69 gün boyunca bazılarının isimlerini öğrendik, kalplerimiz aileleriyle birlikte çarptı ve yerin 600 metre altındaki hayatı seyrettik. İlk işçi Florencio Avalos yeryüzüne çıktığında, belki de Şili’de Devlet Başkanı’yla tanışan ilk bakır madencisi oldu. Toprağın o kadar altında kısılıp kalmak kolay değil, muhtemelen dışarı çıkmak da.
Kurtarma dünyayı ekrana kilitledi, fakat bu insanların çektiği uzun çile ve evlerine dönüşleri benzer bir şeyler yaşayanlarımızda özel duygular yarattı. 1987’de Lübnan’da rehin tutulurken içinde bulunduğum koşullar elbette farklıydı, fakat benzerlikler de var. Onlar da ben de kendi seçimimiz olmayan bir hapis haline saplanıp kaldığımızda, canlı çıkıp çıkmayacağımızı bilmiyorduk. Hareket alanımız kısıtlanmıştı. Onlar yerin altında 69 gün kaldı, ben bir hücrede 62 gün kaldım. Fakat başkalarıyla iletişim kurma imkânlarımız aynı değildi. Onlar birbirleriyle ve yukarıdaki dünyayla konuşabiliyorlardı.
Yaşlı madenciye kulak verelim
Ben yalnızdım ve Hizbullah’ın sorgulayıcılarıyla nadiren diyalog kuruyordum. Onların aileleri, ölüm ihtimalinden korkmalarına rağmen hayatta olduklarını biliyordu. Benim ailem hiçbir şey bilmiyordu ve gardiyanlarımdan biri, Hizbullah’ın beni öldüreceğini ilan ettiğini söylemişti. Yalan söylediğini anlamamın hiçbir yolu yoktu o sırada. İki olayda da hayatlarımızın tehlikede olması, ölümümüzden veya ani hastalıklarımızdan haberi olmayacak insanları etkiledi. Pek az kurtulma şansının olduğu hayati bir tehlike insanların büyük çoğunluğunun içinde bir yere dokunuyor, belki çocukluktaki kaybolma veya terk edilme hatıraları, belki bunun onların da başına gelebileceği korkusu ve kesinlikle kurtarılma umudu rol oynuyor bunda. Basın 1980’lerde Lübnan’da rehin alınan diğer yabancılarda olduğu gibi benim hikâyemle de ilgilenmişti ve bu yıl madencileri takip etmek için Şili’ye koşan gazeteci ordusuyla ben de karşılaşmıştım.
Basının ilgisi, kamuoyunun ilgisinin yansımasıydı. Fakat kamuoyunun merakı, bir rehinenin bırakılması veya bir madencinin eve dönmesiyle bitmiyor. Bu insanlar hakkında daha epey yazılıp çizilecek ve psikolojik durumlarıyla ilgili bol bol spekülasyon yapılacak. Kârlı film ve kitap anlaşmaları teklif edilen tek eski rehine ben değildim ve görünen o ki, Şili’deki iş bitirici halkla ilişkilerciler çoktandır madencilerin aileleriyle temasta. Umarım işçiler hikâyelerini anlatarak iyi para kazanır ve hayatlarını tekrar riske atmak zorunda kalmazlar.
Bununla birlikte, aileler maden şirketine ve Şilili liderlere kurtarmayı ertelemek için mazeret bulma fırsatı vermediği için medyaya müteşekkir olsa da, özel hayatlarına girilmesi nahoş olacaktır. Şili çok haber olan bir ülke değil. Belki de göçük altındaki en yaşlı madenci, 63 yaşındaki Mario Gomez Empresa Minera San Esteban maden şirketinin ‘modernize edilmesi gerektiğini’ söylediğinde kimsenin pek dikkat göstermemesinin nedeni bu.
Şili hükümeti, maden işverenleri ve genel olarak dünya, madenlerin güvenliğini sağlamak için yeterli çabayı göstermedi. Ve muhtemelen gelecekte de göstermeyecekler. Toprağı kazalara karşı koruma önlemleriyle kazmak pahalı olabiliyor. Dünya ucuz bakır istiyor, şirketler kâr istiyor ve hükümet vergi istiyor.
Birçok arkadaşımla birlikte, dışarıda uyandırdığımız büyük endişeden bihaber olarak zindanlarda çürüdüğümüz dönemde Ortadoğu da buna benziyordu. Kamuoyu bizi kalbine almıştı, her ne kadar dışarı çıkana kadar bunu bilmesek de. Sonradan öğrendiğimiz üzere, ABD’de adımızın yazılı olduğu bilezikler dağıtan gruplar kurulmuştu ve Britanya’da yürütülen kampanyanın posterleri her yere asılmış, böylece hükümetin meseleyi görmezden gelmesine izin verilmemişti. Fakat rehin tutulmamızın altındaki neden dile getirilmiyordu; tıpkı Şili’deki cesur insanların toprak altında sıkışıp kalmasının gerçek nedeninin söylenmemesi gibi. Bu nedenlerle hâlâ yüzleşilmiyor.
Rehinelerden Terry Waite ve Terry Anderson’ın isimlerini hepimizin öğrendiği günlerden bu yana Ortadoğu ve Afganistan’da başka birçok Batılı kaçırıldı. Bu tecrübeyi yaşayanlar olarak şunu biliyoruz: ABD ve onun bir dediğini iki etmeyen Britanya, bölgeyi istila etmekten vazgeçene dek ve Batı, İsrail’in Batı Şeria’daki sömürgeciliğini desteklediği sürece, bu kaçırmalar sürecek. Bu kadar basit.
Obama para cezasını azalttı
Ve Şili’de, Güney Afrika’da, Rusya’da, Çin’de ve Obama yönetiminin güvenlik önlemlerini ihmal eden kömür madeni şirketlerine para cezasını azalttığı ABD’de daha fazla madenci ölecek. Dünya toprağın altında sıkışıp kaldıklarında işçilerin derdine düşüyor, fakat gün doğmadan her gün yüzlerce metre derine inerken, elleri kanayana dek çalışırken ve kömür tozuyla dolu ciğerlerle çıkarken dönüp bakmıyor.
Televizyondan seyrettiğimiz kapana kısılmış madenciler ve masum rehineler için endişeleniyoruz, akıbetleri belirsizken gözyaşı döküyoruz ve sağ çıktıklarında sevinci paylaşıyoruz. Esaret ölümle sonuçlandığındaysa sırtımızı dönüveriyoruz. Bunların zaten hiç yaşanmamış olması gerektiğini çok geçmeden unutuyoruz. (Amerikalı gazeteci, 1982-92 arasındaki Lübnan rehine krizi sırasında, 1987’de Hizbullah tarafından rehin alınmıştı, 14 Ekim 2010)
Kaynak: Radikal