Filistin Devlet Başkanı Mahmut Abbas ile Hamas Hareketinin Siyasi ekol lideri Halit Meşal'in, Katar Emiri Hamed Bin Halife Ali Sani'nin desteğiyle Doha anlaşmalarında barışı sağlamak ve başbakanlık meselesini çözmek için televizyon kameralarının önünde tokalaşmalarından ve imza atmalarından bıktık. Bu anlaşmalar olumlu olmasına karşın işler hep aynı eski haline dönüyor, barış gerçekleştirilemiyor.
Biz bu yeni anlaşmanın asıl meseleyi çözmesinden çok, yeni ihtilaflar doğurmasından korkuyoruz. Gerçek tartışma şu ki Başkan Mahmut Abbas'ın anayasa çerçevesinde yönetim başkanlığı ile hükümet başkanlığını birleştirmesi.
Bu meseleye yönelik olarak Hamas Hareketinin ileri gelenleri arasında keskin bölünmeler olduğuna dair kamuoyuna fısıltılar yayıldı.
Gazze Şeridindeki Filistin Hükümetinin Başkanı İsmail Heniyye yapılan anlaşmayı tebrik etti ve hükümlerini uygulayacağını açıkladı. Fakat Katar'a sadece 15 dakikalık uçuş mesafesinde olan Bahreyn'in Mename şehrinde resmi bir ziyarette olmasına rağmen imza törenine katılmak üzere Katar'ın başkenti Doha'ya gitmedi.
Hamas Hareketinin Siyasi başkan yardımcısı Dr: Musa Ebu Merzuk ile Hamas'ın kurucularından Dr: Mahmut el-Zehar da Kahire'de kalmayı tercih ettiler.
Bu derece önemli olan bir adımda Hamas Hareketinin son zamanlarda ortaya çıkan yönetimdeki bölünme söylentilerini önlemek, birlik ve beraberliği göstermek için büyük bir heyetle Doha'da olmaları beklenirdi.
Başkan Mahmut Abbas'ın heyetinde Fetih Hareketi Merkez Siyasi komitesi üyelerinden Saib Arikat, Azzam Ahmet, Nebil Ebu Redine vardı. Halit Meşal ise ona eşlik eden heyete saygımızla beraber sanki tek kişi gibiydi.
Anlaşmadaki en önemli nokta Mahmut Abbas'ın hükümet başkanlığını üstlenmesi.
Anlaşılmasında zorluk çekiliyor. 10 milyondan fazla Filistinli arasında bu göreve uygun ve ehil olan başka biri bulunamaz mı?
Mücahide üretken Filistinli hanımlar Mahmut Abbas'tan başka bir başkan doğurmaktan aciz mi kaldı?
Arapların ve dünyanın Filistin davasını desteklemesi ve geliştirmesini bir tarafa bırakalım bu, Filistinlilerin düşüşü ve siyasi yönetimin utanç verici iflasıdır.
Filistinliler devrim ve direnişte her zaman örnek olmuşlardı. Şimdi ise işgale ve onu destekleyen batılı güçlere karşı Arap halklarının içinde en çok atalet üzre olan ve teslim olan halk oldu.
Biz Mahmut Abbas'ın dahi bir kişilik ve tüm mükemmel özelliklere sahip olduğunu kabul edelim. Yönetim Başkanı, Filistin Devlet Başkanı, Tahrir Örgütünün Yürütme Komisyonu Başkanı, Fetih Hareketinin Merkez Komitesi Başkanı, Filistin Silahlı Kuvvetler Komutanı ve son olarak da hükümet başkanı olması makul mü?
Bundan daha büyük bir diktatörlük var mı?
Taşlar atarak bizi onore eden Filistin Halkının kurbanlarını saygıyla anmamız gerektiğini çok iyi biliyoruz.
Mahmut Abbas'ın hayat hikayesine baktığımızda ilk kurşunu atan Fetih Hareketinin Liderliğinin ilk çekirdeklerinden olduğunu görüyoruz. Sadece Batı Şeria ve Gazze Şeridi için değil tüm Filistinin özgürlüğü için sonuna kadar silahlı mücadeleyi benimsedi.
Biz Filistin ulusal barışından yanayız. Yalnız hükümetin kurulması için ya da işgalin gölgesi altında sahte devlet parlamentosu ve başkanlık seçimi için değil. Halk direnişinin her şekliyle yükselmesi Arapların ve dünyanın gözünde Filistin meselesinin tekrar zirveye oturması için barış gerekli.
Filistinliler Arap halkları içinde daha bilgili ve kültürlü olmalarıyla övünürler.Bu geçmişte de böyleydi. Bozulmuş, kokuşmuş olan durumu kim kabul ederse onun bilgili kültürlü olması mümkün değildir. İşgalin, kuşatmanın gölgesinde Filistin insanının yaşadığı bu trajik durum karşısında bilgi, sahibinin gözünü açmıyorsa hileli zehirli barışların çöküşünü yaşıyorsa bu insan artık dilenci ordusuna katılmış olur. İsterse sığınmacılara yardım eden Birleşmiş Milletler Filistinli Mültecilere Yardım ve Çalıştırma Ajansı (UNRWA) kapılarında beklesin, isterse kendilerine yardım eden yabancı devletlerin elçiliklerinin kapılarında beklesin, bilginin ve kültürün ona bir faydası yoktur. Belki de cehalet bu durumda daha iyidir. Çünkü cahil mazur görülebilir.
Filistin Halkı saygınlığını yeniden kazanmak için yüzlerce hatta binlerce şehit veren diğer tüm Arap milletleri gibi şu anda yaşadığı acı gerçekleri değiştirmek için çalışması gerekir.
Filistinliler Arap Halklarının en önemlilerinden ve dünyada değişim için direnişin sembol örneklerindendir.
Filistin Halkının öncelikleri diğer Arap halklarının önceliklerinden tamamen farklıdır. Onların öncelikleri şu anda demokrasi veya başkanın ve bakanların İsrail kontrol noktalarında hakaret ile aşağılanmaya maruz kalacak işgal altında yeni bir hükümetin kurulması değil gasbedilmiş ,işgal edilmiş topraklarının özgürlüğe kavuşması ve eksiksiz olarak meşru haklarının geri verilmesidir.
Bu özgürlük gerçekleştikten sonra ulusal egemenlik elde edilip Kudüs, Filistin Devletinin başkenti olduğunda devrimci Arap Halkları gibi diktatörlüklere son verilmesi için önceliklerin zirvesinde demokrasi başkanlık ve parlemento seçimleri yer alır.
Son olarak soruyoruz;
Gelecek barış toplantıları nerede olacak?
Hangi devlet sizi konuk edecek?
Barış anlaşmaları nasıl olacak?
Sorular Filistin'in iki siyasi kanadı olan Fetih ile Hamas'a ve onların yönetimlerine.....
Dünya Bülteni için El-Kudus el-Arabiyye gazetesinden Büşra İnanç tarafından tercüme edilmiştir.