Mesele özgür bir basının neyi haber yapmasının ve yayınmamasının uygun olduğunu belirlemek olduğunda, hükümetin yapacağı düzenlemeler her hal ve şartta sansür anlamına gelir. Ve sansür, bilhassa da bir demokraside, gerçekten de kaygan bir zemindir. Pakistan hükümeti, terör olaylarını ve sonuçları üzerine haber yapılmasını yasaklama çabalarıyla, tam da böyle bir gidişat içinde görünüyor.
Pakistan medyasında terörizm haberlerinin yayımlanmasını yasaklama planı, özellikle de hassas Kuzey Batı Sınır Eyaleti’nde meydana gelen terör eylemlerinin sonuçlarının televizyonda abartılarak ve sorumsuzca verildiğini düşünen siyasetçiler tarafından öne sürüldü. Ayrıca medyanın hükümeti bazen olumsuz bir biçimde resmettiğini de düşünüyorlar.
Dizginsiz iktidarın tek kontrolü
Bir parlamento komitesi tarafından sunulan teklif, bu tür haberlerin ya da aslında ‘devlet kurumlarına karşı hakaret ve iftira içeren her şeyin’ yasaklanmasını öngörüyor.
Bu yaz sonunda tartışılması için parlamentonun gündemine gelmesi beklenen yasaya göre, bu suçu işleyenler 117 bin dolara kadar para veya üç yıla kadar hapis cezasına çarptırılabilecek.
40 yıldır 60’tan fazla ülkeden haber geçen bir muhabir, editör ve yorumcu olarak, çok sayıda hükümetin medyanın haber faaliyetini engelleme veya düzenleme çabalarına tanık oldum. Bu tür eylemler söz konusu ülkelerin halkının çıkarlarına veya güvenliğine hiçbir zaman hizmet etmemiştir. Özgür basının yokluğu, bir ülkenin demokrasisinin tehlike altında olduğunun en öncelikli ve ciddi işaretidir.
Gerçekten de, güçlü bir medya genellikle, bireysel özgürlükleri ihlal eden veya budayan dizginsiz iktidarlar üzerindeki en iyi ve en etkili denetimdir. Pakistan hükümetinin, ülkeyi ve güvenlik servislerini alt etme tehlikesi bulunan aşırılıkçıların faaliyetlerini çaresizce dizginlemeye çalışırken hesaba katmayı başaramadığı çeşitli gerçeklikler söz konusu.
Bunlardan birincisi, birinin teröristinin diğerinin özgürlük savaşçısı olması meselesi. Bir teröristi tanımlara yönündeki her çaba, tam da hükümetin anaakım Pakistan toplumundan giderek uzaklaşan geniş kesimler üzerinde kontrolü yeniden elde etmek için bir an önce kazanması gereken insanlardan birçoğunu küstürme riskini taşır. Dahası haberlerin yokluğunda ortaya çıkan boşluğu hızla dedikodu ve imalar doldurur.
Küresel olarak birbirine bağlı bu dünyada, çok sayıda başka bilgi kaynağı çabucak öne çıkacaktır. Pakistan hükümeti, Katar televizyonu El Cezire’nin, hepsi Pakistanlılara ait olan ve onlar tarafından yönetilen Dawn, Indus veya Geo’nun yerini almasını tercih eder miydi? Ya da bu minvalde, BBC, Amerika’nın Sesi veya CNN, Deutsche Welle, France 24, Russia Today veya Xinhua TV Pakistanlılar için başvurulacak başlıca haber kaynakları haline mi gelmeli?
İslamabad’ın kontrolü dışındaki bir yığın özel radyo ve internet sitesi, en hassas bölgelerdeki olayları, özellikle de Kuzey Batı Sınır Eyaleti’nde yaşananları kaçınılmaz olarak kendi bakış açılarından vermeye başlayacaktır. Bu tür araçlar, tam da hükümetin halkın temas etmesini engellemek istediği isyancılar ve aşırılıkçılar tarafından kontrol ediliyor olabilir.
Hükümetin haber faaliyetlerini topluca denetleme yönündeki tutumunun önünü kesmek açısından bir taviz olarak, Pakistan’ın sekiz büyük televizyon kanalı bir tür otosansür rejimi öneriyor; ki bu da muhtemelen aynı kapıya çıkacaktır. Bununla birlikte, medyayla seslendiği kitle arasındaki güven, bugün haber kurumlarının yüz yüze olduğu belki de en kritik mesele ve bu güven sansürle güçlendirilemez.
Ortak bir kurul işe yarayabilir
Fakat gerçekler, kabul etmesi ne kadar zor olursa olsun, eninde sonunda galebe çalar. Dahası, Pakistan’ın içinde bulunduğu durumda, bu tür olayları yasaklar ve sansürle saklamak, hükümetin zayıf olduğunu ve korktuğunu da gösterecektir.
Ortada iki muhtemel yol var:
İşbirliği ya da çatışma. Ortak bir kurul hükümetin özgür ve dürüst medyanın oynadığı rolü anlamasına yardımcı olabilir, öte yandan medyanın da aşırı kan ve felaket görüntülerinin olası etkilerini idrak etmesine katkıda bulunabilir. Bu tür kararlar büyük küresel medya kuruluşlarının yayın kurulu odalarında her gün alınıyor, fakat bu kararlara izan ve sorumluluk yön vermelidir, hükümet sansürünün demir yumruğundan duyulan korku değil. (Lübnan’da İngilizce yayımlanan gazete, World Policy Journal adlı Amerika merkezli akadekim yayının editörü, 21 Temmuz 2010)
Kaynak: Radikal