Mısır ’ın devrik lideri Hüsnü Mübarek ve devrik İçişleri Bakanı Habib El Adli hakkında müebbet hapis kararı çıktı. Mahkeme, Mübarek’in iki oğlu Ala ile Cemal ve Adli’nin yardımcılarını kendilerine yöneltilen haksız kazanç elde etmek, mali ve siyasi yolsuzluğa karışmak ve göstericilerin öldürülmesi suçlamalarından beraat etmelerine karar verdi.
Hüsnü Mübarek’in modern Mısır tarihinin en kötü yöneticisi olduğu doğru. Aynı zamanda Mısır , Mübarek’in yaptığı gibi, halkı aşağılayan, onlardan biri değilmiş gibi felaketlerine ve acılarına seyirci kalan, ülkeyi türlü ayarlamalarla ve yolsuzlukla yöneten bir başka yönetici daha görmedi. Mübarek, devletin kurumlarının çoğunluğunu tam bir yıkıma uğrattı. Zira onun için önemli olan, ülkede reform yapıp ilerleme kaydetmek değil, koltuğunda kalması ve mümkünse koltuğu oğluna bırakmaktı.
Mübarek, Mısır ’a hiçbir şey sunmadı. 30 yıl boyunca insanların üzerine kâbus gibi çöktü ve onun dönemi, 25 Ocak devrimi karşısında aptalca tutumlar sergilemesi neticesinde son buldu. 25 Ocak’ta ülkede ayaklanmaların patlak vermesinden 28 Ocak’taki ‘öfke cuması’na kadar tek bir söz çıkmadı ağzından ve savunmasız protestocuların öldürülmesine katılmakla yetindi devrik lider.
Yargıç Ahmed Rıfat, kararı açıklamadan önce okuduğu girişte bu arka plana yer verdi. Mısırlıların Mübarek dönemindeki sıkıntısından bahsederek konuştu ve hukuki kararın siyasi şartlar üzerindeki etkisini hafifletme girişimi içinde siyasi bir giriş yaptı.
Siyasilerin ihmalkârlığı
Kararın çoğunluğu hukuki olan birçok yaklaşıma boyun eğdiği kesin biçimde görülüyor. Fakat insanlar, kararın siyasi olmasını talep ettiler. Devlet organları, başsavcı ve beraberindeki bütün muhalif ve devrimci akımlar, Hüsnü Mübarek ’i yolsuzluk yapmaktan suçlu kılacak güçlü hukuki kanıtlar sunmak için çaba göstermediler. Herkes önceki rejimin ve devletteki etkin isimlerin çıkardığı cezalara teslim oldu ve mahkemeye zayıf kanıtlar sunmakla yetindi.
Mübarek ve döneminin isimlerini ele alırken iki yöntem kullanıldı: Birincisi, onay vermediğimiz siyasi veya devrimci yargılama. Mübarek, normal yargıyla hiçbir ilişkisi olmayan devrimci veya siyasi mahkemede yargılandı; mahkemelerde bilinen anlamıyla kanıtlara ve hukuki savunmalara gerek kalmadan siyasi suçlardan hüküm giydi.
İkincisi, görevleri, Doğu Avrupa’daki diktatör isimlere yönelik birçok mahkemede yaşandığı gibi, önceki rejim erkanıyla ilgili sağlam kanıtları toplamak olan, bağımsız soruşturmacıların ve devrimci savcının yer aldığı özel yargı mahkemesi. Doğu Avrupa ülkelerinde siyasi değil, hukuki bir yargılama mevcuttu, ancak buna rağmen önceki rejimin birçok ismine karşı ağır cezalar çıkarıldı.
Bizim sorunumuz, hukuki yargılama yolunu seçmiş olmamız. Bu, doğru bir tercih, ancak Mübarek’i suçlu bulacak güçlü kanıtlar sunabilecek iktidara, siyasi bir iradeye sahip değil.
Mısır’da siyasi güçler, mahkemeye Mübarek’i suçlu bulması için sunulacak sağlam kanıtlar toplama konusunu ciddi biçimde ele almadı. İçlerinden çoğu, kanıtları belgeleme hususunda ciddi olarak çalışmak yerine tezahürat ve gösterilerle ihmalkâr tavırlar sergiledi.
Başka kanıt bulunur mu?
Yargıç, kararını Mısır yargı hükümlerinde benzeri görülmemiş bir noktaya, yani ‘durdurulmasının önüne geçmeyerek suça katılma’ üzerinde temellendirdi ve Mübarek’in cumhurbaşkanı, Adli’nin de içişleri bakanı olarak göstericilerin öldürülmesi suçunu durdurma imkânlarının olduğunu, bunu yapmadıklarını ve dolayısıyla haklarında müebbet hapis cezası verdiğini ifade etti. Hal böyleyken diğer sanıklar da bu suçları durdurmalarına imkân verecek birinci derece yetkili konumunda olmamaları sebebiyle beraat etti.
Bu kararın anlamı, Mübarek’in göstericiler için öldürme emri verdiğini ifade eden kanıtların olmadığı şeklindedir. Keza haksız kazanç elde ettiği suçlamasından da uzaktı. Dolayısıyla bu ölümleri durdurmadığı için hüküm giydi. Geriye kalan soru şu: Mübarek’i suçlu bulacak yeni kanıtlar sunulabilir mi, yoksa mahkeme, hukuki sebeplerden ötürü Mübarek’i beraat mi ettirebilir mi?
(Mısır gazetesi Mısr El Yevm, 3 Haziran 2012)
Kaynak: Radikal