Hukukta yol kazası

Acıları bal, kolayı zor eyleriz...   Son “tahliye” fırtınası da böyle patladı.
Usta hukukçu Turgut Kazan’dan yansıtıyorum.
Türkiye, AİHM (Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi) sözleşmesine imza atmıştır.
AİHM kararlarına göre “tutukluluk” süresi, 1. mahkeme karar kurmasıyla birlikte sona erer.
Karara kadar “tutuklu” olan davalı “mahkûmiyet” statüsüne geçer.
Yargıtay 9. dairesinin “10 yıllık tutukluluk süresi dolmuştur” diye tahliye ettirdiği Hizbullahçılar, mafyacılar, katiller 1. mahkemede hüküm almışlardır.

Bu nedenle dosyaları temyiz için Yargıtay’da olsa bile “mahkûm” statüsündeler.
O halde onlar sadece “haklarında hüküm kurulmuş olmayan tutuklular için geçerli olabilecek 10 yıllık süre sınırı” dışındadırlar.

AİHM kararlarının bu dosyalara etkisi Anayasa’nın 90. maddesindeki düzenlenme kapsamındadır.
Bu maddeyle göre “iç hukukta çelişkiler doğduğunda AİHM dahil taraf olduğumuz dış hukuk kaynakları öncelik alır” diye özetlenebilecek bir gönderme yapılmaktadır.

Yani...
Herkesin “kötü yazılmış ve farklı yorumlara açık” etiketi yapıştırdığı yasa maddesi için işte referans.
Bu referans iyi uygulanırsa ipten kazıktan kurtulmuşların aramızda dolaşmaya başladıkları, dehşet verici katliamlara imza atanların tahliye edildikleri bir “hukuk kazası” daha fazla hasar oluşmadan çözüme ulaşabilir.

YAZININ TAMAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYIN...