İsrail'in Filistinlilere muamelesine protesto olarak İsrail'deki konferanstan çekilen Hawking takdir edilmeli.
Filistin Üniversiteleri İçin İngiliz Komitesi (BRICUP) tarafından duyurulduğu ve akabinde The Guardian, Reuters ve diğerleri tarafından haber yapıldığı üzere dünyaca ünlü teorisyen fizikçi ve kozmolog Profesör Stephen Hawking, Filistinlilerin boykot çağrısına kulak vermeye ve haziranda İsrail'de Cumhurbaşkanı Şimon Peres'in ev sahipliğinde yapılacak konferanstan çekilmeye karar verdi. Başlangıçtaki kafa karışıklığı sonrasında bu doğrulandı -Hawking siyasi gerekçelerle konferansa katılmıyor.
İşte Profesör Hawking'in niçin boykotta haklı olduğunun beş sebebi:
5. Ayrımcılığın örtbas edilmesi
İsrail hükümeti ve çeşitli lobi grupları, "Başkanlık Konferansı" gibi etkinlikleri İsrail'in mevcut ve geçmiş suçlarının örtbas edilmesi için kullanır. Bu taktik bazen "marka değiştirme" olarak adlandırılır. Bir Dışişleri Bakanlığı yetkilisinin 2009'daki Gazze katliamından sonra gündeme getirdiği üzere, bu "İsrail'in daha güzel yüzünü göstermek, sadece savaş bağlamında düşünülmememiz için, iyi bilinen romancılar ve yazarların, tiyatro grupları ve sergilerin yurt dışına" gönderilmesi anlamına gelen bir yaklaşımdır. "İsrail Markası", dünya çapında insan hakları savunucularının hedefi olan bir ülke için tamamen olumlu bir imaj oluşturulmasıyla ilgilidir. İşgal ve etnik temizlik gerçeğini ancak teknolojik buluşlar ve üst düzey konferanslar gizleyebilir.
4. Şimon Peres
Batı'da "güvercin" diye ün yapsa da Peres'in şu ana kadarki kariyeri Lübnan'da savaş suçları, Gazze'de Filistinlilerin topluca cezalandırılmasına destek ve özel tartışmalarda Yahudi olmayan vatandaşlara hakaretler içeriyor. Böyle ikiyüzlü birinin ev sahipliği yaptığı konferansa kim katılmazsa iyi eder. Ariel Şaron olmamak gerçekten onu kurtarmaz, makam sahibi ve ünlü yabancıları karşılamak yerine Peres'in Lahey'e bir seyahat yapması programlanmalıdır.
3. Boykot 'diyalog'la bağdaşmaz değil
İsrailli yetkililer ve bunların yandaşlarının söylemlerinin aksine boykot diyaloğa zıt değildir. Mesela Hawking'in kararı, işgalin sona ermesi için insanların İsrail politikaları ve stratejilerini tartıştığı anlamına gelecektir. Bu alışılmadık bir durum değildir. BDS girişimleri sık sık görüş ve bakış açılarının anlamlı bir şekilde mübadelesini teşvik eder. Bununla birlikte, bazı insanlar asimetrik statükonun savunulması için diyalog kavramını suiistimal ederler, orada sömürgeci güç dinamiğini sağlam bırakırlar. Güney Afrikalı şair James Matthews'ın ifadeleriyle, "zalim, ganimetlerden kör vaziyette oturur /eşitlik için hiçbir arzu duymadan /mazlumu merhamet arar vaziyette bırakıp /soğuk ateşinde /Diyaloğun." Boykotun görüşmek ya da görüşmemekle hiçbir alakası yoktur. Bu tamamen temel insan hakları ihlalinden hesap sorma, buna karşı çıkmayla ilgilidir. İsrail ayrımcılığına karşı koyma ve buna direnme realitesi tam olarak eşitlik ve sömürgecilikten kurtuluş muhtevasında gerçekleşen diyaloğa yol açar.
2. Dokunulmazlık ve hesap verme mecburiyeti
Boykotun, İsrail politikalarının iyi belgelenen gerçeklerinden dolayı zemini sağlamdır. ABD Dışişleri Bakanlığı, Filistinli vatandaşların "kurumsal ayrımcılık" ile karşı karşıya olduğundan bahsediyor, İnsan Hakları İzleme Örgütü de İsrail'in Batı Şeria'da "iki katmanlı sistemi" muhafaza ettiğini söylüyor. Su kaynaklarının "ayrımcı" kontrolü ve dağıtımından (Genel Af Örgütü) "yerli nüfusun zorla transferine" (Avrupa Birliği) kadar, BM'nin Irk Ayrımcılığı Önleme Komitesi'nin, İsrail'in "ırklar arasında fark gözetme ve ayrımcılığa" karşı yasakları ihlal ettiğini bildirmesi artık şaşırtıcı değildir.
Batı Şeria'nın sömürgeleştirilmesi için kanunsuz yerleşimler yapılıyor, Gazze'deki Filistinliler abluka altına alınıyor ve bombalanıyor, Doğu Kudüs'teki Filistinlilerin evleri yıkılıyor ve tüm bunlar olurken elbette mülklerinden sadece birkaç kilometre uzağa sürülen Filistinli mültecilerin, sadece Yahudi olmadıkları gerekçesiyle halen evlerine dönmeleri önleniyor. "Peki ya Çin/Myanmar/Suriye vs" çizgisinin, asıl fikri ıskaladığına dikkat edin. Boykot bir taktiktir, bazı durumlarda tavsiye edilebilir, bazı durumlarda edilmez. Bu, adaletsizlik ve haksızlıkların ölçeğiyle ilgili değildir. Bu, sömürülenler için gereken, sistematik insan hakları suistimalleri ve uluslararası hukuk ihlallerini hedef alan bir stratejiyle ilgilidir.
1. Filistinlilerin dayanışma çağrısı
İsrail ayrımcılığı altında acı çeken Filistinliler, temel haklarını elde etmede bir strateji olarak Boykot, Yatırımların Geri Çekilmesi ve Yaptırımlar (BDS) çağrısında bulunuyorlar. Boykot kampanyalarına saldırırken çoğu Siyonist bu gerçeği görmezden gelmeyi tercih ediyor. Filistin sivil toplumunun BDS çağrısı, Uluslararası Adalet Divanı'nın İsrail'in Ayırma Duvarı'nın kanunsuzluğu hakkındaki tavsiye kararından bir sene sonra, resmi olarak 9 Temmuz 2005'te başlatıldı. BDS çağrısı için imzalar Batı Şeria ve Gazze Şeridi'nde Filistinliler, İsrail'in Filistinli vatandaşları ve Filistinli mültecilerin temsilcilerinden geldi. O zamandan beri, akademiler, sanat dünyaları, ticaret sendikaları ve inanç topluluklarından giderek artan sayıda insanlar, İsrail'in uluslararası hukuku rutin ihlallerine ve bu suçların karmaşıklığına son vermeye odaklanan girişimleriyle BDS çağrısına karşılık verdiler. Profesör Hawking'in, Filistinli akademisyenlerin tavsiyesine uyduğu ve onlarca yıl süren özgürlük ve adalet mücadelesinde onların uluslararası dayanışma ricasına kulak verdiği için takdir edilmesi gerekiyor.
Not: Maddelerin ters sıralanması yazarın kendi tercihidir.
Kaynak: El Cezire
Dünya Bülteni için çeviren: Emin Arvas