İklim değişikliği neden önemli?

2006 yılında Ron Suskind, 11 Eylül'ün ardından ABD'nin teröristlerle giriştiği savaşı anlatan "Yüzde Bir Doktrini" isimli kitap yayımladı. Başlık, Pakistanlı bir bilim insanının, El Kaide'ye, nükleer silah yapımına yönelik bilgi verdiği iddiasına yönelik olarak şu sözleri sarf ettiği iddia edilen dönemin Başkan Yardımcısı Dick Cheney'nin bir değerlendirmesinden alınmış: "Eğer Pakistanlı bilim insanlarının El Kaide'nin nükleer silah yapmasına yardımcı olduğuna dair % 1 ihtimal varsa, buna kesinmiş gibi tepki vermek zorundayız." Cheney, ABD'nin yeni tür bir tehditle, "ihtimali düşük ama etkisi yüksek olaylar"la karşı karşıya olduğunu iddia ediyordu. 
 
Suskind'in kitabının piyasaya çıkmasından az bir zaman sonra Chicago Üniversitesi'nden Cass Sunstein, Cheney'nin, çevrecilerin de kullandığı "önlem prensibi"ni savunduğuna dikkati çekti. Bir başka başkan yardımcısı Al Gore'un da, iklim değişikliği konusunda önlem prensibini savunduğunu söyleyebiliriz (tabii ki Gore'a göre felaket ihtimali % 1'in bayağı üstünde).

Cheney, bu benzetmeyi tabii ki kabul etmez. Aslına bakarsanız nükleer silahlar konusunda Cheney'nin Yüzde Bir Doktrini'ni savunanların hepsi de, ihtimalin % 1'den çok daha fazla olduğu küresel ısınma felaketinden endişe etmememizi söylüyor. Cheney'nin insiyakının iklim meselesine ve "iklimgate" tartışmasına cuk oturan bir çerçeve olması nedeniyle bu bayağı talihsiz bir durum.

İklimgate, dünyanın en önemli iklimbilim merkezlerinden olan Doğu Anglia Üniversitesi'nin İklim Araştırma Birimi'nin bilgisayarlarındaki verileri hack'leyen kimliği belirsiz bir kişinin bunları internette yayınlamasıyla başladı. Bazı önde gelen iklimbilimcilerin, küresel ısınmayı olduğundan daha fazla göstermeye ve karşıt araştırmaları dışlamaya yönelik verileri birkaç saniye içinde internette yayıldı.

Açıkçası, önde gelen bir iklimbilim uzmanının ısı düşmesine dair ihtimalleri bir "hileyle sakladığını" ya da karşıt araştırmaların seslerini duyurmalarını engellediğini okumak beni bir hayli hayal kırıklığına uğrattı. İklim inkar camiasının yıllardır bilim adına türlü türlü ıvır zıvırı yayımladığı ve dünyanın bu sebeple telaşa kapılmadığı doğru. Ancak bu, ciddi iklimbilimcilerin en yüksek bilimsel standartlarına her zaman sadık kalmamalarını haklı göstermez.

Bunları söyledikten sonra hakikatlere dönelim: Gezegenimizin Sanayi Devrimi'nden bu yana, zaman zaman küçük soğumaların yaşandığı normal değişim modellerinin dışına çıkarak ısınma eğilimine girdiği birçok bağımsız araştırma kuruluşu tarafından belgelenmiş durumda.

İşte en yakın tarihli çalışmalardan birinden bir alıntı: "Son yıllarda küresel sıcaklıklarda, soğuma iddialarına sebep olan değişiklikler meydana gelmiş olsa da, Dünya İklim Örgütü'nün salı günü yayımladığı yeni analizde küresel ısınmanın bittiğine dair bir eğilim gözükmüyor. 21. yüzyılın ilk on yılının kaydedilmiş en sıcak on yıl olma ihtimali çok yüksek."

Bu karmaşık değil. Gezegenimizin, yerküreyi makul bir ısıda tutan sera gazlarıyla sarılı olduğunu biliyoruz. Otomobiller, binalar, tarım, ormanlar ve sanayiden daha fazla karbondioksit ve diğer sera gazları dışarı verildikçe daha fazla ısı oluşuyor.

Ancak iklim sisteminin son derece karmaşık olmasından dolayı; ne insan eliyle yaratılan bu ısınmanın başka hangi faktörlerle telafi edilebileceğini ne de ısının hangi hızla yükselerek denizlerin yükselmesine sebep olacağını bilebiliyoruz. Bu, bir ihtimaller oyunu. Daha önce bu noktada hiç bulunmadık. Yalnızca iki şey biliyoruz: Birincisi, atmosfere attığımız karbondioksitin orada uzun yıllar kaldığı yani geri dönüşümünün olmadığı; ikincisi de karbondioksitteki artışın "katastrofik" bir ısınmaya sebep olabileceği.

Yüzde birlik bir ihtimale bile sahip olsa geri dönülemez ve felakete yol açabilecek bir sorunla karşılaştığımda, güvenliği tercih ederim. İklim değişikliğini ciddiye almak bundan ibaret.

Eğer temiz enerjiye dayalı bir ekonomi inşa edersek de iklim değişikliği palavra çıkarsa sonuç ne olur? Geçiş sürecinde enerji fiyatı yükselir. Ancak zamanla pille çalışan elektrikli arabalar kullanmaya ve evlerimiz ve fabrikalarımızda gittikçe daha fazla rüzgâr, güneş, nükleer ve ikinci kuşak biyoyakıtları kullanır hale geliriz. Petrol diktatörlerine daha az bağımlı hale geliriz, ticaret açığımız açısından faydalı olur, dolar güçlenir ve soluduğumuz hava temiz hale gelir. Kısacası daha güçlü, yenilikçi ve enerji açısından daha bağımsız hale geliriz.

Ancak hazırlık yapmazsak ve iklim değişikliği gerçek çıkarsa, bu gezegende hayat cehenneme döner. İşte bu yüzden iklim konusuna Cheney'nin yüzde 1'ini uyguluyorum.
Thomas L. Frıedman New York Tımes 

Kaynak: Zaman