İhvan nereye?

 

 

Müslüman Kardeşler'in ılımlı kanadını temsil eden İsam Aryan, Al Misruyyun gazetesinde yazmış olduğu bir makalede teessüfle İslami kesimler arasındaki ayrılıklara temas eder. Yazısının başlığı ise 'İran nereye?' şeklindedir. Aslında, bu başlığı Mısır'a ve İhvan örneğine taşıyarak yeniden üretmek ve 'İhvan nereye?' demek ve sormak da mümkün. Çünkü yaşanılanlar üç aşağı beş yukarı aynı. Bu hususta, İran'da rejimin ılımlı ve muhafazakar kanatlar şeklinde bölündüğünü ve ayrıştığını hatırlatır. Keza Sudan'da Hasan Turabi ile Ömer Hasan el Beşir arasındaki ayrılık da böyle olmuştur ve bunlara 'ihvetü'l furaka/a'da' düşman kardeşler denmektedir. 

İsam Aryan Taliban öncesinde de Mücahit hiziplerin kendi içlerinde  bölündüğünü ve hatta çatıştığını hatırlattıktan sonra İran'da yaşanılanlardan ibret alınmasını tavsiye eder ve bu ihtilafların üstesinden gelinmesi için nasıl bir yol izlenmesi gerektiği hususunda imali fikirde bulunur.

Müslüman Kardeşler, Şura Meclisi ve İrşad Bürosu seçimlerini bitirdikten sonra önümüzdeki günlerde yeni ve sekizinci mürşitlerini seçmeye hazırlanıyorlar. Lakin yaşananlardan sonra adaylardan ister sert karakterli Reşad Beyumi isterse güvercin tabir edilen Muhammed Bedi seçilsin; tartışmalar dinmeyecektir zira yeni mürşit seçimine takaddüm eden olaylar ve hadiseler içeride bir çatlak oluşturmuştur. Daha doğrusu iç çatlağı ortaya sermiştir.  Lakin seçilen ismin icraatları ve kişiliği bu çatlağın küçülmesine aksi halde de büyümesine neden olabilecektir. Sekizinci mürşidin seçimi Hasan el Benna'nın yerine seçilecek isim kadar kritik bir durumdadır. Hasan el Benna'nın halefinin seçimi de bir kırılma sonucu olmuş ve  Aşmavi yerine itidali temsil eden Hasan Hudeybi ikinci mürşit olarak bu makama uzlaşma sonucu getirilmiştir. 

İlk defa, belki de ikinci defa Müslüman Kardeşler yol ayrımına gelmiş bulunuyor. Halifenin bile süresinin tahdit edilebileceği görüşünde olan İhvan liderleri bundan önce ömür boyu mürşit olarak hüküm sürüyorlardı. Bu görevlerinden ancak onları ölüm ayırıyordu. İlk defa Muhammed Mehdi Akif ikinci dönem adaylığını koymayacağını ve görevinden ayrılacağını önceden ilan etti. Bu ise saflaşmanın ve kargaşanın nedeni oldu. İsam Aryan'ın İrşad Bürosuna seçilmesi noktasında Mürşit Akif'in görüşüyle 16 kişiden oluşan İrşad Bürosu üyelerinin görüşlerinin çatışması Akif'i istifaya sürüklemiştir

