Cumhuriyetçilere göre Amerika Birleşik Devletleri beceriksiz Demokratlar yüzünden bir kez daha kritik bir diğer savaşı kaybetmenin eşiğinde.
Cumhuriyetçilerin çoğu arasındaki yaygın inanışa göre ABD savaşın ilk yıllarında Vietnam'da ciddi bir zorlukla karşı karşıya iken, 1970'lerin başlarında işler rast gitmeye başladı ve zaferin eli kulağındaydı. Kongre'deki ödlek Demokratlar maalesef savaş karşıtı hissiyata boyun eğdiler ve Ford yönetimini Güney Vietnam'a verilen neredeyse tüm desteği kesmeye zorladılar ve Kuzey Vietnamlılar bu yüzden 1975'te savaşı kazandılar. Hikayenin Cumhuriyetçi versiyonuna göre, felâket denilecek bir karardı bu.
Son zamanlarda Vietnam Savaşı'nın Afganistan hakkında bize neler söylediğine dair pek çok söz söylendi. Cumhuriyetçilere göre Amerika Birleşik Devletleri beceriksiz Demokratlar yüzünden bir kez daha kritik bir diğer savaşı kaybetmenin eşiğinde ama bu kez Afganistan'da. ABD son sekiz yıldır savaşı yanlış yönettiyse de ki doğrudur, Washington şimdi General Stanley McChrystal gibi müthiş bir askeri lider buldu diyerek çekişmeye giriyorlar. McChrystal Taliban'ı nasıl mağlub edeceğini, el Kaide'yi Afganistan'dan nasıl uzak tutacağını biliyor. Ancak karşılaştığı en büyük engel Afganistan'da değil de Amerika'da: Amerikan kamuoyu savaş yorgunu ve hem Kongre'yi hem de Temsilciler Meclisini ellerinde bulunduran Demokratlar'ın General McChrystal'in daha fazla fedâkarlık tavsiyesini uygulama şevkleri yok.
Bu anlatı iki nedenden ötürü ikna edici değil. Birincisi, Birleşik Devletler 1970'lerin başlarında zafere yakın değildi zira Güney Vietnam ordusu kendi ayakları üzerinde duramıyordu. Ordu'nun Laos'u işgal ettiği ve Kuzey Vietnam kara kuvvetleri tarafından fena halde haşlandığı 1971 yılında çok açıktı bu.
Güney Vietnam ordusu, Hanoi'nin taarruzlarını uzak tutmak şansına biraz olsun sahip olmak için muazzam bir Amerikan hava desteğini ihtiyaç duyuyordu ki bunun anlamı, sırf beraberliği korumak adına Amerikan ordusunun Vietnam'daki savaşı belirsiz bir zamana kadar sürdürmesi demekti. Velhâsıl, eli kulağında denilecek bir zaferin niteliği değildir bu.
ABD'nin Afganistan'da Taliban'ı kesin olarak yenilgiye uğratacağını düşünmek için çok az neden var zira ülkenin kırsal kesimine karışıp gözden kaybolabilir veya yenildiklerinde, ertesi gün savaşa dönmek üzere, Pakistan'a geçebilirler (tıpkı 2001 yılında Amerika'nın başlangıçtaki zaferinden sonra yaptıkları gibi). Dahası, yoz ve liyâkatsiz Karzai rejiminin ülkeyi bihakkın yönetmek ve Taliban'ı uzak tutmak gibi bir şansı neredeyse hiç yok; işi yapmak üzere Amerikan ordusunun daha nice yıllar orada kalması anlamına gelir bu.
Ancak Vietnam'da başarı elde olsaydı ve ABD yakın gelecekte Afganistan'daki savaşı çarçabuk kazanabilseydi bile, Cumhuriyetçi anlatıda çok daha önemli ikinci bir kusur vardır: Zafer, konu dışıdır.
Güney Vietnam 1975'te çöktüğünde ABD apaçık bir mağlubiyet yaşadı fakat bu durum küresel güç dengesinde Amerika'nın konumunu hiç etkilemedi. Domino teorisinin temelsiz olduğu anlaşıldı; bunun yerine, komünist Vietnam 1978 yılında komünist Kamboçya'yı işgal etti; bir yıl sonra da Hanoi, komünist Çin'le savaştaydı. Daha da önemlisi, Vietnam'daki kaybedişin Amerika'nın Sovyetler Birliğiyle rekabeti üzerinde hiçbir ters etkisi olmadı. Bunun yerine, Saigon'un düşüşünden 14 yıl sonra Soğuk Savaş sona erdi ve ABD gezegendeki en güçlü devlet olarak ortaya çıktı.
