Hangisi ahlâksız? GODİVA mı? Ben mi?

 

           Yıkandı, taze defne yapraklarıyla tütsülendi.

            Sahne öncesi bir kadının saçlarıydı saçları. Tel tel dokunsa bir saltanat şiltesine yetecek kadar gür ve uzundu. Savruldukça yayılan kokusu turunç, açtıkça avuçlarından yükselen buğu kâfurîydi.

            Sırlanmış kopkoyu camlarda kendine baktı ve şöyle dedi; “Ya ben görünmez olayım, ya da beni gören kör olsun”.

            Hazırlandı ak paçalı kızılca atı.

            Atına bindiğinde O, atından da çıplaktı.

            Yaz ayı olmaktan nefret eden bir ağustos sürünüyordu sokaklarda.

            Örste dövülen kızgın demir, tezgâhlarda terbiye edilen şaraptı. İnsanlar ki dalgınlıktan tanrılarına bile uzaktı.

            Çıktı cadde-pazara GODİVA.

            Zaman ve eşya durdu ve kayboldu insan… Kapandı pencereler, çekildi perdeler ve kapılar arkadan sürgülendi. Karanlıkta bile göz yummaktan kör olası bir utanç yapıştı yüzlere.        GODİVA geçiyordu atının üstünde.

            Kıskançlığından toynaklarını dişleyen bir hal üzre yürüyordu atı ve utancından dizlerinin altına düşmüştü başı.

            Ben bir terzi çırağıydım. Elimdeki makasla bir imparatorluğa don biçen hayaller içindeydim. Namuslu ve delişmendim. Milliyetçi ve muhafazakârdım. Kimsenin utançtan görmek istemediğini ben gözbebeklerimin güllesinde saklardım.

            Tam önümden geçiyordu GODİVA.

            Eğildim ve tek gözümle anahtar deliğinden baktım.

            Roma saraylarının mermer sütunlarından daha da beyazdı bacakları.

            Bir gözümün gördüğünü diğer gözüm kıskandı.

            Derken kör oldu gören gözüm.

            Diğeriyle eğilip baktım ki, ya tamamen kör oldum, ya GODİVA görünmez oldu.

            ÇIRILÇIPLAKKEN NAMUSSUZ DEĞİLDİ GODİVA.

            BEN BAKTIĞIM İÇİN AHLÂKSIZLIKTAN KÖR OLDUM YA…

           

            Gelin ve dövün beni bu ahlâksızlığımdan…

            Bikini-mikini

            Can Dündar, Türban karşısında bikini, laikliğin bayrağı haline geldi diyordu dünkü yazısında.

            Eh, zaten bayrak da laiklerin elinde bikini gibi durmuyor mu?

 

            Şimdi gelgelelim hangisi ahlâksız?

  1. Bütün ölçüm ve kalite kontrolden geçerek bikiniyle poz veren bacakları mermer beyazı mankenler mi?
  2. O mankenlerin reklâm fotoğraflarını caddelere asan bikini firmaları mı?
  3. O fotoğrafların yer aldığı bilboardların önünde durup kurduğu hayalle yutkunan adamlar mı?

 

            Bence en ahlaksızı 3.sü.

            Bir tasvir karşısında yutkunanın dini ve ahlaki tasavvurunu çözümlemek zor değil.

            Peki firmalar?

            Pekâlâ, onlar da içinde kadın olmayan bikinileri reklâmla sunabilirler. Musluk contasının bile çıplak kadınla lanse edildiği bu çılgın iletişim çağında, camekânlarda aslının aynısı gibi duran çırılçıplak cansız mankenlerden, semt pazarlarında tezgâhlara serpiştirilen kadın iç çamaşırlarından, TV’lerdeki Travestili-dönmeli kültür programlarından rahatsız olmuyorsunuz da, caddelere asılan bikinili kadın tasvirinden mi imanınızı ve ahlakınızı korumaya çalışıyorsunuz.

            Bırakın bu ahlak zerzevatçılığını…

            Gündüz Madonna’ya fahişe deyip geceleyin tek başına Madonna klipleriyle sabahlayan bu zihniyeti tanıyoruz.

            Firmalar ve mankenler bu işi para için yapıyorlar. Tıpkı Ankara Hoşdere’deki, İstanbul Tarlabaşı ve Harbiye’deki erkekten dönmelerin EGO ve İETT duraklarında iş için beklemeleri gibi.

            Ama bu tasvirden korkanlar, önce evlerindeki uydu antenlerini söksünler. Kaldı ki ahlakınız bir çıplak kadın tasvirinin gücü karşısında sarsılıyorsa ahlaksızlık hüviyet kazanmıştır.

            Ahlaki hassasiyeti olanlar da benim gibi “GODİVA’YA BAKARKEN KÖR OLUR” zaten.

            Bırakın bu topbaşlılığı…          

            Türban karşısında bikini, laikliğin bayrağı haline geldiyse, laik olduğunuzu dahi söylemeyin. Ve bir bikini reklâmından çok laikliğe karşı olduğunuzu söyleyin. Adam olmak bunu gerektirir.

            Ahlaki hassasiyetleri olan bir adam, ya o resme hiç bakmaz..

            Ya da baktığında utancından kör olur…

Şimdi söyleyin hangisi ahlâksız?