Her şeyi askere bırakmak yanlış!

Özellikle Şırnak şehitlerinden sonra kan herkesin beynine sıçramış durumda. Önüne gelen feryat ediyor, soruyor:
Ne zaman bitecek bu terör?
PKK nasıl halledilecek?
Ne yapmak lazım?
Soru işaretlerinin çengelinde akıl, mantık ya da analitik düşünceden ziyade acı ve öfkenin ağır bastığı intikamcı duygular dikkati çekiyor.
Anlaşılır bir durum.
Şipşak sonuç isteniyor.
Oysa, sorun öyle kolay olsa bunca yıldır çözülürdü. Barış, demokrasi ve hukuk bayrağı göndere çoktan çekilirdi.
Olmadı, olamadı.
Sorun hem karmaşık, hem de bugüne kadar yapılmış büyüklü küçüklü yanlışlar sorunun daha da karmaşık haline gelmesine yol açmıştır.
Üstelik sorun yalnız terörden, yalnız PKK'dan ibaret değil. Sorunun kökleri daha eskiye, daha derine gidiyor. Adı her zaman konulmasa da malum:
Kürt sorunu...
Körfez ve Irak savaşlarıyla birlikte her geçen yıl uluslararası nitelik de kazanıyor. Şimdilik Filistin sorunu kadar olmasa bile, -Kuzey Irak'taki Kürt oluşumunun da etkisiyle- uluslararası sahnede önplana doğru ilerliyor Kürt sorunu...
Bu da güçlüğü pekiştiriyor.
Onun içindir ki, örneğin Kuzey Irak'a operasyon dediğiniz vakit ABD'den AB'ye kadar birçok yerden olumsuz sesler hemen yükseliyor. Ayrıca böyle bir ihtimal, Türkiye'nin Kürt vatandaşlarını da huzursuz edebiliyor.
Şu söylenebilir:
Sihirli reçete yok!
Ama yakın geçmişten çıkartılabilecek derslerle, mücadelede hedef küçültmek mümkün.
Bir yandan terörle mücadele ederken, öte yandan kapsamlı bir reform gündemi uygulanmalıdır. Sivil inisyatifler geliştirmelidir.
Ve kapalı kapılar arkasında gizli diplomasi yöntemleri de kullanılmalıdır. Bu açıdan silah ve şiddet nasıl saf dışı edilir, nasıl marjinalize kılınır sorusu çok daha ciddiye alınmalıdır.
Bir nokta unutulmasın:
PKK'nın silahlı mücadelesi, şiddet ve terör eylemleri, sadece PKK'nın kendi saflarında değil, sadece Kürt siyasal hareketi içinde değil, Güneydoğu'nun sade Kürt vatandaşları arasında da tepkiye yol açıyor.
Bu yeni de değil.
Artık Güneydoğu'da halk 1990'lara dönmeyi asla istemiyor. Çok büyük çoğunluk silah sesi duymak istemiyor.
Şiddete karşı!
Normal hayatı felce uğrasın istemiyor. Ekonomik ve sosyal sorunları büyüsün istemiyor.
Bu yüzden de PKK'ya kızıyor.
PKK'ya tepki duyuyor Kürtler de.
Bütün bunlar benim bölgeden, halkın arasından bu yakın zamanlara kadar bizzat edindiğim izlenimleri de yansıtıyor.
Bunun içindir ki, sivil inisyatif konusunun altını özellikle çiziyorum.
Bu çerçevede geçen gün Diyarbakır'dan yükselen bazı seslere kulak vermekte yarar var.
Diyarbakır Barosu'nun, Diyarbakır Sanayici ve İşadamları Derneği'nin, Doğu ve Güneydoğu Sanayicileri ve İşadamları Federasyonu'nun, Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası'nın, Diyarbakır Tabipler Odası'nın şiddete son verilmesini, PKK'nın silah bırakmasını isteyen açıklamaları ciddiye alınmalı.
Sivil inisyatif çok önemli.
Bu yüzden büyük işdünyası da, Türkiye Odalar Birliği de, TÜSİAD da Kürt sorununa, PKK ve teröre daha çok zaman ayırmalı. Bunların sadece hükümete, sadece askere, sadece Ankara'ya bırakılmayacak kadar netameli bir konu olduğunun bilinciyle hareket etmeli bu sivil toplum kuruluşları.
Olaydan olaya açıklama yetmiyor.
Bugüne kadar ekonomiyle, demokrasi ve hukuk devletiyle, eğitim ve sağlıkla ya da AB ile ilgili olarak nasıl -örneğin TÜSİAD tarafından- raporlar çıkarıldıysa, nasıl beyin fırtınaları düzenlendiyse, nasıl ilkeli duruşlar sergilenip Ankara nasıl etkilendiyse, benzer sivil inisiyatifin bu kez şiddet nasıl marjinalize edilir, silahlar nasıl susar konusunda da hiç vakit geçirilmeden sergilenmesi lazım.
Sorumluluk bunu gerektiriyor.
Güvenlik de yalnız Ankara'ya bırakılamaz. Bugüne kadar bırakıldı da ne oldu?
Sorun çözüldü mü? Hayır.
Yangın bir ara söner gibi olmuştu, ama şimdi yine parlamaya başlıyor.
Görüyorsunuz, tek bir lanet pusuyla bütün ülkenin vücut kimyası bir anda nasıl bozulabiliyor.
Kürt sorununun üzerine de, PKK ve terörle mücadele konusunun üzerine de yürümeliyiz, daha çok sivil inisyatifler oluşturarak.
Her şeyi askere bırakmak yanlış!
Büyük işdünyasının ve tabii hükümetin de dikkatine...

h.cemal@milliyet.com.tr

 

Kaynak: Milliyet