Hiç ikna edici değilsiniz Paşam!

TSK'nın geleneksel "basın bilgilendirme toplantıları"nın sonuncusu dün gerçekleştirildi. Genelkurmay Başkanlığı Adli Müşaviri Tuğgeneral Hıfzı Çubuklu, gündemdeki konulara ilişkin çarpıcı açıklamalar yaptı, gazetecilerin sorularını yanıtladı.

Bu kupkuru "giriş cümleleri" ajans haberinden derlenmiştir.

Doğru Türkçe, doğru ifade...

Fakat, sıkıcı.

Devletimizin bazı halleri gibi, sıkıcı ve sevimsiz...

Doğru Türkçeyle yazılmış haberi
sonuna kadar okuduğumuzda şunu

görüyoruz:

Basın bilgilendirme toplantısı değil, adeta "kamuoyu oyalama toplantısı..."

Hıfzı Paşa konuşuyor, bir sürü ayrıntı veriyor, konuşmaları arasına bir sürü ilke ve yasa maddesi sıkıştırıyor ama ikna edici olamıyor.

Genelkurmay Başkanlığı'nın yürüttüğü ıslak imza soruşturmasında çıkan sonuç nedir?

İkna olamadım.

Paşa, "Islak imzalı hakiki evrakı istiyoruz, göndermiyorlar" diyor.

Bana kalırsa, göndermeyecekler de... Demek ki, ilk soruşturmada "Bu belge sahtedir" diye alelacele karar veren, Dursun Çiçek'in niçin kırk yıllık imzasını terk edip "sahte imza numunesi" verdiğini merak bile etmeyen askeri soruşturmacılara güvenilmiyor...

Başka?

Hakkında ağır suçlamalar bulunan Albay Cemal Temizöz niçin tedbiren açığa alınmamıştır?

İkna olamadım.

Dursun Çiçek niçin görevinin başındadır?

İkna olamadım.

Hadi Temizöz olayında "delil karartma" ve "belgeleri ortadan kaldırma" durumu söz konusu değildir; itirafçı ifadeleriyle yürüyen bir davadır...

Peki, Dursun Çiçek niçin açığa alınmıyor?

Hıfzı Paşa diyor ki, "Açığa alma ko

nusunu düzenleyen yasa, ilgili şahısların ancak mensup oldukları bakanlıklarca açığa çıkarılabileceklerini söylüyor. 'Çıkarılırlar' demiyor, 'çıkarılabilirler' diyor... Tamamıyla takdirdir.''
Topu Milli Savurma Bakanlığı'na atıyor.

Fakat, açığa alma konusunun, aynı zamanda idari bir karar olduğunu unutuyor. Amir isterse, bu mekanizmayı devreye sokabilir. Yasa, bu yetkiyi de mündemiç.

Top, Hıfzı Paşa'nın iddia ettiği gibi ilgili bakanlıkta değil, Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ'dadır.

Çünkü, paralel olarak, kurum içinde de bir soruşturma yürütülüyor.

En azından Genelkurmay soruşturması sonuçlanıncaya kadar, Dursun Çiçek'in istirahata tabi tutulması gerekmez mi?

Diyorum ya, Hıfzı Paşa'nın açıklamaları hiç ikna edici değil.

Hele, "internet andıçları" konusuna getirdiği bir açıklama var ki, insan tebessüm etmekten kendini alamıyor.

Biliyorsunuz, "meçhul muhbir subay"ın gönderdiği ikinci ihbar mektubunda, bazı internet siteleri hakkında andıç düzenlendiği, bununla birlikte kurum içinde dezenformasyon amaçlı bazı internet sitelerinin devreye sokulduğu bilgisine yer veriliyordu.

Hıfzı Paşa, "Bunu Başbakanlık bizden istedi" diyor.

Nasıl yani?

Başbakanlık emriyle hazırlanan 5651 Sayılı ''İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkındaki Kanun'' uyarınca bu çalışmayı yapmışlar...

İyi mi?

İyi de, hukuken meşru siteleri "sakıncalı" ilan etmek kanunun neresinde yazıyor?

Dahası, devreye sokulan "faydalı" sitelere niçin erişim sağlanamıyor?

Müteakip toplantılarda bu soruların yanıtını rica ediyoruz.

Kaynak: Star