Her şeye rağmen bayram!

Dün IŞİD-PYD savaşı sırasında çekilen bir fotoğraf hayli anlamlıydı: Cephede kumlar üstünde namaz kılan bir Kürt savaşçı... Muhtemelen Kobani savunması sırasında miğferini yana koymuş, alnını kumlara dayamış, secde halinde bir genç... Namazın, teslimiyetin, inanmışlığın, huzurda olmanın huzurunu yansıtan bir fotoğraf...

Bir fotoğrafçı aynı karenin benzerini karşı tarafta da objektiften yakalayabilirdi. Ancak IŞİD ile ilgili dini içerikli görüntülerin istisnasız tamamı ürkütücü, dehşet saçıyor. Din ile ilişkilendirilen bir vahşet, ilkellik algısı medyada sürekli işleniyor.

Diğer taraftan Kobani ve çevresindeki savaşan Kürtlerin tamamının alabildiğine seküler özgürlük savaşçıları oldukları algısını güçlendirecek bilinçli bir imaj çalışılması hayata geçiriliyor. Erkeklerle beraber kızların, kadınların kendilerini kapanmaya zorlayan dinci bir terör örgütüne karşı sergiledikleri direniş selamlanıyor. Bu şekilde Suriyeli Müslüman Kürtlere dair seküler, milliyetçi bir özgürlük savaşçısı profili itinayla inşa ediliyor.

Benzer zıtlıklar örgüsüyle inşa edilen bir 'Ortadoğu gerçeği' itina ile seçilen fotoğraf karelerinin kadrajına sığdırılmaya, sıkıştırılmaya çalışılıyor. Suriye iç savaşında, Irak'ta Sünni-Şii yahut Kürt-Arap savaşlarında benzer kafa karışlıkları titiz biçimde örgütleniyor. Pratikte yaşanan kan davasının, vahşetin tümünün üstünü örtecek, kuşatacak ortak kadim gök kubbe parçalanıyor sanki. Parçalanmış gök kubbenin yerine inşa edilen kümes yapılar, kimlikler idealize ediliyor.

Yine karşı tarafta seküler bildikleri Kürt savaşçılara karşı din adına savaşan Kürtlerin varlığı görmezden gelinebilir bu inşa projesi kapsamında. <<<DEVAMI>>>