Hollande 45 günde anlaşmak zorunda

Geçen cuma, seçimin ikinci turundan hemen önce François Hollande, Fransa’nın 1936’daki Sosyalist Başbakanı Leon Blum’dan alıntı yaptı. Blum seçildiğinde “Sorunlar şimdi başlıyor” demişti. Bu, Fransa cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Nicolas Sarkozy’yi yenen adamı bekleyen vazifeye gayet uygun düşen bir hissiyat.

‘Merkollande’ için süre var
Hollande kasımda Sosyalist Parti’nin aday belirleme yarışında beş rakibini yendiğinden beri anketlerde önde gitse de zaferi çantada keklik değildi. Sarkozy özel sohbetlerinde Hollande’ı, ‘sıfır’ ve ‘beceriksiz’ diye niteliyordu. Seçimin birinci turundan sonra, ikinci turun hemen öncesinde yapılan televizyon münazarasında, onun ‘balonunu patlatacağından’ söz ediyordu. Fakat alışılmadık derecede nezaketsiz ve bölücü kampanyaya rağmen öyle olmadı.
Uzun zamandır küçümsenen Hollande tutarlılığı, inatçılığı, kişisel itibarını pragmatik yaklaşımla birleştirmesi, ateşli nutukları ve radikal önerileri daha karizmatik Jean-Luc Melenchon’a –Sosyalist Parti’nin daha solcu kanadından gelerek ayrı parti kuran muhalif- bırakmak suretiyle zafere ulaştı. Pazar gecesi Paris’in Bastille Meydanı’nda dans ediyordu, ancak yeni cumhurbaşkanı, daha koltuğuna oturmadan, derhal gerçeklikle yüzleşecek. Euro krizi ve borç azaltma dogmasının hâkim olduğu bir çağda, kampanyasının vaatleri kulaklara abartılı gibi gelse de, Hollande’ın abartılı vaatlerde bulunmamaya özen göstermesine rağmen, ülkede beklentiler yüksek.
Fransız seçmenler, Sarkozy’nin taahhüt ettiği toptan tasarruf programından kaçınmayı vaat eden adayı destekledi. Muhafazakâr liderlerin hâkimiyetindeki Avrupa Birliği’nde Sosyalist bir Fransa cumhurbaşkanı zaten tuhaf kaçarken, çiçeği burnunda cumhurbaşkanının başarısı ya da başarısızlığı, tüm Avrupa’yı yakından ilgilendirecek.
Ocak ayında Hollande, büyüme bileşeninin dahil edilmesi için Avrupa bütçe paktının yeniden müzakere edilmesini istediğini söylediğinde, Sarkozy tarafından hor görülmüştü. O zamandan beri bu ton değişti ve büyüme, tekrar AB gündemine girdi.
O zamana kıyasla Hollande’ın işi daha kolay olacak. Tabii Sarkozy’nin yeniden seçilme çabasını destekleyen Almanya Başbakanı Angela Merkel, yeni Fransız lider için kolay bir ortak olmasa da... ‘Merkozy’ bir gecede ‘Merkollande’a dönmeyecek.

Le Pen genel seçim peşinde
Hollande’ın bir yardımcısı, bana, “Başarılı olmak için 45 günümüz var” dedi. Bu, şu anlama geliyor: Hollande, 45 gün içinde seçmenlerine başarı olarak satacak yeni bir Avrupa anlaşması bulmak zorunda.
Fakat toplamda yapması gereken, başarısızlık korkusu, kendi bölünmelerinin korkusu ve bazen de kendi hayaletleri tarafından ele geçirilen bir ülkeye güven ve moral vermek.
Solun zaferi, ilk turda aşırı sağcı Ulusal Cephe’nin cumhurbaşkanı adayı Marine Le Pen’in yüksek oranda oy toplamasını tümüyle gölgede bırakamaz. Le Pen, eli kulağındaki parlamento seçimlerinde çoğunluk sistemine rağmen birkaç milletvekilliği kazanarak başarısını pekiştirmeyi umuyor. Ulusal Cephe, Fransız sisteminin başarısızlığını, kendilerini küreselleşme sürecinin kurbanları olarak hisseden milyonlarca ‘yeni yoksulun’ dışlanmasını, Fransız seçkinlerinin kibrini temsil ediyor. Bunlar, Le Pen’in ‘görünmez insanlar’ diye nitelediği Fransız vatandaşları.
Hollande, ne yaparsa yapsın, bu insanların akıbetine bir gecede derman bulamayacağını biliyor. Le Pen’in sözcülüğünü yaptığı göçmen ve Avrupa karşıtı hissiyat, dışarıda bırakılmışlara ikna edici gelmeye devam edecek.
Yeni cumhurbaşkanının önündeki meydan okuma, gelecek seçimlerle son bulacak Sosyalist bir ara olarak kendini inşa etmemek. Fransa’da sol, son otuz yılda bu travmayı sık sık yaşamıştır. Hollande’ın başarılı olmak için Fransız ekonomisini yeniden şekillendirmesi, Fransız toplumunu uzlaştırması ve Avrupa’da müttefikler bulması gerekiyor.
‘Demir Adam’ değil de, gevşek ve oynak bir puding türünden gelen ‘Flanby’ lakabıyla anılan bir adam için çok büyük vazife...
Fakat pazar gecesi ‘yenilmez’ Sarkozy’yi alt ederek bu lakabı ortadan kaldırdı. (7 Mayıs 2012)

Kaynak: Radikal