Güneş ne zaman doğacak?

Ahmed Dahbur*

Gazetede kendisine ayrılan bu köşenin yazarı şüphesiz bugünlerde hayatının en iyi günlerini yaşamıyor. Millî bütünlük, düşmana karşı koyma yolları gibi konularda yazmanın veya hayat ve dünyayla ilişkilerimiz hakkında düşünmenin gündemini oluşturduğu bu zamanlarda hayatî koşullar onu başka şeylere zorluyor. Şikayet etmeye ve hatta yardım çağrısında bulunmaya veya elektrik, su  kesintisi ve evlerde bulunması zorunlu olan zarurî ihtiyaçların yokluğu gibi sıkıntıları ifade etmeye zorluyor.

Sıradan bir okurun önünde kültür ufukları açan ve aslında gazete yazılarından derlenen kitapları okuyoruz. Bu kitapların yazarları arasında Taha Hüseyin, Abbas Mahmud Akkad, Muhammed Mendur, İbrahim Abdulkadir El Mazinî ve Ahmed Hasan Ez Zeyat'ı sayabiliriz. Gazete sayfalarında yayınlanan kültür, vatan, varlık üzerine yaptıkları tartışmaları gelecek nesillerin de faydalanması için kitap haline getirdiler. Fakat kendilerini gazeteciliğe adamış merdivenleri henüz tırmanan yeni neslin durumu nedir? Gaz lambalarının ışığında çalışarak sabahlıyorlar ve günlerinin yarısını biraz domates, muz, pirinç bulma peşinde heba ediyorlar. Evet, şüphesiz onlar bu hayatî krizi görmezden geliyorlar ve kendilerini ekin ambarlarında görüyorlar. Söz konusu hayatî krizlerin çözümleri üzerine kalemlerini oynatacakları zaman ülkeleri ve insanlarıyla ilgili düşüncelerini kendi sorunlarına önceleyerek yazıya geçiriyorlar. Bu zavallı gazeteciler elektrik kesintisini işleyen gazete yazılarıyla ne yapabilirler ki? Bu yazılar bir kitapta bölüm oluşturabilecek kadar kalıcılığı yakalayabilir mi?

Bunları, kesinlikle günlük zarurî konular üzerine yazmayı eleştirmek üzere söylemiyorum. Ve fakat tercih edilebilir olmadığını vurguluyorum. Peki, o halde günlük ihtiyaçlarını tartışmaya mesaî ayıramayacak biri için kültürel konuları konuşmak için zaman ne zaman uygun olacak?

Meşhur bir Arap düşünürün çok tanınan bir şiir kitabıyla ilgili yorumunu hiç unutmam. Şiir kitabının adı "sessizlik"le alakalıydı. Düşünür, söz konusu şairin sessizlikten muzdarip olmasından daha çok kendisinin su ve yakacak yokluğundan muzdarip olduğunu ve bunların yokluğuna katlanmanın daha zor olduğunu söylüyordu. Bu vurucu eleştiri, önemli durumların ve daha önemli durumların olduğuna işaret ediyor. Bu yoruma itiraz olarak yiyecek, giyecek ve ısınmadan daha çoğu için yaşadığımızı söyleyebiliriz. Bu düşünür Mesih Halide'nin veciz sözüyle bizi karşılayacaktır: İnsanı yaşatan sadece ekmek değildir.

Bugün yaşanan bunalımda ise, ekmeğe ihtiyaç duyduğumuz kadar fikrî üretime ve özgürlüğe ihtiyaç duyuyoruz. Her şeye ihtiyaç duyduğumuza göre aslında bunun anlamı hayata, yaşamaya muhtaç olduğumuzdur. Yoksa rutinin tahakkümü altında yaşayan herhangi bir şeyi gerçekleştiremeye gücü yetmeyen siluetler haline geliriz.

Evlerimizi ve bizi yok etmeyi amaçlayan Siyonist saldırı altında bizi bu saldırının her yönüne vakıf kılacak araçlara ihtiyaç duyuyoruz. Peki, gazeteleri basacak yeterince matbaamız yokken, bu gazeteleri satış noktalarına ulaştıracak araçlardan yoksunken, karanlıkları aydınlatıp haberleri okumamızı kolaylaştıracak elektrik yokken, düşüncelerimize pranga vuran soğuk mekanlarımızı ısıtamazken biz bu Siyonist saldırının mahiyetine nasıl vakıf olacağız?

Bu köşenin yazarı bu sıkıntılardan şikayet ediyor ve bunlara katlanamadığını söylüyor değil. Şikayet genel, sıkıntı yaygın ve hükümetin acizliğini protesto eden halk arasında hoşnutsuzluk artıyor. Hükümet Dayton'un teşvikiyle ve yönlendirmeleriyle halkın şikayetlerini dikkate alıyor!! Hepsi aynı derecede ırkçı işgalin kurbanları olmakla birlikte işgal güçleri, hastanın tedavi merkezlerine gitmesine engel olmakla kalmıyor su, elektrik, güvenlik, gıda maddeleri, seyahat özgürlüğü de dahil olmak üzere insanları her şeyden mahrum ediyor. İnsanlar da çoğalmaktan başka bir şey yapamıyorlar! Tabii ki, işgale karşı olmayı önemseyen ve güneşi doğmaya mecbur edecek olan yeni neslin büyütülmesi için bu zamanın değerlendirilmesi de makul bir durum. Peki, bu halkın insanlarının vatanlarının bir olduğunu keşfetmeleri için güneş ne zaman doğacak?

*Filistin, El hayat El Cedide Gazetesi