Hamas’ın Siyasi Ofis üyelerinden Hüsam Bedran, El Cezire'ye yaptığı açıklamada, Gazze Şeridi’ne ilişkin yürütülen diplomatik girişimlere dair değerlendirmelerde bulundu. Bedran, Gazze’de kurulması planlanan geçici yönetimin başına Tony Blair’in getirilmesi ihtimaline kesin bir dille karşı çıktı.
Bedran, Blair için, “bu kişiyle herhangi bir planın ilişkilendirilmesi Filistin halkı için kötü bir alamet” ifadesini kullandı. Blair’in geçmişte işlediği suçlardan dolayı yargılanması gerektiğini savunan Bedran, “kabul edilebilir bir başlangıç noktası değildir” dedi.
“BLAİR, ŞEYTANIN KARDEŞİDİR”
Hamas yetkilisi Bedran, açıklamasının devamında Tony Blair için şu ifadeleri kullandı:
“Tony Blair'in dünya tarafından iyi tanındığına ve şeytanın kardeşi olarak adlandırılabileceğine inanıyorum. Filistin davasına, Araplara ya da Müslümanlara hiçbir faydası olmamıştır. Mücrim ve yıkıcı rolü, hem teorik hem de pratik katılımıyla temel bir rol oynadığı Irak Savaşı'ndan bu yana devam etmektedir.”
ATEŞKES PLANI VE ABD GİRİŞİMLERİNE ELEŞTİRİ
Bedran, Gazze için hazırlanan yeni ateşkes planı hakkında kendilerine henüz resmi bir teklif ulaşmadığını belirtti. Ateşkes sürecinde herhangi bir ilerleme kaydedilmediğini vurguladı.
“FİLİSTİN DİRENİŞİ, HALKIN HAKKIDIR”
Hamas'ın silah bırakması yönündeki çağrılara da değinen Bedran, direnişin meşruiyetine dikkat çekerek, şu açıklamada bulundu:
“Filistin direnişinin silahları Filistin halkına aittir ve bu konunun tartışılması, Filistin halkının bu işgale teslim olmasını ve daha fazla katliam yapmasına izin vermesini talep etmekle eşdeğerdir.”
“SİLAHSIZ BÖLGELERDE DAHİ İŞGAL SÜRÜYOR”
Bedran, silahlı direnişin yalnızca bir gerekçe olarak kullanıldığını savunarak, Batı Şeria’da da silah bulunmamasına rağmen İsrail’in ağır baskı politikaları uyguladığını ifade etti:
“Netanyahu'nun Gazze Şeridi'ne karşı sürdürdüğü imha savaşının nedenlerinden birinin Gazze Şeridi'ndeki silah varlığı olduğu yönünde bir yanıltma çabası söz konusudur.”
Bedran, Batı Şeria’da günlük olarak yaşanan tutuklamalar, öldürmeler, ev yıkımları, altyapı tahribatı, toprak gaspları ve Mescid-i Aksa'ya yönelik saldırıların Filistin davası için asıl tehlikeyi oluşturduğunu söyledi.