Bir gece programında, merak ettiğim şeyler olduğunu bildiklerini ve şu ana kadar gösterdiğim sabırdan dolayı üç soru sorabileceğimi söylediler.
Gök Gözlüler'in ne manaya geldiğini sordum.
Biz önce Hak Sözlüler, sonra Ay Yüzlüler ve sonunda Gök Gözlüler adını alırız.
Hakkın şahitliğini kabul edip; hak üzerinde olmak, hakkı düşünmek, işlemek ve söylemek deminde; Hak Sözlüler denir bize.
Malum, Ay bir ışık kaynağı değildir. Güneşten gelen ışığı yansıtır. Yani Güneşe şahitlik eder. Hakka şahitlik ettiğimiz zaman, Ay Yüzlüler ismine sahip oluruz.
Gök, mertebe olarak, yerde olanları müşahede edip, gözetmek makamındadır. Hakkın gözeticisi ve savunucusu olduğumuz kertede de, Gök Gözlüler ismini alırız.
Neden herkes tarafından görülmüyorsunuz? Olağanüstü bir durum mu var?
Hayır, biz sıradan ve olağan şartlara sahip insanlarız. Herkesin içinde ve arasında yaşarız. Sorun bizde değil, bakıpta, göremeyen; görüpte, tanımayan gözlerdedir.
Gözler inşa olduğu zaman, görüp-bilmeye başlanır.
Yani Hak Sözlü demine ulaşanlar, diğer Hak Sözlüleri görüp, bilirler.
Ay Yüzlü deminde, hem Hak Sözlüler, hem de Ay Yüzlüler görülüp, bilinir.
Gök Gözlü deminde ise hepsi görülüp, bilinir.
Yani mesele inşa edilmemiş gözlerdedir.
Sizin amacınız nedir?
Varoluş nedenimiz gereği olarak, yeryüzündeki herşeye adil ve etkin olarak müdahale ederiz.
Bu müdahalelerin herşeyin fıtratına yani varoluş nedenine ve temel hukukuna uygun olması için mücadele ederiz.
Bunun tersi olan duruma fitne yada bozulma denilebilir. Fitneyi oluşturan her unsur, sistem, karar, davranış ve süreç bizim muarızımızdır.
Oluşanların giderilmesi, oluşacakların önlenmesi, batakların kurutulması, mücadelenin esasını oluşturur.
İnsanların fıtratının, bütün karar, tasarım, olgu ve oluşların esası olması için çalışırız.
İnsanların bu hakikatle yüzleşebilmek, görebilmek, bilebilmek özgürlükleri için savaş veririz.
Her zaman dilimini an olarak bilir ve her anda; en doğru okumaları yapıp, en isabetli iş ve davranışları, en doğru strateji ve yöntemlerle yapmaya çalışırız.
Bunları gerçekleştirebilmek için; sadece Allah'a kulluk eder, O'nu mutlak otorite olarak kabul ederiz. O'ndan başkasından ummaz, beklemez, yardım istemeyiz.
Öze doğru fıtrat sınırlarımız içerisinde kalmak için mücadele ederiz.
Bizim ayırd edici unsurlarımızın belirlediği sınırlar ve güncel hedeflerle belirlenen sorumluluk alanlarımızda, birer dava adamı olarak, deniz bitene kadar mücadelemiz devam eder.
Verdiğimiz ahitten de, davamızdan da, pozisyonumuzdan da asla dönmeyiz.
Yeryüzünün her yerinde, her anında ve her alanındaki, her durum bizim ilgi alanımızdadır.
Üç soru hakkım bitmişti fakat benim meraklarım teskin olmamıştı.
Bunu fark eden yol arkadaşım, durumu anladı. Benimde yetkim var, üç soruda bana sorabilirsin dedi.
Siz evliyamısınız?
Allah'a veli olmaya çalışıyoruz.
Allah'a veli olanlara veli olmaya çalışıyoruz.
Hepsinin bize veli olmasını çok istiyor ve elimizden geleni yapıyoruz.
Yeşil sarıklılardan mısınız?
Yeşil yüreklilerdeniz.
Siz bir örgüt müsünüz?
Kastettiğin anlamda değiliz.
Çok daha karmaşık, çok daha yalınız.
Her bir insan bir hücre gibidir.
Farklı bölünme ve süreçlerle benzerlerini yada işbirliği yapabileceklerini üretir.
İhtiyaç ve hedefe göre işbirliği geliştirip; yapılarını, sistemlerini, organlarını, dokularını, kurumlarını oluşturur.
Tamamının sistematik ve organik işbirliği ile de organizma oluşturulur.
Genel ve sosyal genetik kodlar aynıdır.
Aynı genetik kodların eksen olduğu yatay ve dikey düzlemlerde sorumluluklarını gerçekleştirirler.
Zengin yöntemlerle, sürekli haberleşme içerisindedirler.
Bu kadarın şimdilik kafi geleceğini düşünerek burada sözü bitirdi.
Bir çok soruya cevap bulmuştum ancak daha fazla soru oluşmuştu kafamda.
Öncelikle bunların sindirilmesi iktiza etmekteydi ve bir sonraki hakka kadar beklemem gerekiyordu.