İhvan'ın Mısır'daki düşüşü ve Hamas'ın seçimi

Mısır'da son zamanlarda yaşanan gelişmeleri tartışmak üzere Gazze'de bir araya gelenlerin arasında olan İsmail Haniye'nin yerine kendinizi bir koyun.  Haniye, İhvan'ın Mısır'da iktidardan düşüşüne dair doktriner sorular sorabilir. Ancak bundan sonrası için sorulacak sorulan daha özneli ve itinalı olması gerekecek. Örneğin: Yapılan hatalar neydi ve nasıl sonuçlar doğurdu? Hatta bundan da önemlisi, bu hikâyeden çıkarılacak en önemli ders ne olacak?

Mısırda Mursi'nin başarısızlığı, kendisini "İhvan'ın Gazze'deki kolu" olarak tanıtan Hamas için çok büyük önem taşıdığı bir gerçek. Her durumda, Mısırda İhvan'ın iktidar dizginlerini ele geçirmesi Gazze'de de muazzam bir sevinç yaratmıştı. İhvan'ın daha fazla nüfuz kazanacağı beklentileri arasında, Hamas'ın önemli isimlerinden Musa Ebu Merzuk da bu yılın başlarında Kahire'ye taşınmıştı.  Aynı sırada İslamcılar da bölgenin en büyük Arap devletine hakim olan kardeş partilerinin içinde bulunduğu periyoda romantik bir bağla bağlanmışlardı. Bu periyodun kaçınılmaz bir şekilde tarihe damgasını vuracağı kesin. Ancak herhangi bir değerlendirmeye başlarken Hamas'ın bu romantizmin içinde çok da yeri olmadığı gerçeğine değinmek gerekmekte.

Hiç şüphesiz Hamas, karşı karşıya geldiği sorunların tümünü uluslararası komplolar başlığıyla yabancı güçlere atmayı seviyor. Oysa aynı esnada Mısırlılar da Amerika'yı zıt tutum sergilemesi gerekirken İhvan'a "fazla" destek sağlamakla suçladılar. ABD, Mısır'a askeri desteğini artırmış ve İhvan hükümetini -dikta rejiminin sınırlarını aşıncaya kadar- tenkit etmekten kaçınmıştı. Buna ek olarak Amerika, İhvan üzerinde hiçbir uluslararası yaptırım da uygulamadı. Bu yüzden de Washington'a şu an yapılan ithamlar fazla bir ciddiyet arz etmiyor.

Ülke idaresindeki standart ölçüler ne olursa olsun, İhvan iktidarının Mısır'da hızlı bir ekonomik gerilemeye neden olduğu ortada. Hüsnü Mübarek'in devrilmesinden hemen önce 36 milyar dolar olan Mısır rezervi, yaklaşık 16 milyar dolara düştü. Turizm ve yabancı yatırım durdu. Benzin istasyonlarında benzin almak için bekleyen insanlardan uzun kuyruklar oluştu, elektrik kesintileri ise inanılmaz seviyelere ulaştı. Mısırlıların 80 yıl bekledikten sonra İhvan eliyle karşılaştıkları bu korkunç ekonomik durum, iktidar için yeteri kadar ehil olmayan bu harekete bakış konusundaki soruları da artırır oldu.

Diğer taraftan, İhvan ideolojisi ve partizan yapısı ulusal çıkarların da önüne geçti. Ama konu İsrail olunca durum değişiyordu tabi. Eski başkan Muhammed Mursi İsrailliler ile görüşmeyi veya danışmanlarının bu görüşmeyi yapmalarını reddederken eksik yaklaşımlar sergiliyordu. Ama tüm bunlara rağmen Mursi, İsrail ile 1979 da yapılan barış anlaşmasına bir son vermedi veya bunu yeniden gözden geçirmek için halkoylamasına başvurma gerek duymadı. İhvan belki de gelecekte konuyu bütünüyle kendi planları doğrultusunda çözeceğini hayal ediyordu ama bunu gerçekleştiremedi

Hamas tarafından bakıldığı zaman ise, İhvan hiçbir zaman Hamas için siyasi bir sığınak olmadı. Musa Ebu Merzuk, Mısır'ın Hamas'a Kahire'de ofis açması için izin vermediğini açıkça söyledi. Bunun yanı sıra, geçtiğimiz kasım ayında İsrail ve Hamas arasında savaş yeniden patlak verdiğinde Mısır Hamas'ın tarafında olduğunu ilan etmedi. Bunun yerine Kahire, İsrail ile işbirliği yapmak ve savaşa son vermek için istihbarat kanallarına başvurdu. Bundan birkaç ay önce ise İsmail Haniye, İhvan iktidarda olduğu müddetçe İsrail'in Gazze'ye saldırmaya cesaret edemeyeceğini söylemişti. 2012 Temmuzunda Gazze'deki camilerden birinde verdiği hitapta Haniye " Mısıra ve Mursi'nin yürüttüğü devrime güveniyoruz ve Gazze'de yeni bir savaşa olanak vermeyeceğini biliyoruz. Ne Mursi ne de Mısır, Gazze'yi kuşatacak hiçbir düşmanlığa ortak olmayacak" demişti. Ancak beklenen olmadı. Kasımdaki savaş sonrasında Mısır Hamas'a silah transferini reddetti ve Gazze ile Sina'yı birbirine bağlayan tünelleri kapattı. Şu an ise Mısır ordusunun bu tünelleri kapamak için daha fazla çaba sarf ettiğine dair raporlar var. Çünkü orduda Hamas'ın İhvan'a silah göndereceği korkusu var ve bu tüneller tek taraflı çalışmıyor.

