Göçmen çocuklar serseri mayın gibi

Marcelo M. Suarez-Orozco ve Carola Suarez-Orozco

Geçen hafta Boston Maratonu'ndaki ölümcül saldırıya iki Çeçen kardeşin karıştığı iddiasının, çocuk ya da delikanlı olarak Amerika Birleşik Devletleri'ne gelen göçmenlere yeterli iş imkanı verip vermediğimiz hakkında Amerikalıları iyice düşünmeye sevk etmesi gerekir.

1997'de, Boston, Cambridge, Mass. ve San Francisco Bay Area'da devlete ait 20 ortaokul ve lisede, 9 ila 14 yaşları arasında ülkeye yeni gelen göçmenlerle ilgili olarak geniş çaplı bir araştırma yapmaya başladık. Katılımcılarımız Asya, Latin Amerika ve Karayipler'den gelenlerdi.

Bunların çoğu sadece fakirlikten değil, Guatemala, Nikaragua, El Salvador ve Haiti gibi ülkelerdeki çatışmalardan kaçanlardı. Beş yıldan fazla bir sürede 400'den fazla öğrenci ve bunların kardeşleri, anne-babaları ve öğretmenleriyle görüştük. Akademik kayıtlar, test sonuçları ve psikolojik durumlarıyla ilgili ölçümleri topladık.

Boston'daki bombalı saldırıyla ilgili olarak suçlanan iki kardeş –cuma günü öldürülen Tamerlan Sarnayev (26) ve o gün daha sonra yakalanan kardeşi Cohar (19)-, göç ettiklerinde sırasıyla 15 ve 8 yaşlarındaydı. İkisi de şehirdeki tek devlet lisesi olan Cambridge Rindge and Latin'e gittiler. Onlar araştırmamızın bir parçası değillerdi ama araştırmamıza konu olan demografik profile uyuyorlardı: Savaş ya da çatışmalardan dolayı ülkesinden ayrılan ailelere mensup olmak, çok safhalı göç (ileri-geri göç de dahil), dil zorlukları ve çetelerle suç olaylarının cezbedici olduğu çetin kentsel ortamlara giriş.

"Burada bulunmakta en hoşunuza giden şey nedir?" diye sorulduğu zaman, Cambridge'de 11 yaşındaki Haitili bir çocuk bize, "Burada daha az cinayet var" dedi. Cevap oldukça kısa ve özdü ama bu şekilde verilmiş tek cevap da bu değildi.

Ailesi ölüm timlerinden kıl payı farkla kurtulan Salvadorlu 10 yaşındaki biri, yoğun bir yalnızlıktan bahsetti. Cambridge'de işçi sınıfının mahallesinde bir havai fişek atıldığı zaman bu çocuk hemen şaşırmış araştırmacının kollarına atılmıştı.

Ailesi Guatemala'daki kaostan Bay Area'ya kaçan 12 yaşındaki bir kız da benzer şekilde içe dönmüştü. Kız, yeni toplumunda çetelerin şiddetinden dolayı "encerrada" (mahpus) olmaktan yakındı.

Beklendiği üzere, çatışmaların yaşandığı bölgelerden gelen öğrencilerin anksiyete, depresyon, uyku ve dikkati yoğunlaştırma sıkıntıları gibi psikolojik belirtiler göstermeleri daha yüksek ihtimaldi.

Yeni gelen çoğu öğrenci şehirde dayanışma ve uyumun olmadığı zor okullara katılıyor. Biz bunların çoğunda ortak gaye hissi göremedik. Daha çok, göçmenlerle orada doğanlar, yeni gelenlerle kültürel olarak daha asimile olmuş göçmenler arasında ırk ve etnik açıdan bölünmüş bir öğrenci yapısı gördük. Katılımcıların sadece yüzde 6'sı problemsiz bir şekilde gidebilecekleri bir öğretmenin ismini verebildi; sadece yüzde 3'ü kendileriyle gurur duyan bir öğretmen tarif edebildi.

