Gorbaçov'dan Obama'ya Afganistan…

Garboçav yaşlı Nomenklatura yerine gençleştirme operasyonu çerçevesinde SSCB'nin dümenine geçtiğinde elinde sıcak ve hatta yakıcı iki acil dosya bulmuştu. Bu dosyalardan birisi ekonomik kriz ve diğeri de Afganistan işgaliydi. Sovyetler Birliği'ndeki ekonomik kriz o kadar derinleşmişti ki halk tarlalardaki ürünleri ve mahsulatı bile toplayamaz hale gelmişti. Petrol gelirleri fiyatların düşmesiyle dibe vurmuştu ve SSCB bununla savaş giderlerini karşılayamaz olmuştu. Afganistan tam bir bataklık haline gelmişti. 1989 yılında bu açıdan iki önemli gelişme yaşanmıştı. Birincisi, Berlin Duvarı'nın yıkılması ve ikincisi de Sovyet birliklerinin Afganistan'dan çekilmesidir. Sovyet askerleri Afganistan'dan çekileli tam 20 yıl oldu. Obama için tam da ders alma vakti. Oysaki Bush ders almak yerine orada ders vermeye kalkmıştı.  Obama işte şimdi onun ağır mirasıyla yüzleşiyor. Ama o da ters noktadan işe başladı.  Tarih kimyaya değil fiziğe benzediğinden dolayı tekerrür ediyor. Tekerrür etmesi ise ucu açık olmaması ve döngüsel ve dairevi olduğunu gösteriyor. Dolayısıyla Afganistan fiziği veya tarihi nasıl Sovyetler Birliği'ni alt üst etmişse aynı kader ABD için de geçerli olabilir. Brejnev de 1978 yılında Afganistan'a tankların eşliğinde girdiğinde 6 ay içinde durumu düzeltip çekileceğini söylemişti. Lakin bu 6 aylık Afganistan gezintisi Sovyetler Birliğini yutan ve dağıtan bir bataklık haline gelmiştir. İhtiyar lider bu meseleyle baş edemediği gibi halefleri de (ardılları) baş edemedi. Tam tersine Berlin Duvarı ve Afganistan'da tutunamayarak Kızıl Ordu'nun sınırlarına çekilmesi Sovyetler'in sonunu getirdi. Tarihten ders almayanların yolu bir şekilde hep Afganistan'dan geçti. Bunların ilki Cengiz Han'dı. Ardından 19'uncu yüzyılda İngilizler Büyük Oyunda sahne aldılar. Lakin onlar da bu topraklarda tutunamadılar ve Cengiz Han'ın modern asırdaki takipçileri olan Sovyetler yeniden Afganistan'ı istila etmeyi denedi ama başarısız oldu. Ders almayan oğul Bush ise aksine büyük İskender olmaya heveslendi, özendi ama sonuçta Leonid Brejnev olmakla yetinme durumuna düştü, akibetini paylaştı..
*
 11 yıllık Afganistan işgali tam bir yıkım ve fiyasko olmuştu. Ruslar tam 14 bin kayıp vererek çekilmek zorunda kalmışlardı. Bu Vietnam'dan sonra en büyük yenilgi idi. Rusların Vietnam'ı olarak anılıyordu. Ruslar ne hata işlediyse Bush onu tekrarladı. Bunlardan birisi efsanevi Gulak Takımadaları idi Bush da onu Küba'daki Guantanamo Üssü ile tekrarladı.   1985 yılında Gorbaçov'un gelmesiyle birlikte palyatif ve göz boyamaya matuf bazı tedbirler alındı. Babrak Karmal yerine daha uyanık ve kendisini İslami göstermeye çalışan Doktor Necibullah  atandı ve iktidara getirildi. Böylece makyaj tamamlanmıştı. Gorbaçov'un ilk yaptığı işlerden birisi Sovyet askerlerinin sayısını artırmak ve Babrak Karmal'ı değiştirmek oldu. Çavuşeşku'dan önce onu indirdiler. Amerikan Gorbaçov'u ve reformisti olan Obama ise Gorbaçov'un başladığı ve başarısız olduğu yoldan gidiyor ve  aynı yolu tutuyor. Afganistan fiziğine baktığınızda sonucun da kaçınılmaz olduğunu görüyorsunuz.  Afganistan'la alakalı olarak yeni politikalarında asker sevki var. Onun dışında Amerikan döneminin Babrak Karmal'ı veya Necibullah'ı diyelim Hamid Karzai'yi değiştirmek istiyor. Bu hususta eski Mücahitlerden Burhaneddin Rabbani gibiler de Obama'dan kendilerini görmesini bekliyor ve ona göz kırpıyorlar. Obama gerekirse Taliban ile görüşmenin yollarını da arıyor. Lakin bugüne kadar Taliban hareketi görüşmelere yanaşma yönünde bir istek göstermedi. Sovyet işgalinin amacı Afganistan'ı, güneydeki sıcak denizlere ulaşmada bir köprü veya köprübaşı olarak kullanmaktı. Ama ona yar ve nasip olmadı. Bu defa da ABD Afganistan'ı kendi büyük oyununda Orta Asya bölgesine yani kuzeye köprübaşı yapmak ve köprü kurmak istiyor. Zbigniev Brzezinski'nin yeni Afganistan stratejisi de bu merkezdedir.
*
   İngiliz komutanların Afganistan savaşının kaybedildiğini ilan edeli çok oldu. Obama ise inatla kaybedilmiş bir savaşı yeniden kazanmak istiyor. Halbuki Dimyat'a pirince giderken evdeki bulgurdan olma ihtimali de yüksek. Zira Obama'nın yapmak istediği gibi  Afganistan'a ek asker demek ek askeri harcamalar ve külfet demek. Dolayısıyla Obama'nın yapması gereken, Bush'u kamburlarından kurtulmaktır. Aksine Irak'a yapılan Bush'un başarısı gibi görünen yeni birlikler göndermek değil.  Dismond Tutu da bunun yolunu gösteriyor. Obama'dan Irak işgalinden dolayı selefi adına özür dilemesini istiyor. Keza Afganistan'a ek asker göndereceğine Afganistan'dan çekilmeyi gözden geçirmeli ve bunu uygulamalı. İlginç bir biçimde Taliban Afganistan'daki eski gücüne kavuşurken Dayton Anlaşmasının mimarı olan Richard Holbrooke, Swat bölgesinde yerli Taliban'la Pakistan hükümetinin ihtiyari değil de zaruri olarak İslami kurallarının uygulanması noktasında vardıkları mutabakata karşı çıkıyor. Madeleine Albright  gibi davranıyor ve kadınlara bakışından dolayı Taliban'ı menfur ilan etmesine mukabil aynı kadro ve ekipten olan Holbrooke da Pakistan'ın Swat'ta Taliban'la anlaşmasına karşı çıkıyor. Bakalım bu benzerliklerin veya tekerrürlerin sonu nereye varacak?