Hindistan kontrolündeki Srinagar’da dar bir sokağın sessizliğini, annesinden ayrılan küçük çocukların çığlıkları bozuyor. Üç yaşındaki Hussein ile bir yaş küçük kız kardeşi Noorie, anneleri Samina nın polis tarafından götürülmesinden bu yana her geçen kişiye sesleniyor.
Baba Majid, çocukların 29 Nisan’da Pakistan’a sınır dışı edilen annelerini gördüklerinden beri neredeyse her gün bu şekilde ağladığını söyledi.
Ailenin yaşadığı süreç, 22 Nisan 2025’te Hindistan kontrolündeki Pahalgam bölgesinde altı silahlı kişinin 26 kişiyi öldürdüğü saldırıdan bir hafta sonra başladı. Hindistan, saldırıdan Pakistan’ı sorumlu tuttu ve ülkede yaşayan tüm Pakistan vatandaşlarının vizelerini iptal ederek 29 Nisan’a kadar ülkeyi terk etmelerini istedi.
Bu kapsamda çoğu Hindistan vatandaşıyla evli yaklaşık 800 Pakistanlı sınır dışı edildi.
“ALTINCI AYIMIZ, UYKU YOK”
Majid, yaşananları şöyle anlattı:
“Altı aydır doğru düzgün uyumadım. Çocukları yalnız bırakamıyorum. İşe gitmeyi bile düşünemiyorum.”
Sınır dışı sonrası tamamen küçük eve kapanan Majid, market alışverişine bile çıkamadığını belirtti. Çocukların ise her askeri gördüğünde “Annemi getir” diye ağladığını söyledi.
Pakistan’da yaşayan Samina’nın sağlık sorunlarının arttığı, tansiyonunun sık sık yükseldiği ve hastaneye kaldırıldığı ifade edildi.
HÜKÜMETTEN “ULUSAL GÜVENLİK” AÇIKLAMASI
Hindistan iktidar partisi BJP sözcüsü Shazia Ilmi, sınır dışı kararının ulusal güvenlik gerekçesiyle alındığını savundu. Pakistanlıların “terörle bağlantılı kişilere eş olduklarını” öne sürdü.
Delil sorulduğunda ise Al Jazeera’yı suçlayarak konuşmayı sonlandırdı.
YILLAR SONRA KAVUŞTU, 12 GÜN SONRA YİNE AYRILDI
New Delhi’de yaşayan Muhammad Shehbaz, eşi Erum ile 2014’te evlendi. Erum, pandemi başlamadan kısa süre önce Pakistan’a ailesini görmeye gitmişti. Beş yıllık bekleyişten sonra Nisan 2025’te vize alarak Hindistan’a döndü.
Ancak gelişinden yalnızca 12 gün sonra sınır dışı edildi.
Shehbaz, “Yıllar süren çaba bir anda yok oldu. Oğlum tekrar annesiz kaldı” dedi.
40 YILDIR PAKİSTAN’A GİTMEYEN KADIN SÜRÜLDÜ
Baramulla’da yaşayan Fazl‑u‑Rehman, eşi Parveena nın sınır dışı edilmesiyle yıkıldı. Parveena, 1982’de evlendiğinden beri Pakistan’a gitmemişti.
Kızı Soliha, hem ev işlerini hem yaşlı babasını tek başına üstlendiğini, bu nedenle üniversitedeki sınavlarını kaçırdığını söyledi. Parveena’nın Pakistan’da bakacak kimsesi olmadığı belirtildi.
“ÇOCUKLARI ANNEDEN AYIRMAK İNSANLIK DIŞI”
Hak savunucusu Shabnam Hashmi, “Siyasi krizlerin bedeli sivillere ödetilemez. Bir çocuğu annesinden ayırmak insanlık dışıdır” dedi.
Kashmirli siyasetçi Waheed Para ise deportasyonların “katı ve haksız” olduğunu belirtti.
Yüksek Mahkeme avukatı Colin Gonsalves, Pahalgam saldırısıyla sınır dışı edilenlerin bağlantısının olmadığını, kararın “sadece Pakistanlı ve Müslüman oldukları için alındığını” savundu.
“HAYATIMIZ MAHVEDİLDİ”
Kupwara’da yaşayan Abdullah, eşi Tamarah sınır dışı edildiğinde ikiz bebeklerinin yalnızca 18 aylık olduğunu söyledi. Çocuklardan biri hâlâ anne sütü alıyordu.
Eşini sınıra götüren polis aracını kilometrelerce takip ettiğini anlatan Abdullah, “Bize vedalaştırmadılar bile” dedi.
İkizlerin sağlık sorunları nedeniyle sık sık hastaneye gitmek zorunda kaldığını, aylarca işe gidemediğini belirtti.
Sözlerini şöyle tamamladı:
“Biz ne yaptık? Çocuklarım ne yaptı? Ailemi paramparça ettiler.”