Milli kökenlerinden dolayı Amerikalıların göçmenler hakkında ne düşündükleri sorulduğunda, öğrencilerin yüzde 65'i soruya olumsuz cevaplar verdi. Bay Area'da 14 yaşındaki bir erkek çocuk bize, "Çoğu Amerikalı bizi tembel, haydut, uyuşturucu müptelası, sadece işlerini ellerinden almak için buraya gelen kişiler olarak görüyor" dedi. Ayrıca zaten şehir içi eğitimin problemlerinden bunalmış çoğu eğitimcinin göçmen ebeveynlerin bilgisiz ve alakasız olduklarını düşündüklerini tespit ettik.

İngilizceyi akıcı bir şekilde konuşan sadece bir arkadaşa sahip olunması bile, olumlu akademik sonuçlar için kuvvetli bir göstergeydi. Araştırmamızda öğrencilerin üçte birden fazlası, doğma büyüme oralı olan öğrencilerle yakın arkadaş olmak bir yana, etkileşim içine girmek için bile ya çok az fırsata sahip olduklarını ya da hiç fırsata sahip olmadıklarını bildirdi.

Araştırmamız ayrıca Tamerlan Sarnayev'in yaptığı gibi lise yıllarında gelenlerin bazı olumsuzluklarla karşı karşıya kaldıklarını doğruladı, özellikle de okul hayatlarında inkıta, ailelerinde karışıklık ve memleketlerinde travmatik altüst oluşlar olduğu zaman.

Haberlere göre küçük kardeş Cohar, Rindge and Latin'de "zeki" ve "saygın" bir öğrenciydi. Arkadaşları vardı ve güreş takımının da kaptanıydı. Dartmouth'taki Massachusetts Üniversitesi'nde ise başarısızlıktan dolayı okulu bıraktı. Princeton'da sosyolog Alejandro Portes ve Brown'da eğitim psikoloğu Cynthia Garcia Coll, Sarnayev'in okul performansının zamanla düştüğünü tespit ettiler. Araştırmamızda öğrencilerin yaklaşık üçte ikisi bu tür bir düşüş sergiledi. Bunlardan bazıları iş bulmak için okulu bıraktı, bazıları da çetelere katıldı.

İyi haber ise şu: beş seneden fazla süren araştırmamız sırasında öğrencilerin dörtte biri yüksek akademik performans sürdürdü, bir diğer yüzde 11 de önemli gelişme gösterdi. Aynı ilk göç şokunu yaşarken bunlar destekleyici okullara kaydolmaya, müşfik öğretmenlere, özel hocalar, danışmanlar ve vaizlerle gayriresmi akıl hocalığı geliştirmeye yöneldiler. Buna ilaveten, Philip Kasinitz, John H. Mollenkopf, Mary C. Waters ve Jennifer Holdaway gibi araştırmacılar, ikinci neslin –göçmen anne-babaların Amerika'da doğmuş çocukları- "1,5 nesline" (gençlikleri sırasında ya da gençliklerinden önce göç eden çocuklar) göre daha geniş kapsamda uyum sağladıklarını hatta onları geride bıraktıklarını tespit ettiler.

Sarnayev kardeşleri her ne motive ettiyse, kesinlikle okulların hatası değildir ve bu asla bilinmeyebilir. Bunların durumlarının bazı ayırt edici özellikleri, ailedeki yabancılaşma, ülkeler arasında birçok yer değiştirme ve belki de dini radikalleşmedir.

Ama bu büyük ders –göçmen öğrencilerin akademik, psikolojik ve diğer desteklerle toplum dokusuna uyumlu hale getirilmesi-, göçmenler ve çocuklarının ülke nüfusundaki büyümenin çoğunun sebebi olmalarından onlarca yıl önceden eğitimcileri ve siyaset yapıcıları harekete geçirmelidir. Bu konuda başarılı bir model, Uluslararası Devlet Okulları Ağı'dır. Burada eğitimciler öğrencilerin çeşitli ihtiyaçlarına odaklanır ve bunların aileleriyle gerçek bağlantılar geliştirir.

Emma Lazarus'un "kahredici ret" olarak adlandırdığı üzere, Sarnayev kardeşler de dahil, sığınmacılara destek olacak bir yapı kurulmaması Amerika vaadinin altını oyuyor.

Kaynak: The New York Times
Dünya Bülteni için çeviren: Emin Arvas