Güneş kimle, niye ortaklık yapsın

İslam'ın bütün iddiasıyla yerinde olduğu halde Müslümanların böylesine dağınık ve etki altında bulunmaları şüphesiz bir tenakuz oluşturuyor. Buna rağmen büyük söylemlerin ölümünün ilan edildiği ve var olan lehine fiili durum oluşturduğu zamanda konunun dolaşıp yine İslam'a gelmesi anlamlı görünüyor.

İslam'ın cari dünyaya, iddiası nispetinde sirayet etmediği bir düzlemde onu konuşmaya değer bulunması potansiyelinden kaynaklanıyor.  İslam tarihi birikiminin hatırlanması böylesi bir kaygıyı konuşulur hale getiriyor.

Yerli ve yabancı pek çok "kaygılı" insanın İslam'ın kendini yenilemesi gerektiğini belli aralıklarla tekrarlaması beraberinde pek çok çağrışıma kapı aralıyor.

Postmodern dünya her anlamda bir melezleşmeyi önceliyor. Romanlar, filmler bu konu üzerinde yoğunlaşmış durumda. Dünyada var olan  dinlerin isimleri farklı olsa da, insana aynı uzaklıkta olmaları isteniyor. Her şeyi dünya merkezli gören ve insanın her arzusunu onaylayan, oyun hamuru benzeri bir din tasarımı söz konusu. Psikolojik duygudan ibaret kalacak söz konusu din algısında önemli oranda başarıda kaydedildi. Mesela kilise nicedir eşcinsel evliliklere izin veriyor. Günah kataloğu kitle baskısıyla değişim gösteriyor.

Bu noktada işi empatiye getirerek İslam'ın işleme tabii tutulmaya çalışılması mümkün değildir.

Çünkü zulümle, adalet arasında empati olamaz!

Empatinin devrede olduğu yerlerin özellikleri farklıdır. Din seçimindeki özgür olma hali ancak empatiye konu olabilir. İslam taşıdığı özellikleri icabı bütün dinlerden farklıdır.

Değiştirilmemiş özellikleriyle kendinden önceki üç kitabı içeren Kur'an, Hakikatin bilgisini taşımaktadır.

Kelamullah olan bir kitap, hiçbir sözle pazarlığa girmez.

İslam'ın ahkam ayetleri dünyaya büyük geliyor. İslam'ın siyaseti, ekonomiyi, kısaca toplumu insandan başlatarak ahiret hesabıyla ötelerden bir merkezden yönetmesi anlaşılamaz bulunuyor. Anlaşılmaz bulunması fiziki bir üst olmamasından kaynaklanıyor biraz da. İslam'ın özü olan bu işleyiş çarpıtıldığında geriye ne kalır?

Gülü yolmak için dikeninden koparma durumudur bu.

İslam söylemi kabuk ve öz ilişkisiyle bütünlük arz eder. Müslüman şahsın dünyası ile toplum arasında besleyici paralel bir ilişki vardır ve bu dinamikliği herkes tarafından paylaşılan Kitabın beyanı sağlar.

İslam'ın ezel ebed vurgusu, tevhid inancı ile ve yeryüzüne adalet vaaz eden dengeli tutumu ile, değişen insan hazlarının peşinde koşmaz. Yeni şartlara ve devirlere İslam'ın nasıl ulaşacağı da kendine has metodoloji ile sabittir.

Değişmeyen merkezi, yoruma açık dalları ve hayatla olan dinamik ilişkisiyle İslam'ın, bin parçaya bölünmüş özünü kaybetmiş ''din''ler gibi değiştirilemiyor diye, oyunbozan, suçlu derekesine indirilmeye çalışılıyor.

Şüphesiz bu durum yeni değil, post modern dönemde ivme kazanan bu çaba, özellikle İslam'ın ceza

hukuku konu edilerek ele alınıyor. Recm cezasıyla başlayan hicaba ulaşan, kadın üzerinden okumalar

önyargı yoluyla mahkumiyet arayışları olarak tebarüz ediyor.

İslam, bir binanın tuğlaları gibi inançtan amele, ölçüden adalete, koparılamaz bütüncül bir yapıdır. O müsteşrik gözüyle bakanlara kendini açmaz. Önyargı ile gelenin önyargısını artırır. Samimiyetle, öğrenmek için diz çökeni gök sayfalarına konuk eder. Kur'an bu haliyle duygusu olan, ileri görüşlü, dinamik bir kitaptır.

İslam'ın ceza hukukunu anlamadan önce imana gerek var. Ardından salih eylem güzergahında hayatın meşruiyetinin sağlamasından sonra görülür ki, İslam cezayı istisna bir durum olarak telakki eder. Suçun oluşacağı vasatı arındırır.  Suça ulaşmanın ancak taamüden mümkün oluşabileceği bir ortamda suçun oluşmasına ağır ceza öngörerek suç eylemini öncelikle zihinlerden bertaraf eder. Ayrıca bu ağır cezaların uygulayabilmesi için caydırıcı zeminin olup olmamasına bakılır. Ezber kalıplarla hırsızın eli kesilir rahatlığında uygulama yapılmaz.

Neticede İslam can çekişen dünyanın canıdır.

İnsanı kaybetmiş, aileyi bir daha bulamayacak Batı'nın sığınacağı son limandır. Birbiriyle didişen, Kitabı fehmetmenin uzağındaki Müslümanların tevbe kapısıdır.

İslam'ın, Müslümanların zelil haline rağmen, potansiyelinden hiçbir şey kaybetmemesi; pazarlığa, ortaklığa, girmemesi; indirim, sentez kabul etmemesi seküler algıyı sarsıyor.

Güneş kimle, niye ortaklık yapsın?