Harekât değil siyaset gerek

 
Türk ordusu PKK'yı Irak'ta vurma yanlısı olsa da, Kürt sorununun çözümü Kürtlerin Türkiye siyasetine daha fazla katılımından geçiyor

Türkiye ve Kuzey Irak'taki Kürt sorunu gerginlik kaynağı olarak yerli yerinde duruyor. 1923'ten bu yana süren sorun, gelecek birkaç yılda da mutlu sona erecek gibi görünmüyor.

Zira Ankara kendi Kürtlerinin sorununa hâlâ nihai bir çözüm bulamadı. Kürtler, varlıklarının tanınmasını sağlayacak kültürel ve siyasi haklar istiyor. Hiç kuşkusuz bu her ülkedeki azınlıkların hakkı.

Fakat Türkiye'deki hâkim sistem, daha fazla hakkın verilmesinin Kürtleri bağımsızlığa götüreceği gerekçesiyle soruna bu çerçeveden bakmaya hâlâ karşı çıkıyor.

Birbiri ardına iktidara gelen Türk hükümetleri de Kürtlerin siyasete katılımını teşvik etmek için çaba harcamadı. 1994'te bazı Kürt asıllı vekiller Meclis'ten çıkarken barbarca bir yöntemle tutuklandı.

Meclise girmek için yüzde 10 barajı aşmayı şart koşan seçim sistemi, Kürt partisi DTP'yi meclis dışında tutuyor. Zira partinin oyları yüzde 5-6 civarında ve Kürtler böylece kendilerini demokrasinin dışında buluyor. Doğal olarak sonuçta silahlanıyor ve kalkınma projelerinde hayal kırıklığına uğramaları sonrası bağımsız devlet söylemine yeniden başvuruyorlar.

Operasyon AKP'yi en iyi devirme yolu

Dolayısıyla Kürt sorununda daha fazla tıkanıklık yaşanacak. Kürt adaylar meclise bağımsız olarak girmeye hazırlanıyor ve bu durum 25-30 milletvekilliğini garanti altına alabilir.

Halihazırdaki gerginliğin gölgesinde meclis, Kürt asıllı vekillerle diğerleri arasında savaş alanına dönüşebilir.

Dış düzlemdeyse şu günlerde, Türk ordusunun yoğun hareketlenmelerinin yarattığı atmosfer ve Irak sınırına yakın bölgelerde gerçekleştirdiği
geniş kapsamlı operasyonlar hâkim.

Bu operasyonlar, Türkiye, Irak ve İran arasındaki sınır üçgenindeki Kandil dağında bulunan PKK üslerini vurmak için Kuzey Irak'a girmeye hazırlık bağlamında görülüyor.

Hiç kimse PKK'ya karşı çekişmeyi askeri araçlarla bitirme imkânı bulunduğunu düşünmese de, Türk askerinin niyeti ortamı gerginleştirmek.

Genelkurmay Başkanı 7 Haziran gecesi, silahlı güçlerin terörle mücadelede sarsılmayacak kararlığına vurgu yapan ve Türk milletini tepkisini göstermeye çağıran bir bildiriyi internette yayımlandı.

Bu kışkırtıcı bildiri pratikte hükümete karşı yayımlandı. Bildiri, Genelkurmay Başkanı General Yaşar Büyükanıt'ın 'ordu Kuzey Irak'a girmek için siyasi talebe ihtiyaç duyar' sözünü tamamlıyor.

Siyasi talebin hükümetten gelmesi gerekir fakat hükümet genel seçimlere hazırlanıyor ve seçimlerin tankların etkisi altında yapılması mümkün değil.

Kan gölü de seçimlerin iptal edilmesine veya milliyetçi akımların lehine sonuçlanmasına yol açar. Türk ordusu AKP'yi devirmekte kararlıysa, bunun için Kuzey Irak'a düzenlenecek bir askeri operasyondan daha iyi bir yöntem yok.

Fakat Türk ordusu Kuzey Irak'ta çok rahat hareket edemeyecek; zira, Irak Kürtleriyle merkezi hükümet birleşir.

PKK savaşçılarının Kuzey Irak'ta bulunduğu yerler de epey dağlık. Türkiye yine kerpetenin iki dişinin, yani Irak ve kendi Kürtlerinin arasında kaldı. Çözümün tek adresinin Ankara olduğunuysa herkesten önce Türkler biliyor.