SAYIN Oktay Ekşi dünkü yazısında beni eleştiriyordu. Evet, ben Anayasa Mahkemesi'nin eski kararlarından örnekler vererek o kararları bugünkü üyelerin bile yadırgayacağını yazmıştım; mesela Yüce Mahkeme, 27 Mayıs darbesini savunuyordu o kararlarında!
Amacım, hem içtihatların değişebilirliğini göstermek hem yargının "tarafsız" olması gerektiğini vurgulamaktı.
Sayın Ekşi, benim, Anayasa Mahkemesi hakkında "ipe sapa gelmez bir sürü kararlar üreten, hukuk yerine ideolojik saplantılarla karar veren bir kurum" görüntüsü yaratmak istediğimi, bu şekilde Yüce Mahkemeye "saldırdığımı" yazdı.
Hayır, bunu kabul etmiyorum.
Bu konu o kadar basit olmadığı gibi, ben de 'basit' bir yazıyı yazmam; hukuki kavramları da iyi bilirim.
Tarafsızlık sorunu
Sayın Ekşi, Anayasa Mahkemesi'nin son kararını savunmak için, 1970'lerdeki içtihatlarını örnek göstermişti. Halbuki o içtihatlar mevcut Anayasa'nın 148. maddesi karşısında hükümsüzdür ve Yüce Mahkeme'nin kendisi de itibar etmemektedir.
Evet, benim örnek verdiğim içtihatlar da eski idi ama ben o içtihatların geçersiz olduğunu vurgulayarak zikrettim! Bir amacım da Anayasa Mahkemesi'nin ne ölçüde "tarafsız" ve ne ölçüde "devlet elitlerinin ideolojisinden yana" olduğu konusundaki hukuki tartışmalara dikkat çekmekti.
Bu tartışmalar dünyada da var.
Bizde Anayasa Mahkemesi, hukuku yorumlarken "tarafsız" mı, yoksa kendisini kuran elitler kesiminin anlayışı yönünde mi hareket ediyor?!
Bazı hukuk bilginleri diyor ki, Anayasa Mahkememiz, hukuku uygularken "devlet elitlerinin beklentisi... Merkez Bloku... Kendisine verilen yol... Vesayetçi demokrasi" anlayışını tercih ederek yorum yapıyor! Oktay Ağabey isterse, bu terimlerin yer aldığı "bilimsel", yani hukuk bilimi dalında yazılmış literatürden kaynaklar gösterebilirim.
27 Mayıs'ı eleştirmeyi suç sayan Anayasa Mahkemesi herhalde "tarafsız" değildi, "kendisini kuran devlet elitleri"ne paralel yorum yapmıştı!
Örnekleri çoğaltmak, yakın zamanlara kadar getirmek de mümkün.
Yargıyı hukuk diliyle eleştiri saygısızlık değildir; Yüce Mahkeme'nin övdüğüm kararları da çoktur.
Değişmez maddeler
Oktay Ağabey, "değişmez maddeler" arasında yer almayan "Devletin temel düzenleri din esasına dayandırılamaz..." şeklindeki 24. maddenin değiştirilip değiştirilemeyeceğini soruyor bana!
- Evvela, böyle bir ihtimalin "Seçimler 20 yılda bir yapılır" faraziyesinden farkı yoktur. Çünkü seçimler yirmi yılda bir yapılacaksa demokrasi kalmaz, "devletin temel düzenleri" dine dayanacaksa laiklik kalmaz! Aralarında "doğrudan ilişki" vardır; yani biri öbürünü önemli ölçüde tanımlamaktadır.
- Ama türbanlı kızlar üniversiteye giderse, bırakın "devletin temel düzenlerini", bir üniversiteye bile "teokratik yönetim" gelmiş olmaz. Aralarında "doğrudan ilişki" yoktur. "Dolaylı da olsa... etrafından dolanarak" gibi sözler ise hukuk ötesi, siyasi retoriktir! Siyasi retoriği "tarafsız" bir yargı hukuki gerekçe sayamaz. Çünkü bu siyasi retorik, türbanlı kızların üniversitede laik bilimleri öğrenmesini laikliğin gereği sayan siyasi retorikten daha 'üstün' değildir.
Neticeten, yargının tarafsızlığı ve yargıya güven ancak hukuk diliyle yapılacak bu tür eleştiri ve katkılarla geliştirilebilir.
Kaynak: Milliyet