*

Krizi başlatan nokta işte burası olmuştur. Bunun üzerine yardımcısı Muhammed Habib ara dönemde mürşidin görevlerini üstlenmiş ve yetkilerini devraldığını söylemiştir. İşte bu noktada cemaat içi bir  darbe yaşanmıştır. Darbenin mimarı ise cemaat içinde muhafazakar ve sertlik yanlısı kanadı temsil ettiği ileri sürülen Mahmut İzzet'tir. Mahmut İzzet cemaat içinde Mustafa Meşhur'un çizgini temsil etmektedir ve Abdussettar Milici'ye göre, bu çizgi İhvan'ın silahlı kanadının devamı niteliğindedir ve gizliden gizliye cemaatı yöneten ve ona tahakküm eden kliktir. Esasen Muhammed Mehdi Akif ılımlı kanat ile muhafazakar kanat arasında uzlaşma zeminini temsil  ediyordu. Bununla birlikte daha önce vefat eden İrşad Bürosu üyesi Muhammed Hilal'in yerine İsam Aryan'ı atamak isteyince büro içindeki muhafazakar kanadın itirazıyla karşılaşır. İtirazı aşamadığı için de görevinden çekildiğini ilan eder. Bunun üzerine yardımcısı olarak görevlerini Muhammed Habib devralıyor. Bununla birlikte Muhammed Habib de kendisinden habersiz çevrilen dolaplar ve Şura Meclisi ve ardından İrşad Bürosunun seçilmesi üzerine gafil avlanıyor. Seçimler ondan habersiz ayarlanıyor. Genel Sekreter Mahmut İzzet- Mürşit Yardımcısı Habib çekişmesinde ve bilek güreşinde Habib mürşit yardımcılığı makamını kaybettiği gibi aynı zamanda irşad bürosu üyeliğini de kaybeder. Bunun üzerine aynen Muhammed Mehdi Akif'in yaptığı gibi istifa yolunu seçer. Lakin Mahmut İzzet kanadı 'fuzuli şagil' ifadesini çağrıştırırcasına bu istifanın fuzulinin istifası olduğunu zira Muhammed Habib'in istifa edecek bir yetkiye ve makama sahip olmadığını söylerler.

*

İşin tuhaflıklarından birisi şudur: Bütün bunlar İsam Aryan'ın İrşad Bürosuna atanması sebebiyle olur. Lakin Muhammed Mehdi Akif ve Muhammed Habib bu krizden sonra giderken bunun yerine uzlaşma adımı olarak İsam Aryan İrşad Bürosu üyeliğine seçilir. Aryan'ı getirmek isteyenler gider ama Aryan kalır. İhvan'da son olarak yaşananlar bir darbe ve tasfiye hareketidir. Cemaatın bekçisi olarak algılanan ve tanımlanan Mahmut İzzet ve ekibi ıslahçı kanadı tasfiye etmiş ve cemaat üzerindeki güçlerini pekiştirmişlerdir. Dolayısıyla İsam Aryan'ın 'İran'da ne oluyor?' sorusun cevabı aynen Mısır'da ve İhvan arasında yaşanmıştır. Geçiş döneminde cemaatı yöneten ve İrşad Bürosuna başkanlık yapan Muhammed Habib'in gıyabında gerçekleştirilen seçimlerden bile haberi olmamış ve seçimlerde laihaların dikkate alınmadığını ve riayet edilmediği söylemiştir. Kimileri doğrudan tezvirat ve hile olmasa bile seçimlerin kesin bir yönlendirme ve manipülasyonla malul olduğunu doğrulamaktadır. Dolayısıyla tezvirat olmasa bile yönlendirme ihtimali kesinlik kazanmıştır. Kimilerine göre Mısır'da rejime alternatif olarak kurgulanan cemaatın seçim rejimi sureta bile olsa Mısır'daki seçim rejiminin dahi gerisindedir. Dolayısıyla 1952 yılından beri yaşlanan 23 Temmuz rejimine mümasil olarak 1928'den beri sahada hizmet veren İhvan-ı Müslimin de herkesin ittifakıyla bir yaşlanma dönemine girmiş gözüküyor. Dolayısıyla cemaat uzatmaları oynuyor. Geçmişte Sudan'da olduğu gibi günümüzde de Lübnan, Cezayir gibi birçok ülkede de parçalanma durumu yaşıyor. 

Dolayısıyla belki de çözüm yola çıkarkenki ilkelerine sadakat göstermesi ve özüne ve köklerine geri dönmesidir.

İLGİLİ YAZI:

İhvan; yol ayrımında mı, yoksa yolun sonunda mı?