Vietnam'ın gerçek trajedisi Amerika'nın kaybetmiş olması değildir, bu savaşa bulaşmış olmasıdır. 1965-1975 arasında Amerikan ordusunda hizmet vermiş bir kişi olarak söylemesi bana acı veriyor fakat savaş karşıtı hareket haklıydı: Kuzey Vietnam'ın güneyi zaptetmesi ve komünist hâkimiyetinde ülkeyi birleştirmesi Amerikan güvenliği açısından önemli değildi. Gereksiz ve budalaca bir savaşta 58.000'den fazla Amerikan askeri ve 2 milyon Vietnamlı öldü.
Benzer bir mantık bugün Afganistan'a uygulanıyor. Cumhuriyetçiler ve General McChrystal, bir Taliban zaferi, el Kaide'nin Afganistan'da yeniden sığınak edinmesini sağlar şeklinde basit bir nedenden dolayı, Afganistan'daki savaşı kazanmanın kesinlikle gerekli olduğunu iddia ediyor ve Usame bin Ladin'in ABD'ye karşı tezgah kurmak için Afganistan'da serbest olduğu geçen sefer neler olduğunu gördük diyorlar: 11 Eylül.
Bu savın başlıca kusuru el Kaide'nin 2001 yılında Afganistan'dan çıkarılmasından beri bitişik komşu Pakistan'da faaliyetlerini yürüttüğü bir sığınağa sahip olmasıdır. Afganistan'da sığınağa ihtiyacı yok. General McChrsytal'e Afganistan stratejisinin formülasyonunda yardımcı olan Amerikan Dış İlişkiler Konseyi üyesi Stephen Biddle, geçenlerde Senato Dış İlişkiler Komitesinde "Pakistan'ın çok önemli bazı bakımlardan Afganistan'dan üstün olduğunu" zira "asgari iletişim ve taşımacılık sistemiyle ilkel ve karayla kuşatılmış Afganistan'a nazaran daha zengindir ve dış dünyayla daha sağlam bağlar tesis etmiştir" dedi
Peki ya Pakistan ordusu Batı Pakistan'daki el Kaide sığınağını yok ederse? Şu an Güney Veziristan'da sürdürdüğü taarruz bu yönde atılmış büyük bir adım değil mi? Maalesef, hayır. Pakistan'ın el Kaide'nin defterini dürümeye niyeti yok çünkü teröristlerin saklandığı bu alanları inzibat altına alacak kapasitesi yok. Güney Veziristan'daki taarruz el Kaide şöyle dursun, Afgan Talibanı'nı bile hedef almıyor. Yani Afganistan'da ne olursa olsun, el Kaide Pakistan'da sığınak sahibi olmayı sürdürücek demektir; bu ise Amerikan ordusunun anlamlı bir zafer elde edemeyeceği anlamına gelir.
Tıpkı Vietnam'da olduğu gibi, Amerika'nın Afganistan'da kazanmasının yahut kaybetmesinin bir önemi yok. Obama yönetiminin Taliban'ın hakkında gelmek için daha fazla kan dökmesinin ve daha fazla para harcamasının anlaşılır bir tarafı da yoktur. ABD mağlubiyeti kabul etmeli ve Afganistan'daki kuvvetlerini derhal çekmelidir.
Başkan Obama elbette ki böyle bir şey yapmayacak. Bunun yerine, Amerika'nın Afganistan'daki azmini artıracak tıpkı Lyndon Johnson'ın 1965'te Vietnam'da yaptığı gibi. İtici güç her iki vakada da iç politikaydı. Johnson Vietnam'daki savaşı tırmandırması gerektiğini hissetmişti çünkü aksi takdirde Cumhuriyetçiler "Vietnam'ı kaybetti" diye onu pataklayacaklardı tıpkı 1940'ların sonlarında Başkan Henry Truman'ı "Çin'i kaybetmekle" suçladıkları gibi.
Obama ve yoldaşı Demokratlar, ABD şu an Afganistan'dan çekip giderse, Cumhuriyetçilerin onları terörizme teslim olmak ve güvenliğimizin kuyusunu kazmakla suçlayacağını tastamam biliyorlar. Ve bu itham on yıllarca kendilerine yöneltilecek, seçim vakti geldiğinde Demokratlara sandık başında zarar verecektir. Böyle bir şeyin gerçekleşmesine izin vermek gibi bir niyetleri yok Demokratların.
ABD uzun bir dönem için Afganistan'da. Vietnam'da olduğu gibi Afganistan'da daha fazla Amerikan askeri ve daha fazla sayıda sivil ölecek. İyi bir neden uğruna da değil.
Kaynak: Foreign Policy
Dünya Bülteni için çeviren: Ertuğrul Aydın