Hartum'a iade-i itibar

Sudan hükümetinin, sağ eğilimli Amerikan baskı grupları ve basını tarafından bilinçli şekilde beslenen "kötü çocuk" nâmının, son gelişmelerle birlikte yeniden gözden geçirilmesi gerekecek.

Arap dünyasının otoriter liderlerinin Tunus'taki sokak isyanlarını dehşet içinde seyrettiği ve Mısır, Cezayir ve başka yerlerde aynı tür protestoların ardı ardına baş gösterdiği bir zamanda, Hartum, insanların kaygılarının dinlendiği ve sözlerin tutulduğu bir istikrar adasına benzemeye başlıyor. Bu tabii ki de abartılı. Ancak güney Sudan'ın ayrılması için yapılan ve ilk sonuçlarının 2 Şubat'ta yayımlanacağı referanduma eşlik eden kaygı ve gerilimler göz önünde bulundurulduğunda, algılardaki değişme çok çarpıcı. Devlet Başkanı Ömer el Beşir'in 2005 yılında yapılan kapsamlı barış anlaşmasına sadık kalması ve seçimin özgür ve adil şekilde gerçekleşmesini sağlamasına övgüler sel gibi yağıyor.

Darfur konusunda Beşir'i sansürlemesine alışkın olduğumuz BM Güvenlik Konseyi, gayretlerini takdir ettiğini bildirerek petrol zengini Abyei bölgesinin statüsü de dahil olmak üzere, önemli meselelerin hızla çözülmesini telkin etti. Hartum'un, referandumu engellemek üzere şiddete başvuracağı öngörüleri yanlış çıktı. BM'nin Sudan özel temsilcisi Haile Menkerios, belirsizliklerin geçişi engellediğini söyledi ama Beşir'i ve güneyli liderlerinin, "son birkaç haftadır gösterdikleri siyasî cesaret ve örnek devlet adamlığını devam ettirmelerini" telkin etti. Beşir'in hükümetteki Ulusal Kongre Partisi'nin siyasî biriminin başkanı olan İbrahim Gandur, Londra'yı ziyareti esnasında, Hartum hükümetinin bir yandan üzgün, bir yandan da gururlu olduğunu söyledi; ülkenin ikiye bölünmesinden dolayı üzgün ama barış anlaşmasında verilen sözün tutulmuş olmasından dolayı gururlu. "Eğer halkın isteği bu yöndeyse, Hartum güneyin bağımsızlığını kabullenecek ve yeni devlete destek olacaktır." diye konuştu.

Gandur, oylamanın ve güneyin bağımsızlığının ilan edilebileceği günün altı ay sonrasına denk gelen 9 Temmuz'un; sınırın belirlenmesi, güvenlik konusundaki düzenlemeler, vatandaşlık, borçlar, varlıklar, para birimi ve doğal kaynaklara dair düzenlemeler gibi, çözüme kavuşmamış tüm meselelerin halledilmesi için hedeflenen tarih olduğunu söyledi. "Abyei önümüzdeki hafta Beşir, güney Sudan'ın lideri Salva Kir ve eski Güney Afrika eski devlet Başkanı ve Afrika Birliği arabulucusu Thabo Mbeki'nin katılacağı özel bir zirvede tartışılacak." diye konuştu. Gandur, iki tarafın da Darfur barış sürecinin geliştirilmesi konusunda el ele vereceğini umduğunu da sözlerine ekledi.

Gandur, ayrılığın kuzeyde iç çalkantılara yol açacağını ve anayasada değişiklikler gerektireceğini itiraf etti. Bağımsızlığın ardından seçimlerin yapılacağı güneyin aksine, UKP'nin liderliğindeki hükümet, 2015'in sonuna kadar iktidarda kalacak. Petrol konusundaki düşmanlığa dair söylentileri de reddederek, her iki tarafın da petrol ihraç gelirlerine bağımlı olması sebebiyle, anlaşmanın iki tarafın da çıkarına olduğunu söyledi. Kuzeyde kalmayı tercih eden güneylilerin ayrımcılığa uğramayacağını da taahhüt etti.

"Güneylilerden gitmeleri ya da mallarını satıp savmaları istenmeyecek. Birçoğu zaten gitti ama güneyde iş olmaması nedeniyle şimdi geri dönüyorlar." dedi ve, Beşir'in, bağımsızlık sonrasında kuzeyin daha da İslamcı hale geleceğini belirtmesine rağmen her iki ülkenin de her zaman çokkültürlü toplumlar olacağı konusunda ısrar etti. "Arap'ız ve Afrikalıyız. 350'nin üzerinde aşirete sahibiz... Şeriat kanunlarıyla idare ediliyoruz, ancak İslamcı köktencilikten bahsedilemez. Bu, Sudan halkının doğasına aykırı." Tunus ve toplumsal huzursuzluklarla çalkalanan diğer Arap ülkelerine dair sorulara Gandur, durumların karşılaştırılamayacağı şeklinde cevap verdi: "Tunus'taki durum Sudan'a hiçbir şekilde benzemiyor. Bizim çok partili bir sistemimiz, ulusal birlik hükümetimiz, pek çok muhalefet partimiz var. Basın özgür, internette engeller yok. Geçtiğimiz günlerde halk gıda fiyatlarındaki artıştan şikâyet edince hükümet asgari ücreti ve emekli ücretlerini yüzde kırk oranında artırdı."

Yine biraz abartıya kaçmak ve Darfur'daki feci şekilde yanlış anlaşılmış ortamı bir kenara bırakmak suretiyle; Sudan'ın sicilinin, Afrika ve Ortadoğu'daki, Batı'nın çok daha fazla itibar ettiği bazı rejimlere yaklaşamayacağı söylenebilir. Hartum'un iade-i itibarı sonunda başladı. The GuardIan
 

Kaynak: Zaman