Holbrooke'un Afganistan ve Pakistanı uzun süreli işgal projesi

 

Tom Hayden

Center for American Progress'in (CAP) sponsorluğunda 12 Ağustos'ta düzenlenen ve Richard Holbrooke'un da katıldığı Afganistan konferansı, ülkedeki ABD askeri operasyonlarıyla bütünleşik bir ulus inşası planını teşvik eden hayal kırıcı bir basın toplantısına dönüştü.

Center for American Progress'in, 781 Amerikan askerinin hayatına mâl olan Afganistan işgaliyle arasında mesafe koyması için bir fırsattı; (işgalin mâli bedeli, Obama'nın birinci döneminin sonuna doğru bir trilyon dolara yükselecek).

CAP, Afganistan'ı el Kaide'nin güvenli cennetine karşı "zorunlu savaş" olarak adlandırmaya devam ediyor. Öyle bir sav ki bu, kolaylıkla Almanya'nın Hamburg'una uygulanabilir zira 11 Eylül korsanları eylemlerini burada veya diğer başarısız devletlerde tezgahlamışlardı.

Podesta, promosyon amaçlı 90 dakikalık tartışma boyunca Holbrooke'un yanında oturdu. Podesta Afganistan harekâtının, Obama'nın başlardaki bin Ladin'i etkisizleştirme odağının ötesine geçip geçmediğini ve ABD'ye karşı saldırıya odaklanmış terörist hücrelerin olup olmadığını sorduğunda, günün isabetli tek sorusunu sormuş oldu.

Holbrooke, Hamid Karzai'ye karşı seçime katılan ve anketlerde yüzde 4 oy topladığı görülen batı eğitimli Dünya Bankası ekonomisti Eşref Gani'nin seçim kampanyası danışmanı James Carville ile söyleşi yapılan bir önceki günün Stephen Colbert şovu hakkında şaka yaptı. Colbert "Amerika'nın gözde elemanına karşı düzenlemiş olmuyor musunuz bu kampanyayı? " diye sormuştu. Bir sonraki gün New York Times, Afganistan'da gelecek hafta yapılacak seçimlerden sonra Amerika'yı şoför koltuğuna iyice yerleştirecek şekilde, seçimi Karzai'nin kazanması durumunda Gani'nin başbakan olması ihtimalinden bahsetti. Holbrooke Colbert ve Carville'nin durumu "çok iyi kavradıklarını" söyleyerek şaka yaptı.

Holbrooke'un takımında kimler yok ki? Üst düzey diplomatlar, John Kerry seçim kampanyasının danışmanları, Pentagon-CIA-FBI'dan isyan bastırma uzmanları, AID ve zıraat uzmanları, bir İngiliz diplomat, Kabil'deki eski bir Soros yetkilisi, kadın hakları savunucuları, hava kuvvetlerinden bir komutan ve meşhur yazarlar Barnett Rubin ve Vali Nasr. Bu kişiler Holbrooke tarafından "sivil taraf" olarak tanımlandı ve CIA danışmanının böylesi etkinliklerde meydanda olamayacağını not etti. Takımın büyük çoğunluğu konferanstaydı.

Ulus inşa takımıydı bu, uzun süreli zor iş için biraraya getirilmiş paralel hükümet. Sivil tarafın, Afganistan ve Pakistan'da gazaba gelmiş isyancıları öldüren, yakalayan ve mağlub eden askeri tarafın başarısına bağlı olduğuna dair fiili bir kabul sözkonusu değildi.Amerikan kaynaklarının yüzde doksanına yakını askeri gâyeler için harcanıyor; General Stanley McChrystal kısa bir süre sonra Beyaz Saray'dan daha fazla asker isteyecek.
Barnett Rubin, Amerikan siyasi hedeflerini güvenliği yani askeri başarıyı başa alarak târif etti: Afganistan'ın, topraklarının kontrol etmesini sağlamak ve tüm bölgeyi daha güvenli bir hale getirmek.

Obama Beyaz Sarayı'nın, Temsilciler Meclisi üyesi Jim McGovern'ın Pentagon'un aralık ayına kadar çıkış stratejisi hakkında bir rapor yayınlaması çağrısı yapan önergesini boşa çıkarmış olmasında şaşılacak pek bir şey yok.
Çıkış stratejisi yok her ne kadar Obama bir aralar ihtiyaç duyulduğunu dile getirmiş ve Demokrat çoğunluk McGovern önergesi lehine oy vermişse de (Demokrat Parti'nin California eyalet başkanı John Burton 100.000 demokrata eposta göndererek McGovern'ın önergesini onaylamıştı. Partinin tabanından huzursuzluğunun açık bir göstergesidir bu). Holbrooke, Podesta'nın sorduğu sorulara cevap vermek için kıvranan Pentagon raporları yazarlarından biriydi evvelden. "Şayet el Kaide orada büyük varlık göstermiyor olsa, Afganistan'da niçin bulunduğumuz sorusu iyi bir sorudur" diye başladığı cevabına "El Kaide ve Taliban arasındaki bağlantıların tarifi çok zor" diye ekledi. Fakat ABD terk ederse, Afganistan, Pakistan'daki el Kaide için asker toplama yeri olur diye iddia etti. Afganistan'dan el etek çekerseniz başka yerde acısını çekersiniz.

Podesta bir başka soru daha sordu: Amerika, Pakistan'da askeri müdahalenin katmerleştirdiği "zayıf bir Afganistanı" kabullenebilir mi? Cevaben, askeri müdahalenin "açık uçlu" olmadığını fakat "uzun zaman" alacağını söyledi.

"Zafer kelimesini değil başarı kelimesini kullanıyorum" diye de ekledi. Ve çıkışa imkan verecek başarı nedir? "Başarıyı târif edemezsiniz fakat onu gördüğümüzde tanıyacağız" dedi. Başarı, bir zırhlı gemisinde teslim antlaşmasını veya bir Cenevre konferansını içermeyecek diye tahmin yürüttü.
En büyük problem "asker temizliği yaptıktan sonra polisi güçlendirmek" olacak diye kaydetti. Savaşı, aylıklarını ödediğimiz, silahlandırıp eğittiğimiz mahalli taşeronlara havale etme kokusu var bu ifadede.
Bu sunum neticesinde insanın kapıldığı düşünce, Holbrooke'un bir altyapı toparladığı şeklinde, şayet askerler "temizleme" işini bitirirlerse – ki yakın bir zamanda olacakmış gibi durmuyor

Holbrooke'un söylemediği şey, tahmin edilebilir gelecekte başarıdan ziyade bataklığın sözkonusu olmasıdır. O vakit gelip çattığında Daytonvâri görüşmelere başkanlık yapıyor olacak tıpkı on yıl önce Balkanlarda yaptığı gibi. Sorulan bir soruya "halkın ve Kongre'nin sabırsızlığını hissediyoruz" dedi.

Halk gördüğünde başarıyı nasıl tanıyorsa aynı şekilde bataklığı da tanıyacak Temmuz ayında Afganistan'da 45 Amerikalı öldürüldü ki kayıpların oranı Ağustos ayında da artmayı sürdürüyor. Hesabı tutulmayan Afgan ve Pakistanlı siviller şurda dursun, artık ölmüş olan Amerikalı askerler için bataklık çoktan başladı.

Dünya Bülteni için çeviren: M. Alpaslan Balcı