Hangi tarih doğru tarih

Bu konuyu düşündüren Milliyet'ten Fikret Bila'nın emeklilik günlerini İzmir'de geçiren eski Genelkurmay Başkanı Org. Hilmi Özkök ile yaptığı '1 Mart Tezkeresi' eksenli mülâkat oldu. İki kez daha yazmıştı Fikret Bila '1 Mart Tezkeresi' konusunu; büyük ihtimalle görüşmeleri yürüten diplomatların sağladığı bilgilere dayanarak... Hilmi Paşa'nın anlattıklarıyla o dizilerde yer alan bilgiler arasında tam bir mutabakat yok. Hele, yine Fikret Bila'nın dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı Org. Aytaç Yalman'ın kaynaklık ettiği düşünülen tezkerenin Meclis'te görüşülmesinden birkaç gün önce (26 Şubat 2003) gazetenin manşetine "Asker rahatsız" diye manşet çekilen bilgilerle ise taban tabana zıt.

Aynı gazetecinin kaleminden çıkma üç anlatımdan söz ediyorum. Tarihe bunların hangisi tanıklık edecek, malzeme sağlayacak, müsvette yerine geçecek?

Org. Özkök, Meclis'e tezkere sunulduğu sırada kendilerinin askeri kanat olarak doğru davrandıkları iddiasında. Ak Parti grup kararı alsaymış tezkere geçermiş... Kendisinin tezkerenin geçmesinden yana olduğu anlaşılıyor anlattıklarından. Dört yılda yaşananlar yaşanmamış, Amerika ve Bush "Keşke Irak'a girmeseydik" noktasına gelmemiş gibi, "Girmeliydik, girseydik bizim için daha iyi olurdu" demeye getiriyor...

Meclis'in yeni yasama yılına girdiği önceki gün verilen resepsiyonda ABD'nin Irak'a savaş açmaya hazırlandığı, bu amaçla Türkiye'yi yanına çekmek için olağanüstü çaba gösterdiği dönemde önemli siyasi sorumluluklar üstlenmiş biriyle konuşuyordum. "Paşa'ya hiç değilse siz sorsanıza" dedi bana. Sormamı istediği, 'Asker rahatsız' manşetinin öncesi ve sonrasındaki görüşmelerdi.

Tezkereyi Meclis'e sunan siyasiler, bu kararı verdikleri gün gazete manşetine yerleşen o ifadeyi görünce ne yapmışlardı dersiniz? Dönemin başbakanı Abdullah Gül derhal Genelkurmay başkanlığı koltuğunda oturan Org. Hilmi Özkök'ü aramıştı. Hilmi Özkök'ün "Bizden biri olamaz" demesi üzerine araştırma derinleştirilmiş ve haberi kaleme alan gazetecinin bir gün önce Kara Kuvvetleri Komutanı Org. Yalman ile görüştüğü bilgisine ulaşılmıştı.

Zaten, dönemin en üst düzey askerî yetkilisi, "Amerikalılar bir ülkeye girdiler mi, kolay kolay çıkmazlar" deyip durmaktaydı sivil yetkililer ile biraraya geldiğinde... Aynı üst düzey askeri yetkili, Fikret Bila'ya, "Girince çıkmamak da ne demek" türü sözler söylüyor şimdi... Dediği şu: "Cahilin hayaline yetişmenin imkânı yoktur Fikret Bey. Bir defa, tezkereyi nasıl çıkarırsanız, öyledir. Uygulama öyle yapılır. Geldim gitmem diyen, bu gücü kendinde bulan da zorla gelip girer oraya. Gelip de gitmemeyi göze alacak güç varsa. Hiç ilgisi, alakası yok. Tamamen cehalettir. / Tabii, şimdi orada bunlar gelip oradan geçip gidecekti. Türkiye'de ne yapsın kalıp da? Türkiye'de niye kalsın? O cephe olursa, yani Kuzey Cephe, harekât kolaylaşacaktı."

Acaba farklı iki 'üst düzey yetkili' mi söz konusu, yoksa 'yetkili' aynı yetkili de şimdi mi farklı düşünüyor?

'Farklılaşma' bir başka konuda da ön plana çıkıyor. Hilmi Özkök mülâkatının Milliyet'te yayımlandığı gün, Genelkumay Başkanı Org. Yaşar Büyükanıt, Harp Akademileri'nde, ders yılını başlatan ve anayasa değişikliği çalışmalarına değinen bir konuşma yaptı. Dediği şu: "İktidar partisinin son taslağını bilmiyoruz. Açıklandığında öğreneceğiz. Dolayısıyla son taslağın yayımlanmasından önce bir yorum yapma olanağına sahip değiliz. Son taslak açıklandıktan sonra bizi ilgilendiren konulardaki görüşlerimizi ilgili makamlara ileteceğiz, bundan kimsenin kuşkusu olmasın."

Oysa, Org. Özkök, "1 Mart tezkeresine ordu taraftar idiyse neden bunu oylamadan önce açıklamadı?" sorusuna "Ben kurala göre hareket ettim" cevabını veriyor: "Ben, kuralları severim. Kural öyle olduğu için, doğrusu odur. Bu kural bir gün değişir, ondan sonra yaparsın, ya da beğenmezsin, gelir değiştirirsin. Ama, kural konmuşsa ben ona uyarım. Kural öyledir, bütün demokratik ülkelerde böyledir. / (..) Sorumluluğu kim deruhte edecekse onun açıklama yapması lazım. Kanun, o görevi kime vermişse, onun açıklaması lazım / (..) Dolayısıyla, kimse sorumlusu onun açıklaması normaldir ve tüm modern ülkelerde olduğu gibi bir hareket tarzı içerisinde davrandı Silahlı Kuvvetler."

Bu da iki Genelkurmay Başkanı arasındaki çelişki...

Şimdi hangi anlatıma güvenip de tarih yazacaksın?

 

 

Kaynak: Yeni Şafak