Gül: Kıbrıs'ta çözüm Yunanistan'ı kapsar


Gül, ABD öncesi Talat'ı davetinde iki devletli çözümden söz etti. KKTC davetine ilk kez yabancı elçiler katıldı

Ankara Kıbrıs ve Avrupa Birliği konularında zorlu geçeceği belli olan 2008 yılına girerken Kıbrıs siyasetinde yeni bir sayfa açıyor. Bu sayfanın öne çıkan unsurları, 'iki devletli ortaklık çözümü' ve 'Yunanistan'ın çözümün parçası olması'. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün ABD Başkanı George Bush ve Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Ban Ki-Mun'u ziyareti öncesinde bu yeni sayfanın açılışına dün Çankaya Köşkü'nde tanık olduk.
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün KKTC Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat'ı
daveti münasebetiyle verilen yemek birkaç açıdan önemliydi.
Örneğin, Talat'ın tam kapsamlı resmi ziyaret protokolüyle, A-protokolle karşılanması bir göstergeydi. A-protokolün anlamı, 21 pare top atışı, Cumhurbaşkanlığı Şeref Kıtası'nı teftiş ve Çankaya yerleşkesi içindeki misafir konutu olan Camlı Köşk'te ikamet anlamına geliyor. Bu kapsamda daha önce yalnızca bir kez Rauf Denktaş'ın karşılandığı kayıtlarda var. Yine bu ziyaretin tam kapsamlı olması çerçevesinde, örneğin Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt'ın bugün Talat'ı Camlı Köşk'te ziyaret etmesi planlanmış. Ankara, Talat'ın siyasi iradesine tam destek verdiğini bu sembolle göstermiş oluyor. (Büyükanıt'ın keyfi dün pek yerindeydi. Gazetecilerin "Operasyon" sorusuna "İyi gidiyor" demekle yetindi. Ayrıntı sorunca yanıt "Fenerbahçe" olarak geldi, 7 aylık torununun da Fenerbahçeli olduğundan söz etti, yani konuşmayacaktı. Büyükanıt'ın yemek boyunca Gül ile uzun uzun sohbet ettiği görüldü. Kıbrıs konusunda ise yalnızca "Kıbrıs Türk halkına haksızlık yapılıyor" dedi.)
İkincisi, belki birinci açıdan da önemli. İlk kez Kıbrıs Türk Cumhurbaşkanı şerefine verilen bir resmi davete yabancı büyükelçiler katıldı. Bunlar İslam Konferansı Örgütü üyesi, Orta Doğu, Kafkas ve Orta Asya ülkeleri. İlk kez olduğu için kayda geçmek gerekiyor: Sekiz ülke; Azerbaycan, Özbekistan, Tacikistan, Pakistan, Afganistan, Bangladeş, Libya ve Etopya büyükelçi düzeyinde, dört ülke de; Oman, Katar, Birleşik Arap Emirlikleri ve Arnavutluk maslahatgüzar düzeyinde davete katıldılar. İKÖ'nün KKTC'yi gözlemci üye kabulünden itibaren, 14 ülkede temsilcilik büroları açıldı, sırada Oman ve Katar var.


'Çözüm Yunanistan'ı kapsar'
Üçüncüsü, siyasi yönü. Gerek Gül, gerek Talat konuşmalarında özellikle 'iki toplumlu, iki demokrasili ve iki devletli çözüm zemini' vurgulamasında bulundular. Bu Ankara ve Lefkoşa'nın Kıbrıs siyasetine ortak bir ayar yaptığını gösteriyor. Talat'ın 'İki kurucu devlet', Gül'ün 'siyasi eşitliğin kaçınılmazlığı' ve 'Yunanistan'ın da sürecin parçası olması' vurguları, öyle anlaşılıyor ki bu sürecin parçaları.
Bu durum, son 15-20 yıldır Kıbrıs ve Ege konularını ayrı ele alma siyasetinde de değişiklik anlamına geliyor. Gül açıkça "Kıbrıs sorununun çözümü vizyonu Yunanistan'ı kapsamaktadır" diyerek bunu Atina'ya dolaylı bir çağrı olarak ifade etti.
Bu noktada ziyaretin ve yemeğin zamanlaması ve arka planını anlatalım. Gül'ün Talat'ı resmi bir ziyaret için davet etmesi kararı, aralığın ikinci yarısında, tam da dikkatlerin Türk Silahlı Kuvvetleri'nin Irak'taki PKK hedeflerine yönelik nokta vuruşlara başladığı günlerde alınmış. Aynı günlerde Genelkurmay'ın Ege'deki ihlaller nedeniyle açıklama yaptığını da hatırlatalım. Gül'e Bush'un daveti ve ona bağlı olarak BM Genel Sekreteri görüşmesi de aynı günlerde kesinleşmişti.
Dolayısıyla Türkiye'nin Kıbrıs Rum Cumhuriyeti'nde mart ayında yapılacak cumhurbaşkanlığı seçimi öncesindeki bu yeni tutumunun, ABD ziyareti öncesinde duyurulması fikri Cumhurbaşkanı Gül'e ait. Keza, Talat'ın A-tip protokolle karşılanması ve bu davete mutlaka yabancı büyükelçilerin katılmasının sağlanması talimatı da Gül'den çıkmış.
Davete katılmak tabii ki KKTC'yi tanımak anlamına gelmiyor. Ayrıca katılan ülkeler arasında Batı demokrasilerinin üyelerinin bulunmadığı da sorulabilir. Ama dostlar zor zamanlarda belli olur ve dayanışma zor zamanlarda değerlidir. Örneğin İtalya'nın KKTC temsilciliği açılmasına izin verip AB üyeliği dolayısıyla KKTC'yi resmen tanımaması gibi durumlar bir yana, KKTC'nin ilk kez uluslararası destek bulması önemli bir başlangıç sayılmalı. Unutmamalı ki, 1920'de Büyük Millet Meclisi hükümetini ilk tanıyan da Afganistan olmuştu

Kaynak: Radikal