Zeynel Abidin Bin Ali iktidarına son veren Tunus devriminin beşinci yıldönümünde, Tunus'ta fırtınalar kopuyor. Ülkede son günlerde yaşanan gelişmeler, 2010 yılında kendini yakarak Arap baharı devrimlerini ateşleyen üniversite öğrencisi Muhammed Buazizi olayına benzetiliyor. Bu kez isyanın fitilini ateşleyen olay, Rıza Yahyavi adlı 28 yaşındaki işsiz gencin protestolar sırasında hayatını kaybetmesi oldu. Ülke geneline yayılan gösterilerin başlangıç noktası olan Kasrin şehrinde valilik binası önündeki protesto gösterisi sırasında tırmandığı elektrik direğinden düşen Yahyavi'nin hayatını kaybetmesi, ülkeyi karıştırdı. 16 ocak cumartesi günü yaşanan olay gösterilerin birçok şehre sıçramasına sebep oldu.
Tunus'ta yaşanan Yasemin devriminden bu yana geçen 5 yıl boyunca, uluslararası ve bölgesel güçler ile onların aracı olan tekfirci İslamcıların pusu da beklediği su götürmez bir gerçek. Ne var ki Tunus halkı ve yaşayan siyasi gücü, Tunus'u ve demokratik siyasi düzeni fitne ve bölünmenin pençelerinden kurtarmayı başardı. Tunuslu liderlerin kararlılığı ve bazı itirafları ülkelerini kurtarmak için öncü rol oynamalarını sağladı. Hatta Tunus'ta barış ve demokrasi için mücadele eden Tunus Ulusal Diyalog Dörtlüsü'ne 2015 yılında Nobel barış ödülü verildi.
Ancak ülkede yaşanan protestoları okuduğumuzda, dış unsurları azımsamak ve iç unsurlara el koyma zorunluluğunun dikte edilmesi, akıl ve mantık tarafından kabul edilmez bir gerçek. Ülkede yaşanan gelişmelerin bazı sebeplerini sıralarsak bunlardan birincisi; Tunus'un en önemli milli gelir kaynaklarından biri olan turizmi baltalamak için, turistik bölgelerde terör olaylarını tırmandırmak oldu. İkincisi; ülkenin keskin bir ekonomik krizin içinde olması. Programları sekteye uğrayan hükümet, halkın taleplerine de cevap veremez oldu. Özellikle işsizlik sorunu son zamanlarda iki katına çıktı. Üçüncüsü; koalisyon hükümeti olan Nida Tunus partisinde yaşanan çelişkili gelişmeler oldu. Partiden istifa eden 22 milletvekilinin çoğunluğu, İslami En-Nahda partisinde bir araya gelmişti. Dördüncü sebep; koalisyon hükümetinin ortağı Nida Tunus Partisi'nin başına, Cumhurbaşkanı El-Baci Kaid es-Sibsi'nin oğlu Hafız Kaid es-Sibsi'nin getirilmesi ülkede muhalefeti ve bazı çelişkileri derinleştirdi. Olay parlamento içinde de oldukça sert tepkiler alarak, veraset sistemini reddeden bazı vekillerin istifa etmesiyle sonuçlandı. Beşincisi; En-Nahda liderliğindeki bir İslami partinin geri dönüşü korkusuydu.
Bu ve diğer unsurlar, Tunus'ta yaşanan protestolar için uygun iklim sağlanmasında pay sahibi oldu. Ardından pusuda bekleyen güçlerin rolü devreye girdi. Devrim zihniyeti ve demokratik sistemin provoke edilmesi, gösterilerin fitilini ateşledi. Ülke'nin birçok önemli şehrinin kapıları, çarşı pazar ve turizm yerlerini gasp etmek isteyen hırsız, haydut ve katillere açıldı. Hükümet ülke içinde dolaşmayı yasaklamak zorunda kaldı ve yüzlerce kişi ülke düşmanlığı ve devrimci olmak suçuyla tutuklandı.
Kuşkusuz, Tunus başbakanı el-Habib es-Sayd hükümeti, ülkedeki işsizlik ve güvenlik görevlilerine karşı büyük sorumluluk üstlendi ve Yasemin devriminin çocuklarının talepleri ve hedefleri doğrultusunda ülkede yaşam standartlarını yükseltti. Kasrin şehrinde ilk yetkiyi kaldırdı, ancak bu protestoları durdurmaya yetmedi. Ülkede yayılan fitne ve tekfirci güçleri savuşturmak için yeni vizyon programları geliştirmek zorunda kaldı. Ulusal güçlerin ve demokrasinin tümüyle yer aldığı çalışmaya ilaveten Nida Tunus koalisyonun iç sorunlarını çözdü. Meclis grubundan ayrılan vekillerin iadesi işin çalıştı.
Tunus'un önünde iki seçenek var, ya tüm vatandaşlar birbirleri ile yardımlaşır. Ulusalcı, milliyetçi ve demokratik görüşlere sahip birçok kesim Tunus cumhuriyetini, ülke birliğini ve demokratik gelişimini desteklemek için birleşir. Sokak isyanlarına kulak veren hükümet ulusal görevini yerine getirerek Tunus'un felaketine gözünü dikenlerin yolunu keser. Ya da, kanun kapılarını ülkenin hayrını istemeyen zorba tekfircilere bırakır.
Kaynak: Al Watan Voice
Dünya Bülteni için çeviri: Merve Soydaş Gök