ABD Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice, Savunma Bakanı Robert Gates ile birlikte Ortadoğu’ya 4 günlük bir ziyarette bulundu.
Daha çok askeri konuların ele alınacağı temaslarına daha başlamadan önce, İran’ın Amerika’nın Ortadoğu projesini engellemek isteyen tek ülke olduğunu ifade
Rice’a göre bölgede istikrarsızlık olursa, bunu İran yönetimine bağlamak gerekir.
Bu gezide Rice, iki Ortadoğu ülkesi ile çok özel ilgileniyor. Bunlar Mısır ve Suudi Arabistan.
Neden Mısır ve Suudi Arabistan?
Hedef İran, Hamas, Hizbullah ve Suriye olduğu için.
Temmuz 2006 Hizbullah-İsrail savaşında İran ve Suriye Hizbullah’ı desteklerken, Mısır ve Suudi Arabistan bu savaşı “İyi hesaplanmamış bir girişim” olarak yorumlayarak tavır koymuşlardı.
Savaş sonunda İsrail, yenilgiyi kabullenerek, savunma bakanını değiştirmek zorunda kalmış, Olmert ise Amerika’nın müdahalesiyle son anda paçayı kurtarmıştı.
Mısır ve Suudi Arabistan’ın Hizbullah’a karşı bu tutumu ve Lübnan’ın sünni başbakanı Sinyora’nın acziyet gözyaşları, nihayet Amerika tarafından takdir edilmeye başlandı.
Rice, yaptığı İran karşıtı açıklamalarda kısa vadede hedef saptırmak istiyor olabilir. Çünkü bu Ortadoğu çıkarmasının hedeflerinden birisi, Hamas’sız bir barış planı oluşturarak, ya Filistin’i fiilen ikiye bölmek, ya da Hamas’ı Filistin siyasi arenasından tamamen silmek.
Bu plan için Amerika, Ortadoğu’nun en önemli iki ülkesini askeri yardımlarla kendi dümen suyuna çekmek istiyor.
Hamas’ın Gazze devriminden sonra Fetih’ten yana tutum sergileyen Mısır’lı yöneticilerin şaşkınlığı geçti. Olayları daha iyi tahlil etme imkanı buluyorlar.
Ayrıca, Arap Birliği Teşkilatı Genel Sekreteri Amr Musa’ya Gazze’deki olaylarla ilgili bir heyet raporu sunuldu. Rapor, Fetih yanlısı güvenlik güçlerinin hatalı davrandıkları yönünde bilgiler içeriyor.
İşte böyle sıcak gelişmelerin yaşandığı bir süreçte Rice, Mısır Devet Başkanı Hüsnü Mübarek’in sağlık problemlerinden dolayı ikamet ettiği Şarm El Şeyh’te, Mübarek, Suudi Arabistan Savunma Bakanı Prens Sultan bin Abdul Aziz ve Filistin’in olağanüstü hal hükümeti başbakanı Feyyaz’la görüştü.
Amerika, Mısır’a 13 milyar dolarlık askeri yardımda bulunacak. Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Kuveyt, Katar, Bahreyn ve Umman’a yapılacak askeri yardım, da en az 20 milyar dolar olacak.
İsrail’e yapılacak askeri yardım ise, 30 milyar dolar.
Bu kadar yüklü miktardaki askeri yardımlar acaba hangi amaçlar için veriliyor?
Cevap gayet kolay:
Olası bir Amerikan-İsrail saldırısında, bölgede İran’ı yalnız bırakarak, Arapların tepkisinden emin olmak.
1967 sınırlarının esas alınacağı ve oluşumunda Hamas’ın bulunmayacağı bir Filistin devleti kurulabileceğine Arapları ikna etmek.
Gündeme tekrar gelen Filistin devleti kurma girişimlerini getirmek, daha çok, Hamas’ı devre dışı bırakmaya yönelik.
Ancak, Abbas’ın Moskova ziyaretini unutmamak gerekiyor. Putin Abbas’a, “sizi destekliyoruz” Dedi.
Ancak, Rus dışişlerinden yapılan açıklamada, Filistin’de Hamas’ı da taraf olarak gördükleri, Hamas’lı yetkililer ile de görüşecekleri belirtildi.
Rusya’da tabi ki kendi çıkarları peşinde…
Sonuç:
6 Ekim 1973 (10 Ramazan) savaşında İsrail’i yenerek Sina Çölü’nden çıkardıktan sonra. İsrail’le
Konuşmasında Sedat: “Ben buraya sadece Mısır ve İsrail arasında bir barış antlaşması yapmak için gelmedim. Problem Mısır ve İsrail problemi değil. İsrail ve Mısır veya İsrail ile başka bir devlet arasındaki barış, bölgede barışı asla sağlayamaz. Barışın, ilgili bütün ülkelerle ve adil bir şekilde yapılması gerekmektedir.” Diyordu.
Arap ülkeleri liderlerine ise:
“Gelin barışalım, Filistin devletini elimizdeki topraklar üzerinde kuralım”dedi.
Bu teklif üzerine kıyameti kopardılar, Sedat’ı hain ilan ettiler…
Birkaç yıl sonra bir geçit töreninde İhvan’ı Müslimin’den Halid İstanbulli Sedat’ı öldürecektir.
Sedat’ın tam 30 yıl önce teklif ettiği şeyi, bu gün yapmaya çalışıyorlar.
Hiç bir ülke 40 yıl boyunca savaşarak ele geçirdiği topraklardan çekilmez.
Bu eşyanın tabiyatına aykırı bir durum.
Arap ülkeleri bugünkü sınırları esas alarak dahi, bir Filistin devleti kursalar, inanın kazanan mazlum Filistin halkı olacaktır.
Devletin olursa herşeyin olur.
“Ana gibi yarin,
Devlet gibi varın olsun…”
Sözünü boşuna söylememiş atalarımız.