İhvan iktidarı – Mısırlı yetkililerin öncelikleri arasına almasına rağmen- Hamas ve El Fetih arasında arabuluculuk yapma konusunda da büyük bir başarısızlık örneği gösterdi. Hamas'ın üst düzey yetkililerinden bir heyet Kahire'ye bir ziyaret düzenlediğinde protestocular elerinde "teröristler" yazan pankartlarla gösteriler düzenlemiş ve heyetin ülke dışına çıkarılmasını istemişlerdi. Ama Suriye'de Sünnilere karşı yapılan katliamlar ve dökülen kan Hamas'ın Şam'a bir daha dönemeyeceğinin de en büyük kanıtı.

Eğer bunlar yeterli değilse Mısır ordusunun müdahalesinden hemen sonra Mısır halkının gözünde Hamas'ın yalnızlaştığına dair işaretler var.  Mısır'daki bazı yayınlarda Mursi ve Hamas'ın Sina'daki Mısır askerlerinin ölümünü birlikte planladıklarına dair doğru olmayan haberler yayınlandı. Bunların hiç biri doğru değildi ama bu Hamas'ın popülerliğinin yitirdiğinin bir görünümü olmuştu. Bunun yanı sıra Mısır ordusunun Gazze tünellerini sadece suyla doldurduğu değil aynı zamanda tünelleri patlattığına dair söylentiler de yayılmaya başlamıştı.

Son olarak, ABD dışişleri bakanı John Kerry'nin İsrail ve Mahmud Abbas liderliğindeki Filistin idaresi arasındaki müzakerelerin kaldığı yerden devam etmesi için bir temelin olduğunu söylerkenki zamanlaması kesinlikle tesadüf olamaz. Her ne kadar görüşmeler çok mütevazi seviyede kalsa bile Haniye'nin tüm itirazlarına rağmen bu hafta görüşmeler gerçekleşti. Ve doğal olarak da, Hamas görüşmeleri sabote etmek için yeniden terörist operasyonlarda yer almaya başladı. Ancak, bu yapılanlar Hamas'ın çıkarlarına gerçekten hizmet eder mi yoksa giderek siyasi arenada yalnızlığını mı artırır bilinmez. Aynı şekilde Hamas sadece kendisini finansal destek sağlayan ve geçiş döneminde kendisini lider düzeyinde gören Katar'a mı dayanmak istiyor? Bunun da cevabı net değil. Hamas ve diğer herkes için bilinen uluslararası gereksinimlerden de uzak, müzakere masasında Filistinli ve İsrailli yetkililerin görüşmesini başlatan Arap barış girişimlerini kabul etse bile bu durum sudun ve kendisinin bakış açılarını birbirine yaklaştıracak.

Bu yaşananların hepsine topluca bir bakıldığında – barış görüşmelerine önyargısız yaklaşmak, Mısır'ın Hamas güdümlü silahlanmaya itiraz etmesi, Filistinliler arasındaki uzlaşmazlık, Hamas'ın Mısır'da izole edilmesi ve bunun giderek derinleşmesi, Mahmud Abbas'ın Hamas'ın itirazlarına rağmen müzakere masasına oturmayı kabul etmesi- Hamas'ın ve İsmail Haniye'nin hareketin ideolojisini, stratejisini, barış görüşmelerine yaklaşımın ve Mısır ile ilişkilerini yeniden gözden geçirmesi gerektiğini ortaya koyuyor. Yani Hamas'ın önüne ve arkasına aynı anda bakması ve geçen yılın artılarını çok abartmaması gerekiyor. Artık Hamas ve İhvan arasında İsrail'e tehlikeli bir darbe - ölümcül darbeden söz etmiyorum- vurmaya gücü yetecek bir lider yok. Hamas'ın öğrenmesi gereken bir şey var: Sürekli redçi ideolojisi hareketin kendisin üzerinde büyük bir yük oluşturuyor. Hatta Kahire'de kendisine dost olan bir otorite olsa bile.. Hamas sadece organizasyonel yapısını değil aynı zamanda siyasi vizyonunu da gözden geçirmek zorunda. Bu durum hareket açısından sancılı olabilir ancak kendisini hesaba çekmesi politikalarının öneminden bir şey kaybettirmez.

Kaynak: Washington Institute
Dünya Bülteni için çeviren: Tuba Yıldız