'Halk plaja akın etti vatandaş denize giremiyor'

Her seçim, üzerinde okuma imkanı veren yeni bir yürüyüşün işaretidir. Üzerinde yoğun düşünme ve konuşma imkanını vermesi bakımından büyük bir ayna, külli bir bakış imkanı olarak ele alınmayı hak eden seçimlerin, milletin meramını doğru anlama açısından önemi yadsınamaz.

Öte yandan milletin meramının, kimi fantastik bakış açılarınca, niye ve kimin adına, nasıl yorumlanacağı, ne kadar başkalaşıma uğratılacağı da önemsiz değildir.

Bu seçimde serdedilen ve üzerinde yoğunlaşmayı gerektirecek pek çok nokta mevcut. Geleceği ve anı ilgilendiren önemli iki noktadan konuya eğildiğimizde, seçimin temel anlatımının ithal müdahale karşı olmak ve terörün kabul edilemez olduğu gerçeğine yapılan atıfla yüzleşmiş oluruz.

Dış medyada iç işlerine müdahaleyi içeren yayınların varlığı ve kimin iktidara getirilmesi, hangi partinin devre dışına çıkarılması gibi, daha önce şahit olmadığımız, açık tanımlamaların millet tarafından kabul edilir bulunmadığını görüyoruz. Millet dışarıdan verilen ve içerdeki uzantılarınca servis edilen görüşleri, iradesine yapılan müdahale olduğunu anlamakta gecikmedi.

Yine aynı konuyla bağlantılı olarak, terörün kabul edilebilir tarafının olmadığı, çözümsüzlüğün dış ve iç kaynaklı çok ortaklı yapı tarafından ülkenin zaafına yönelik uzun menzilli kullanmaya açık hale getirilmesi, kabul görmemiştir.

İleriye dönük olarak, milletin vermiş olduğu kararın sağlıklı okunması, hayırlı bir geleceğin işaretlerini içinde barındırıyor.

İthal aklın ve müdahalenin yerli unsurlarının millet tarafından, hafiflikle değerlendirdiğini anlaşılır biçimde ortaya koyan seçmenin tavrı, aynı özgüvenin iktidar tarafından inşa edilmesine işaret olarak değerlendirilmeli. Modern ulus devlet yapısının cevap veremediği bir aşamada, küresel kapitalizmin acentesi olmaktan kurtulmanın gereği ortaya çıkarken, yeni bir gerçeklik ihtiyacı söz konusudur.

Bu aşamada tarihiyle yeniden buluşmak ve insanı eşrefi mahlukat olarak değerli kılmak, sadece ülke ile sınırlı bir hamle olmayacaktır. Farklı bir dayanışma ve paylaşım ilişkisinin, tarihi tefekkür üzerinden kazı çalışmasıyla sistemleştirilerek, hayata sunulması, yine insana atfedilen değerin pratikten okunmasına imkan tanıyacaktır.

İnsanı kaybetmiş bir dünyada, insan -toplum, varlık-bilgi, emek-ahlak üzerinden yeni bir ilişki türünü öncelikle bir eğitim konusu haline getirmek gereklidir. Modern felsefenin insanı kendine hapseden kalkış noktasını, ucu açık irfan ve tefekkür nazariyelerine imkan hazırlayarak alt yapılara kazandırmak, önemli hale gelecektir. Özellikle, Endülüs uygulamasından elde edilecek ilham ile yeni gerçekliğin inşası, insanı öne çıkarma önceliğiyle yola çıkmalı.

Özgürlüklerin en üst normlarla, şiddet ve teröre mahal vermeden yaşandığı, sivil sorun aşma mekanizmalarının çoğulcu katılımla gerçekleştiği bir ortamın oluşması, tarihinde zengin örnekleri bulunan bir tecrübe için hayal olmasa gerek.

Kültür ortamını istila eden günübirlik, popülist ticari yaklaşımdan kurtarmak, yasaklarla değil, doğru yönlendirmelerle mümkün hale gelebilir. Bunun için derin bir kazı çalışmasına ve muhalif olsun olmasın, her fikrin meydan bulacağı ve kendi gücüyle varlığını sürdürme imkanına kavuşacağı bir vasata ihtiyaç var.

Millet seçimler üzerinden öz eleştiri yapıyor, kendini yeniliyor ve devletten, iktidardan da bunu istiyor.

Korkulu bir ilişki ile yürüyen devlet- vatandaş açmazını güven ortamına kavuşturmak, ifade özgürlüğünü en geniş daireden tanımlamakla işe başlamak elzem gözüküyor.

Cumhuriyetin kuruluş aşamasında, bir nevi dikte ettirilen, “ bilen özne” durumundaki devlet anlayışının, insanla çatışır özellikler taşıdığı gerçeğinden hareketle, dışa dönük, insanı değerli kılan ve huzurun hakemi olan ve vatandaşına güvenen bir devlet anlayışına taşınma ihtiyacı açıkça belirmiş durumdadır.

Yakından uzağa, bütün ilişkilerin merkezinde adaletin olduğu ve insana alabildiğine hakkı olan özgürlüğün verildiği bir ülke, bölgemiz için olduğu kadar, dünyanın mazlum milletleri için de aciliyet kesbetmektedir.

“Yeni Türkiye” eğer bir seçim sloganından ibaret değilse, umuda kapılmaya hakkımız var. Seçimin satır arası bunu işaret ediyor.