyimser beklentilerin tümünü boşa çıkardı. 11 yıllık iktidar sürecinde ikinci kez Suriye halkına “reform yapmamak ülke için bir yıkımdır” gerçeğini ifade ederek, konuşmasına başlarken ülkede meydana gelen ölümler, yaralanmalar ve tutuklanmalar ile ilgili ise tüm bu yaşananların komplo olduğunu, İsrail in ve dış güçlerin parmağından dem vurması şaşkınlık yarattı.
Reform, olağanüstü hal, yeni anayasa beklentileri gibi 48 yıldır Suriye’nin önemli sorunları ile ilgili en ufak bir müjde vermedi. Göstericileri suçlayan, mezhep savaşı çıkartmaya yönelik komplocu yaklaşımı ve tehdit imalarına bakıldığında Suriye’yi sıkıntılı günlerin beklediğini söylemek gerek. Artık Beşşar’ın reformları uygulama gücünün olmadığını kabullenmek gerekiyor. Suriye gerçeğini iyi tahlil edememe gibi sorunumuz var. Hüsnü Mahalli gibi derin keskin baasçı gazeteciler vasıtası ile Suriye’yi tanımak Türkiye medyası için çok büyük bir şanssızlık olmuştur.
Yıllardır Beşşar’ın aslında iyi yürekli ve modern değişimci bir akıla sahip olduğunu, en büyük şanssızlığının ise babası zamanından kalma statükocu basçılara karşı bir şey yapacak gücünün yoksunluğundan dem vuruldu. Şam meclis konuşmasında Esad, ezberimizi bozdu. Benim için iftira atıyorlar aslında, benim çevrem sürekli bana reform yapmam gerektiği baskısını yapıyor derken, neden 10 yıldır reform yapamadığını açıklayamadı.
Suriye ve Beşşar hakkında ne kadar eksik ve sınırlı bilgilere sahip olduğumuzu kabul etmemiz lazım. Tüm İslam dünyası kendisinden reform beklerken o gerekirse direnişe karşı koymaya hazır olduğundan bahsediyor. %10 Nusayri azınlığın ülkenin tüm siyasi güvenlik ordu ve ekonomik kurumlarını 48 yıldır seçimsiz yönetmesinden bahsetmiyor.
Güvenli bir Suriye’yi yeniden inşa etme özlemi iyi niyeti içinde olan, halkını fitneci komplocu olarak değerlendirmesi tedirginlik yaratmaktadır. Suriye halkı vaat değil 48 yıldır reform bekliyor. Bu halk yorulmuştur. Bu halkın Suriye toprakları altında en az 20 000 toplu mezarları var, milyonlarca siyasi sürgünü var, hapislerde sorgusuz sualsiz bekleyeni var, yoksulluğu ve yolsuzluğu var, dağ gibi sorunları var. Buna karşın 48 yıldır ABD Ve İsrail e karşı sözel diplomatik savaşını Araplara karşı siyasi malzeme olarak kullanmaktadır. 1974, 1982 Lübnan topraklarında Filistin hâkimiyetini kırmak için giriştiği savaşta 26 bin Filistinli Müslüman’ın Suriye baaçı tarafından şehit edildiğini ve FKÖ nü önce Şam sonra Lübnan topraklarından nasıl sürgün ettiğini de unutmamak lazım.
Muhalefete verdiği reform sözlerini sürekli ertelemesine şahit oluyoruz. Suriye halkı hürriyet, adalet, yolsuzluk ve yoksulluk ile 48 yıllık mücadelesi karşısında bu gün de katliama uğramaktadır. Suriye de 18 Mart tan bu yana yabancı tüm basın görevlileri sınır dışı edildi. Beşşar uydu kanallarını, El Cezire ve sosyal paylaşım sitelerini suçlayarak kapılarını medyaya kapattı. Suriye Baası’nın şahin ve güvercin kanadı yok. Baas yönetiminin Mısır, Tunus ve Libya diktatörleri gibi iktidarı paylaşma niyeti olmadığını görmek gerekiyor. İKÖ nün özel bir oturum ile oluşturacağı bir komisyon ile Suriye’nin dünya basınına kapatılması Müslümanlar’ın başta Deraa ve diğer kentlerde katliama maruz kalmalarına seyirci olmamaları gerekiyor.
İKÖ Suriye için acil toplanmalıdır. Suriye’nin halkına karşı verdiği reform sözlerinin takipçisi olmalıdır. İKÖ nün ana kuruluş gayesi Müslüman toplumların siyasi ekonomik ve sosyal problemlerine çözüm üretmektir. Örgütün Arap dünyasında bu gün yaşanmakta olan sorunlar ile ilgili söyleyecek muhakkak sözü olmalıdır. Hakemlik yapma inisiyatifi ve cesaretini göstermelidir. NATO ve BM’nin İslam dünyasındaki olaylara öncelikli tavır sergilemesi İslam dünyası için ayrı bir trajedik durumdur. İKÖ Suriye de aktif bir tutum ve pozisyon almak zorundadır, Suriye de gelişecek olan olaylar İslam dünyası için gerçek bir turnusol kâğıdı vazifesini görecektir.